26-

2K 90 48
                                    

Hatırlatma-

Gönderen:Koray

"Eslem dayanamayacağım sana söylemem gereken şeyler var"

"Emin ol ki herşey senin iyiliğin için.Asıl şimdi söylemezsem bana kızacaksın"

"Gerekirse sana herşeyi söylemeye hazırım"

"Eslem,babanı tanıyorum."
___________


İnsan kendisini zor zamanlarında nasıl teselli eder hiç düşündünüz mü?
Çaresizlikle öylece hiçbirşey yapmayarak.
Yardım edecek,herşeyi anlatacak kimse yoktur oysaki.
Burada güçlü bir yutkunma bizi bekler.
Zamanın durma eylemi gibi bir kavram yoktur aslında.
Zaman sürekli akar ve düşünme,karar verme süremiz azalır.
O sırada kalp atışlarınızı hissedersiniz.
Biz aslında zamanı kendimiz durdururuz.
Kaybedecek neyim var sorusunu sordum ilk kendime,bomboş ekrana bakarken.
Son derece de sakin tavırlarım,hızlanan kalp atışlarımla tamamen zıt ilerlemekteydi.

Selin'in içeriden sürekli bana bağırıp yemeğin hazır olduğunu söylerken bir an gerçekten takmamayı ve gidip yemeğimi yemeyi bile düşündüm.
Çünkü kafamda binlerce düşünce yığını vardı.
Boşluk,içine düştüğüm tepkisiz şu lanet boşluk,benim için büyük sorun olsa gerekti.
Soğuk parmaklarım klavyenin üzerinde sürekli bir şeyler yazıp siliyordu.Sırf bu yüzden Koray bunu görüp bir kere bile çevrimdışı olmamıştı.Doğru kararın bu olmayacağına kanaat getirip onu aradım.

"Alo Koray! Neler söylüyorsun sen? Onu nereden tanıyorsun?!"

"İlk öncelikle şu konuda anlaşalım güzelim.Sakin olacağız ve birbirimizi saygıyla dinleyeceğiz."
Sesi kesinlikle durgun bir sudan farksızdı.Herşeyi bu kadar önemli kılan bendim.Beni öylece bırakıp giden,baba demediğim adamı tanıyor olması,pekde tesadüf sayılan bir durum değildi.Hatta sakin bile sayılabilirdim.Koray bunu uzatmış olsaydı tabii.
Gözlerimi dayanılmazlıkla büyük bir sükunet içinde kapayıp açtım ve "Tamam anlaştık.Fakat şu an,ne alaka onu anlayamadım neden böyle bir şey öğreniyorum neden Koray!!"

"Bunu söylemek zorundaydım Eslem.Fakat bu şekilde olmaz.Buluşmamız lazım."

"Geliyorum" dedim hemen ardından.Beklemek bile benim için zaman öldürmekten farksızdı.Saat kaç olursa olsun,onunla sabaha kadar konuşabilirdim.
"Tamam,sakin ol sadece.Sana yer bildirimi yapacağım.Konuşuruz"
Telefonu kapattığımda üzerime bir kaç parça birşeyler geçirip saçlarımı hızlıca topladım.
"Kiminle konuşuyorsun sen? Kaç sefer bağırdım herşey hazır diye." Selin hazırlandığımı gördüğünde kaşlarını çatarak "Yine nereye gidiyorsun? Saat geç oldu Eslem evde kal artık"

İsyanını göz ardı edip ona yaklaştım ve yanaklarını avuçlarımın arasına alarak "Koray babamı tanıyor Selin ve ben şimdi öğreniyorum.Gidip onunla konuşmam lazım yoksa sabahı falan bekleyemeyeceğim.Yemek için üzgünüm güzelim,telafi edeceğim tamam mı?" Alnına hızlı bir öpücük bırakıp yorgun bedenimi çıkış kapısına yönelttim.
"Bir anda neler oluyor anlamadım hiçbirşey.Neler oluyor Eslem!"

"Anlamaya gidiyorum Selin.Geç kalabilirim.Herşeyi anlatacağıma söz veriyorum'' evden ayrıldığımda Koray'ın bana atmış olduğu konuma göre taksiye binerek içimdeki o arsız sabırsızlıkla  yolun bitmesini bekledim.Bu şehirde her ne kadar geç olursa olsun gece bitmezdi.İşlekti ve canlıydı.Onu düşündüm bir  an,babamı.Daha nasıl çökeceğimi,daha nasıl hayal kırıklığına uğrayacağımı dinlemeye gidiyordum belkide.Benim için önemliydi. Belkide bana bu şekilde,Koray'ı aracı olarak kullanmaya çalışıyordu.Onu affetmek istemiyordum.O beni düşünmedi,o beni affetmemişti.Bu kadar kolay bir şekilde kollarına koşmamı bekleyemezdi.Yol, dingin bir sessizlikle bittiğinde boylu boyunca uzanan sadece ayın ışığın yansıması vuran kapkaranlık bir denizin ortasındaydım.Taksiciye verdiğim ücretle arabadan indiğimde,Soğuk tuzlu ve nemli hava genzimi yaktıkça  yaktı.Koray'ı görmüştüm.Üstünde siyah uzun bir kaban vardı.Geniş sırtı ve dik omuzları oldukça gergindi ve ellerini belinin tam ortasında birleştirmişti. Upuzun boyu zifiri karanlık sulara meydan okurken,bu adam bir ölümün habercisi gibi duruyordu.Ona her adımda yaklaştığımda dudaklarım kuruyor ve dizlerim titremeye her zamanki gibi devam ediyordu.Fark etmiş olacak ki ilk olarak bana omzunun üstünden sert bir bakış attı.Sonra ise bana tamamen yönünü döndü.Yolda dökmüş olduğum göz yaşlarım yanaklarımda kurumuş bir sonbahar yaprağı misaliydi.Bana yaklaştıkça yaklaştı.Müptela olduğum bu koku,Allahım: Beni ne ile,kim ile sınıyorsun? ben vazgeçmek istemiyorum ama.Eğer bu olay beni kendinden vazgeçirecek,uzak tutacak kadar derin bir mevzu ise,bunu gerçekten başaramazdım.Baş parmağı taze akan gözyaşlarımı sildi.Bu suskunluğa dayanamıyordum.Bu,fırtına öncesi sessizlik gibi bir şeydi iki bedenin  arasında.

YASAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin