Sıkıntı sonucu ikizlerimiz için yapılmış bir nüfus cüzdanını şuraya bırakayım dedim. Burada dursun bir zararı yok bence :D
°
20 Mart 2010 – Cumartesi
Miraç'tan
"18 Mart, Çanakkale Zaferi; biliyorsunuz. Okulumuz da bunun için 20 Mart'ta Çanakkale'ye günübirlik bir gezi düzenliyor. Yazılı öncesi de gayet iyi olacağını düşünüyorum." Bu cümleler söylenmişti yaklaşık 2 hafta önce. Önce Furkan'ı sonrasında babamı ikna ettim ve sonuç olarak bugün geziye gidiyoruz. Saat sabah 6'ya geliyor ve bizim en geç 6 buçukta olmamız gerek. Ben çoktan hazırım zaten, bir sorunum yok.
Şunu söylemeliyim ki Furkan'ı ikna etmek babamı ikna etmekten daha zor. Anılarından birini daha açtı. "Ben yalnız kalmak istemiyorum" dedi. "Yalnız olduğunu nereden çıkardın ki?" diye bir karşılık vermiştim. "Senin arkadaşların da gelir, onlarla takılırsın sen. Okul gibi değil ki." dedi bir de neresinden uyduruyorsa. "Saçmalama istersen." Böyle böyle ikna ettim. Çekindiği bir şey vardı ama bunu dile getirmiyordu. Ama o şeyi giderdiğimi düşünüyorum çünkü sonrasında benden de hevesli oldu.
Okula bırakma konusu da açıldı. Furkan durmadan babam için "Taksiyle kendiniz gidin der." deyip durdu. İbrahim abiyi sabahın köründe çağırmak da... Babam ise "Ben bırakırım." dedi açık açık. "Siz beni gideceğiniz zaman uyandırın, gideriz." diye. Furkan bana öyle bir anlatıyordu ki babamı ama... Aslında bu eve gizli gizli geldiğim ilk gün babamı Furkan'ın tarif ettiği şekilde görmüştüm. Benden sonra bir şeyler değişti demek ki.
Furkan'ın Gizem'den şüphelenmesi vardı bir de değil mi? Bolu'daki yakın olan bir arkadaşından biliyormuş. Yakın olarak gördüğü bir arkadaşının böyle bir şeye karışması onu üzmüş, arkadaşından da uzaklaşmak istemiş ama yapamamış. İstanbul'a gelmeyi fırsat olarak görmüş. Yine de internet ve telefon yoluyla arkadaşıyla görüşüyormuş. Sonuçta uzakta olduğu için ondan etkilenmeyecek. Bu gözle bakalım.
Gizem'in geziye gelmeyeceği ek bilgisini de buraya bırakalım.
Üç hafta önce de doğum günümüzdü. Tüm ailemizi buraya getirip ilk defa çevremizdeki tüm akrabalarımızla kutlamıştık. Annem ile dayımlar yani. Bu bile fazlasıyla genişti. Annemle babamdan doğum günümüze özel bir şey istemiştim. Doğum günümüzden iki gün önceye denk gelen pazar gününde aynı evde tam bir aile olarak geçirdik. Cumartesi akşamı annemi buraya getirttik. Gece misafir odasında kaldı. Sırf çocukları için evcilik oyunu oynayan ebeveyn oldular. Bu üzücü ama bir o kadar da mutlu edici bir durum oldu. Birbirinin yüzlerine karşı gülemeseler de tartışmadılar. En ufak bir kavga cümlesi söylenmedi. Furkan ile beraber o günlüğüne tam bir aile olduğumuza o kadar sevinmiştik ki.
Bir çocuğun ebeveynlerinden birisini kaybetmesi kadar kötü bir şey bence bu. Gerçi yıllardır bu duyguyu da yaşadım. Birisinde artık olmadığını kabullenerek sürdürüyorsun hayatını, diğerinde ise ikisi de hayattalar ve çok zor bir araya geliyorlar. Annem de var, babam da ama beraber değiliz. Bir çekirdek aile olamıyoruz. Annesi ile babası birlikte olanlara o kadar çok özeniyorum ki. Aralarında ne olduğunu da bilmiyoruz. Soruyoruz, söylemiyorlar. İnsanlara babam öldü demek yerine annemle babam ayrı yaşıyorlar demek daha zormuş.
Bizim kaderimiz buydu, kabullenmiştik ve bunu değiştiremezdik.
Bir de Furkan'ın 16.yaş hediyesi olsun diyerek 2.sınıftan beri tuttuğu günlüğünü elime vermesi var. En son ise liseye geçerkenki yaz tatilinde yazmış. Sigara alışkanlığını kazandığı zaman yazmayı bırakmış olmalı. Tüm acılarını ve kırgınlıklarını buraya dökmüş. Ara ara okuyorum bu sebeple bitmedi ama okuduğum her bir gün içimin paramparça olmasına yetiyordu. Bizi bu hale getiren kadere kızıyorum, suçu ona atıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İkiz Meselesi [Tamamlandı ✔]
Fiksi RemajaHenüz 1 yaşlarındaydılar anneleriyle babaları ayrıldıklarında. Ayrı ayrı büyüdüler, birbirlerinden bihaberdiler. Derken kader hiç ummadıkları bir anda ve bir mekanda karşı karşıya getirdi onları. 14,5 yaşlarında gerçekleşen bu olay hayatlarındaki dö...