30 Mart 2009 – Pazartesi
Miraç'tan
İlk dersi bitirmiştik. Bu pazartesileri ilk ders cidden zor geçiyor. Okula iki gün ara verip devam etmek... ne bileyim. Hocanın sınıftan çıkmasıyla kitabımı yan çevirip kafamı koydum. Açıkçası üşenmiştim ve Furkan beni istiyorsa yanıma gelsin artık. Bu pazartesi sendromu oluyordu sanırım.
Sınıftaki seslerin karışmasıyla uğultu olmuş kulaklarım sese duyarsız hale gelmişti. Derken daha yakınımdan bir ses duydum. "Ne kadar ayıp ya! Hiç sana yakıştıramadım. İnekler sınıfında uyuyan bir adet Miraç."
Her ne kadar başımı kaldırmaya niyetim olmasa da "Uyumuyorum!" diye tepki verdim.
"Ders: Coğrafya, konu: Yeryüzü şekillerinin hikâyesi. Aşınma ve birikme... Pek öyle yüksek düzey bilgiler yazmıyor burada."
Nereden okuyordu bu onları ya? Mecbur başımı kaldırmıştım. O benim sıramın altındaki defteri mi almıştı? Hiç fark ettirmeden bunu yapmasına kaç puan vermeliydim?
Sıramın yan tarafına çöküp kollarını sıranın üstüne dayamıştı. "Günaydın!"
"Uyumuyorum dedim sana. Sadece öyle başımı koydum."
"Yalnız seni inekler sınıfı dediğin sınıfa aldırmaya çalışıyoruz bilmem farkında mısın?"
"Öyle durumlar da var tabii. Neyse fizikçi de daha geldi ders ortasında okudu notları. Ben onları demeye gelmiştim aslında."
"Kaç almışsın?"
"82!"
Beğendiğimi belli edecek şekilde "İyi." dedim. "Böylece tüm sınavların sonuçlandırılmış oldu."
"Çalıştırman fazlasıyla işe yaradı."
"Annemle babamı ne zaman bir araya getiriyoruz?"
"Onu da öğlen konuşuruz. Geldim işte ilgi alanın direk ben olayım. Sınavlar bitti biteli hafta sonu da görüşemiyoruz. Özledim seni."
"Sen fizik sınav sonucu için mi beni özlediğin için mi soluğu yanımda aldın?"
"İkisi de." Ömer yanımdan kalkıp sınıftan çok gitmişti. Furkan ondan boşalan yere oturdu. "Şöyle biraz bakınayım da yeni sınıfıma karşı aşinalık kazanayım."
"Yalnız biz böyle konuşuyoruz ama A'nın da B'nin de kontenjanı tam. Senin buraya gelebilmen için buradan birinin sizin sınıfa gitmesi lazım."
"Biz yeterli bahane bulursak ve müdür de iyi kalpli olursa hallederiz. Biz böyle ikiz ikiz ayrı sınıflarda yapamıyoruz deriz. İlerlediğime kanıt olarak da bu sınav notlarını gösteririz."
"Çoğu notun bana yakın, doğru."
"Çünkü sen çalıştırdın ve ben sen çalıştırdığın için anladım."
"Bunu bir iltifat olarak algılıyorum."
"Öyle zaten." Biraz durup ardından devam etti. "Sınırları zorlarsak 31 kişilik güzel bir sınıf olabiliriz."
"İnşallah."
"Benim sınıfımın mevcudu yıllardır 15'i geçmediği için bu 30'lar falan bana garip geliyor şimdi."
"Tabi iki katı kadar kişi var."
"Kişilin azlığı çokluğu fazla fark etmiyor kimseyle muhatap olmadığım için ama hoca yoklama için sınıf listesini bir okumaya başlıyor, dersin yarısında anca bitiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İkiz Meselesi [Tamamlandı ✔]
Novela JuvenilHenüz 1 yaşlarındaydılar anneleriyle babaları ayrıldıklarında. Ayrı ayrı büyüdüler, birbirlerinden bihaberdiler. Derken kader hiç ummadıkları bir anda ve bir mekanda karşı karşıya getirdi onları. 14,5 yaşlarında gerçekleşen bu olay hayatlarındaki dö...