16 Aralık 2008 - Salı
Furkan'dan
Lise'ye de okula da alışmıştım. Bir ikiz kardeşe de alıştım. Öyle öyle yaşayıp gidiyordum. Hâlâ sıra arkadaşım Aziz'den başka kimseyle yakın bir ilişki kurmadım. Halimden memnundum ve bu şekilde devam ediyordum. Yalnızlık benim için en iyisiydi. Bu yüzden karışık ilişkilere girmemiştim.
Öğle arasına üç ders vardı. Dersimiz bedendi ve ben bu halde ufak adımlarla spor salonuna gidiyordum. Yani aynı süratle devam edersem dersin sonuna anca varırım spor salonuna. Anlayacağınız bu kadar küçüktü adımlarım.
Ve evet doğru anladınız beden dersine girmek istemiyordum. Bence ben normal bir insan değilim. Normal bir insan olduğumu da hiçbir zaman iddia etmedim zaten. 14 yaşından sonra ayrı kaldığı ikiziyle aynı okula denk gelip buna kolay kolay alışan kişi normal değildir bence. Bu çevremle fazla alakadar olmadığımdan olabilir ama Miraç ile fazlasıyla ilgileniyorum oysaki.
Beden dersine girmeyi istememe sebebimi açıklamadık değil mi? Bunun cevabı da sürekli iletişim kuruyor olmam. Normal derslerde en azından sıralara oturup dinliyoruz.
Ben sabit süratle hareket ederken -fizik fazla etkilemiş beni- karşıma bir adet benim tıpatıp aynım olan bir Miraç çıktı. Değişmeyen klasiklerden. "Merhaba" dedi.
Ses tonumda bir değişiklik yapma ihtiyacı duymadan ben de "merhaba" dedim.
"Elinde çanta ile nereye böyle?"
"Beden dersine."
"Zilin çalmasına iki dakika var ve sen daha üzerini değiştireceksin?"
"Ne kadar geç gidersem o kadar iyi benim için."
"Hmm.. Beden dersine girmek istemiyorsun yani?"
"Ne kadar belli oluyor değil mi?"
"Peki neden?"
"Kimseyle yakın ilişki kurmak istemiyorum. Derste yok gruplaşmalar falan. Normal derste sınıfta oturup dersi dinliyoruz en azından."
"Beden yerine biyolojiyi tercih eder miydin?"
"Öyle bir seçeneğim olsa kabul edebilirdim belki de."
"İyi o zaman, alayım çantanı."
"Nasıl?"
"Senin yerine ben gireceğim beden dersine."
"Olmaz! O zaman sen dersinden geri kalırsın."
"Merak etme sorun yok. Hoca diğer şubelerden önde olduğumuz için bu iki ders tekrar yapacağımızı söylemişti. Hem bak iki belki de üç kere göreceksin aynı konuyu. Pekiştirirsin iyice."
"Ben o biyoloji konusunu 50 kere bile görsem yine anlayamam. Hele okulun üst kurundaki bir sınıfta hiç anlayamam."
"Aynı şeyleri anlatıyorlar merak etme. Sizden ayrıntılı gördüğümüz bir şey yok. Sadece sınıfın kapasitesi yüksek."
"Biyoloji sınavın kaçtı senin?"
"78"
"50 aldım! Aslında 50 bile değil. 49,5'tu da hoca insafından 50 yapayım bari dedi."
Dalga geçer bir şekilde "Yarım puanın nereden gitti?" diye sordu. Vereceğim cevaptan sonra dalga geçebilecek miydi acaba? "Proteinlerinin glikozunu sikmesinden."
Tahmin ettiğim gibi oldu. Birkaç saniye boş ve sinirli bir şekilde yüzüme baktı. Çalan zille ise toparlamaya başlamıştık.
"Gideyim mi senin yerine beden dersine?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İkiz Meselesi [Tamamlandı ✔]
Teen FictionHenüz 1 yaşlarındaydılar anneleriyle babaları ayrıldıklarında. Ayrı ayrı büyüdüler, birbirlerinden bihaberdiler. Derken kader hiç ummadıkları bir anda ve bir mekanda karşı karşıya getirdi onları. 14,5 yaşlarında gerçekleşen bu olay hayatlarındaki dö...