Koşmayı seviyor aşkın yollarında
Kendini yormayıp bıktırmadan
Her acıyı çekip alışa alışa
Aşkı öğreniyorSevmeyi seviyor diyorum ya sana
Kalpleri kırmayıp aldatmadan
Farklı dünyalar tanıya tanıya
Doğrusunu arıyor(İrem Derici - Sevgi Olsun Taştan Olsun)
Platonik aşığımız Miraç'a platoniklerin şarkısını armağan ediyorum. Kulaklığını beynine kadar sokar artık :)
♤
7 Nisan 2014 – Pazartesi
Öğleden sonra olan ilk dersimden çıkmıştım. Diğer eşyalarımı bıraktığım dolabımın önüne gelmiştim. Elimde fazlalık olanları bırakırken diğer gerekli şeyleri kolumla gövdem arasına almıştım. Bu şekilde bölüm binasından çıkarken boştaki elimle cebimdeki telefonu çıkardım. Rehbere girip Ömer'i de aramıştım.
Telefon çok uzun sürmeden arama yanıtlandı. "Efendim?"
"Ne yapıyorsun?"
"Dersten çıktım öyle bölümün içinde geziyordum. Yaptığım bir iş yok."
"Benim bu saat dersim yok. Kütüphaneye gidip çalışacaktım da sen de boşsan beraber çalışalım diyecektim."
"Evet, boşum da beraber nasıl çalışacağız? Bölümlerimiz farklı. Seninkini ben, benimkini sen anlamayız."
"Öyle değil herhalde. Beraber aynı masada karşılıklı oturup çalışalım. Birbirimizle ilgilenmesek de psikolojik olarak iyi geliyor."
"Bunlar Furkan'lık laflar aslında ama..."
"Sen benim ikizimle uğraşmayı bırak. Kütüphaneye geliyor musun onu söyle."
"Tamam, geliyorum."
"Ben önüne geldim bile. Bir masa bulur otururum. Sen de gelince ararsın beni, yerini tarif ederim."
"Tamam."
Aramayı sonlandırdığımda telefonumu cebime koyarak kütüphanenin içine girdim. Bulduğum boş masaya önce kitap ve defterlerimi bıraktım sonra da sandalyelerden birisini çekip oturdum. Kitap ve defterlerimi açarak çalışmaya hazırlanıyordum.
Size şunu söyleyeyim ki her yeni kademe bir öncekini arıyorsunuz. Liseyi bitirdiğimde üniversitede rahatlarım sandım, üniversite ayrı bir tanımlayamadığım şey oldu.
Masamın üstünde duran telefon da Ömer tarafından titretilmişti. Aramayı yanıtladığımda karşılık sözcüğünü söylemek yerine direk yerimi tarif ettim. Ömer de "tamam" diyerek sonlandırdı aramayı. Yanıma gelmesiyse birkaç saniyeyi bulmamıştı. Karşımdaki sandalyeyi aynı şekilde çekip oturdu.
15 dakika geçmemişti ki duyduğum sesle başımı kaldırdım. "Oturabilir miyim?"
"Yağmur?"
"Boş masa bulamadım. Seni de görünce tanışığız diye..."
"Yok, oturabilirsin."
Masanın üzerinde yayılmış olan kitap ve defterlerimi toplayarak Yağmur'a yer açtım. Yanımdaki sandalyeyi de oturması için geri çekmiştim. Yüzüme karşı gülümseyerek çektiğim sandalyeye oturdu.
Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Sakin ol Miraç, kız altı üstü yanında oturup ders çalışacak.
Ama bana gülümsedi.
Bir miktar olsun sakinleşebilmek için önümdeki defter ve kitaba döndüm.
"Hangi ders o?" Başımı kaldırdığımda Yağmur'un gözlerini defterime dikmiş olduğunu gördüm. "Sayısal sistemler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İkiz Meselesi [Tamamlandı ✔]
Ficção AdolescenteHenüz 1 yaşlarındaydılar anneleriyle babaları ayrıldıklarında. Ayrı ayrı büyüdüler, birbirlerinden bihaberdiler. Derken kader hiç ummadıkları bir anda ve bir mekanda karşı karşıya getirdi onları. 14,5 yaşlarında gerçekleşen bu olay hayatlarındaki dö...