PKK ve Arkasındaki Güç

469 4 0
                                    

Dünya siyasi olaylarla şekilleniyor ve Türkiye bölgede yavaş yavaş bölgede lider konumuna geliyor. Ama Türkiye’yi şekillendirirken gelecek otuz yılı düşünmek gerek. Şimdinin gençleri ileride idareci olacaklar. Şimdi idareci olanlar da yavaş yavaş iktidarı bırakacaklar. Öcalan’ın da yaşı ilerledi, 65 yaşına geldi. Barzani de en fazla on yıl daha yaşadı diyelim, bu insanlar bir süre sonra vefat edecekler. Sonra da bir lider boşluğu yaşanacak. Bu insanların yerine başkaları geçecek. Asıl Türkiye’nin buna göre hazırlık yapması gerek.

AKP’de de çok değerli yöneticiler var ama yaşları çok ileri. Otuz sene sonra onlardan da kimse kalmayacak. Onların yerine gelecek insanların şimdiki vizyonu devam ettirebilmeleri için çok güçlü bir inanç zemini oluşturulması gerekiyor.

Abdullah Öcalan’ın inanç zemini Marksist ideoloji üzerineydi, şimdi kısmen İslam’a yatkın bir üslup geliştirdiler. Ama bu kişilerin ömrü ne kadar vefa eder, bunları düşünmek lazım. 30 yıl sonrasının Türkiye’si ve 30 yıl sonra bölge düşünülerek hareket edilmesi lazım. Bu sistem inanç üzerine kurulu olmazsa, başarılı siyasi manevralar üzerine kurulu olursa bir süre sonra bu manevralar tam tersine dönebilir.  Bugün şenlikle uygulanan bir şey yarın çok büyük tepkiyle karşılanabilir. Bambaşka sonuçlar doğurabilir. Başta hep aynı hükümet olacak diye bir şey yok, herkes geçici. Türkiye bunu hesap etmeli, sistemi çok güçlü inanç sistemi üzerine kurmalı. Mehdiyetin de yıkılmaz olmasının nedeni çok güçlü bir inanç sistemi üzerine kurulu olmasıdır. Güçlü siyasi manevranın hiçbir kıymeti yoktur. Güçlü iman üzerine sistemler devam eder, politika üzerine kurulan sistemler çöker.

Ortadoğu’da gerçek barışın sağlanması da politik manevralarla, siyasi çalışmalarla olmaz. İman faaliyetleri ile, Kuran mucizelerinin anlatılması ile, Darwinizmin, materyalizmin geçersizliğinin anlatılması ile, iman hakikatlerinin insanlara benimsetilmesi ile olur. Sabırlı ve akılcı bir politika izlemek gerekir. Yakmak yıkmak kolaydır ve komünizmin eli o konuda güçlüdür. Mesela bir adama silah verdiğinizde eğer cahilse bu onu heyecanlandırır. Çünkü birçok insan çocukluğunda bile silaha meraklıdır. Şimdi bu cahil insan bir anda filmlerde gördüğü hayata kavuşmuş oluyor ve şeytani bir dürtü ile adam öldürebiliyor. Ona “rahatça adam öldürebilirsin, silah senin elinde” diyerek adamı dağa çıkarıyorlar. Adam da bunu macera olarak görüyor. “Yakıp yıkacaksın, döveceksin, söveceksin” diyorlar. Eğitilmeyen bazı insanlarda vahşete karşı, yakıp yıkmaya karşı müthiş bir eğilim olur. Çünkü yakıp yıkmak çok kolaydır, inkâr etmek çok kolaydır, dinsiz olmak kolaydır. Ama dindar olmak, güzel ahlaklı olmak, akıl ve irade gerektirir, güzel ahlak gerektirir, derinlik gerektirir, sabırlılık gerektirir. Bu yüzden komünist düşünce çok çabuk gelişir.

Komünistlere “zenginlerin malını alıp size vereceğiz” diyorlar, “namus kavramı da olmayacak.” Bir PKK’lıya istediğin kadınla beraber olacaksın diyorlar. Adam zaten ezik ve öfke dolu olduğu için bu duyduklarından müthiş heyecanlanıyor. Devlet olmayacak diyorlar, kanun olmayacak diyorlar. Onun ruhundaki vahşi duygulara hitap edilmiş oluyor. Böylece alabildiğine sorumsuz bir hayat yaşayacağını düşünüyor. Dolayısıyla komünizmin gelişme gücü, şeytanın ve nefsin desteği olduğu için, arzulara da uygun olduğu için, cehalet, ihtilaf ve zaruret ortamında akıl almaz gelişme gösteriyor. PKK hareketinin hem Irak’da, hem Türkiye’de, hem Suriye’de, hem İran’da bu kadar güçlü olmasının nedeni budur. Şeytanın ve nefsin desteğini aldığından böyle çığ gibi gelişiyor.

Dindar olan insan kültürlü olmak zorunda, temiz olmak zorunda, nezaketli olmak zorunda, ibadetlerine titiz olmak zorunda, helale ve harama dikkat etmesi gerek, Allah’tan korkacak. Dindarlıkta müthiş bir disiplin varken komünizmde hiç disiplin yok, bilakis vahşi duygulara açık bir ideoloji. Bu yüzden alınacak tedbirler siyasi olmaz, tedbirlerin inanç üzerine kurulu olması lazım.

İlluminati 2: Tarih ve SiyasetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin