Bir zaman sonra hayatım film şeritleri gibi ömrümden kayıp, adeta benden bağımsız bir şekilde akıp giderken yeni başladığım bir ofis günümün son saatlerini ederek toplantıdaki yeni proje için yürütülecek olan çalışmaları dinliyordum.Elimi çenemin altına dayamış sıkıldığımı son derece de belli etmek istemeksizin patronumu dinliyor ve arada sırada önümdeki kağıda çizimler yapıp duruyordum.
Dikkatim sürekli dağılıyordu, kendimi bir süre işime versem de çabuk bozuluyor ve bambaşka alemlere yolculuk yapıyordum. Yaklaşık iki saattir toplantıdaydım.
Tarihi bir binanın yeniden restore edilme söz konusuydu ve bu kesinlikle benim işimdi.Bu yüzden günlerdir elimden geleni ardıma koymuyordum.Toplantı çıkışı iş arkadaşlarımdan bir çoğu, kestirmiş olduğum saçlarıma övgüler yağdırmış ve sürekli bu modelde sabit olarak kalmamı söylemişlerdi. Banada onlara teşekkür etmek kalıyordu tabii ki.
Saçlarımı bir anda deli cesaretimle kestirmeye karar vermiştim, hiç düşünmeden. Sanırım böyle daha iyi görünüyorlardı, bu yeni Eslem'e bende yavaş yavaş alışıyordum.
Çalışmış olduğum masamda eşyalarımı toplayıp laptobumu kapatırken son derecede bu gürültülü ortamda sessiz ve sakin bir çalışma hayatı sürdürüyordum. Tek yaşayan bir insan olarak bu yerde halimden gayet memnundum.
İyi para alırdım,iş hayatı sürekli yoğun tempo gerektirse de bundan hiç bir zaman şikayetçi olmadım.
Üzerime uzun kabanımı giyip çantamı da omzuma asarken çıkışa yöneldim.
Tam o sırada meslektaşım Melek önümü kesip koluma hafifçe dokundu.
"Selam Eslem, nasılsın?"Gülümsemesine karşılık verip "iyiyim Melekçim, Eve gidiyordum mesaim bitti. Sen nasılsın?" dedim.
Benimle hemen hemen aynı yaşlarda oldukça zayıf bir kadındı. Alımlı ve süslü bir tarzı vardı.
"Sağol bende iyiyim. Yarın buradaki kızlarla doğum günümü kutlamaya gideceğiz." tam gelemeyeceğimi söyleyeceğim sırada açılan ağzımı tekrar kapatıp kestiğinde "Öyle bir barda değil tabiki. Sadece güzel bir restoranda yemek yiyeceğiz. Lütfen seni de davet ediyorum gel olur mu?"
Bir süre kararsızlıkla gözlerine bakakaldım. Ne cevap vereceğimi bilmeden düşünmeden "Tamam" dedim gülmeye çalışarak.
Gözleri adeta sevinçten parlayarak ellerini sevinçle çırptığında "Süper! Yarın haberleşiriz ve sana konum atıyorum şekercim!" yanaklarımdan makas alıp benden ayrıldığında son derece de garip bir şekilde iş yerinden ayrıldım.Beni davet etmesi kendimi iyi hissettirse de uzun zamandır arkadaşlarımla vakit geçirmediğimi dışarıya bile doğru dürüst çıkmadığımı hatırladığımda içimi garip bir hüzün kaplıyordu.
Birazcık açılmam kendimi iyi hissettireceğinden dolayı kabul etmiştim ve dışarıdaki adımlarımı hızlandırarak arabama doğru yürüdüm.Yol boyunca Buğranın gün içinde beni aradığını hatırladım.Fakat işimin yoğunluğundan ona bir türlü geri dönüş yapamamıştım.
O ise beni bir saat aralıklarla hep aramıştı.
Yavaş yavaş içimde ona karşı yeşeren duygularım kaşısında, bir yandan Koray'ı unuttuğumun farkına varıp içim kan ağlıyordu. Eski sönük halime dönüyor ne yediğimden ne yaptığımdan zevk alamıyordum.
Koray'a o kadar çok güvenmiş ve yanında huzurlu ve güvenli hissetmeye başlamıştım ki. Bir anda boşluğa düşmüş gibi hiçbirisinin içimde kalmaması, daha doğrusu gerek kalmaması...
Olacak iş değildi.
Düşündükçe kafayı yiyecektim ben. Ruhum özgürlüğünü ilan etse de çoktan kapana kısılmış belli etmiyordu bile.Derin bir nefesle manevra yapıp evimin olduğu yola girdim. Evime giden yol taşlı yollardan oluşuyordu, buraya taşınmak gerçekten bana iyi gelmişti. Kendime bir kez daha hatırlattım bunu.
Evime park ettiğim arabamdan çıktığımda şöylece bir etrafıma baktım.
Akşam çoktan çökmek üzereydi. Arkama dönüp ormanlık alandan gelen kuş cıvıltılarına kulak kesildim ve gülümsedim.
Huzurdu resmen.
Sonunda eve doğru adımladığımda tanıdık bir arabanın daha burada olduğunu gördüm ve plakaya bakar bakmaz bunun Buğra'nın arabasının olduğunun kanıtına vardım.
Etrafıma bakarak derin sessizliğin içinde onu bulma niyetiyle etrafıma bakındım ama çam ağaçlarından gelen rüzgar uğultusundan başka bir şey duyduğum yoktu.
Yine eve doğru ilerleyerek çantamdan çıkardığım anahtarlarımla kapıyı açarak eve girmiştim.
Üzerimi çıkarıp içimdeki o garip hisle salona girdim.
O an karşımda tamda Buğrayı görünce korkmuş, olduğum yerde sıçrayarak bir adım gerilemiştim.
Bu, bu adam nasıl eve girebildi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK
ChickLit©Tüm Hakları Saklıdır. O renklerle karanlık bir biçimde ahenkle dans etmiş adamdı. O her zaman hayatında gökkuşağının yerini bulundurmamış,içi kadar hayal kırıklığıyla doluşmuş,acılı bir kadındı. Hep mi adamlar karanlık olurdu? ''Renklerime karış...