Büyümek derler, deler geçer.
Yıllara gücün yeter mi?(İskender Paydaş feat. Atiye - Yetmez)
°
7 Kasım 2008 - Cuma
Furkan'dan
Miraç ile karşılaşmamızın üzerinden bir ayı aşkın bir süre geçmişti. Bu duruma alıştım gibiydi. En azından ikimizin de korkma sürecini atlattığını düşünüyorum.
Haftanın son okul günündeydik. Eskiden sevinirdim fakat artık sevinemiyorum. Çünkü okul benim Miraç ile görüşüp konuşabileceğim tek yer. 10'ar dakikalık teneffüslerde ve 1 saatlik öğlen arasında mümkün oluyordu bu. Öyle pek önemli kayda değer konuşmalarımız olmuyordu. Havadan, sudan.. aklımıza ne gelirse ondan konuşuyorduk. Fark etmiyordu, onunla geçen her anın anlamı oluyordu çünkü benim için. Yıllar sonra bir sebebimin olması... Anlatılamaz bile bence.
Dün ise Miraç bana bugün okuldan sonra anneme götüreceğinin sözünü verdi. İçim içime sığmıyordu o yüzden. Yıllardır hasret kaldığım kadını görecektim, sarılıp koklayacaktım. Dün gece yatmadan annemin fotoğrafını elime alıp yarım saat boyunca ağladığımı söyleyebilirim. Elimdeki fotoğraf neredeyse 15 yıl öncesindendi. Onun sadece o görüntüsü vardı. Sürekli kendini güncelleyen fotoğraflar yerine yıllardır tek bir fotoğraf ve annemin 15 yıl sonraki hali. Heyecanlı ve meraklıydım. Annemi görünce kendimi tutamayacaktım ve annem ne olduğu soracaktı, orası belli. Şimdiden bahane düşünmeye başlamıştım. En acısı ise annemin beni Miraç sanması olacaktı, ama olsun.
Şuan öğlen arasındaydık. Tek başıma kaldığım sınıfta sessiz sakin bunları düşünmüştüm. Öğlen arasına gireli ise 7-8 dakika olmuştu. Miraç ile yine oturup konuşacaktık. Bu şeyleri nasıl yapacağımızı.
Sıramdan nihayet kalkıp kantinin yolunu tuttum.
Kantine geldiğimde Miraç da oradaydı. Masalardan birine oturmuş önündeki yemeğini yiyordu. Karşısına oturdum. Karşısına birinin geldiğini fark edince başını kaldırdı. Benim olduğumu görünce elindeki çatalı bıraktı.
"Nihayet" dedi gülerek.
"Dalmışım."
"Sen yemek yemeyecek misin?"
"Yok, yemeyeceğim."
"Neden?"
"Sabah heyecandan tüm sofrayı yedim çünkü. Daha midemi doldurup ağrıtmaya luzüm yok."
Gülerek "Aynı ben" dedi. "Sen benim yemeğime de göz dikmezsin o zaman." diye devam etti. Elimi çatalına atıp "Sırf gıcıklığına yerim." dedim. Miraç ise gayet rahat bir şekilde "ye" dedi.
Elimi çatalın üzerinden çektim. Birkaç saat sonra gerçeğini göreceğim kadının yemeğini yesem ne olur yemesem ne olur? Zaten karnım hâlâ şiş gibiydi. Tabi 4 saatte birazcık sindirildi ama hâlâ şiş.
Miraç da heyecandan sofrayı silip süpürmeme 'aynı ben' demişti. Şuan onun üzerinden ilerleyebilirim. "Bizim özellikler de bayağı bir aynı, aynı ben dediğine göre." diye diyiverdim.
Miraç başını salladı. "Her türlü ikizlik var işte."
Gülümseyerek "olsun olsun" derken bir anda durdum. Annemin yanına giderken o şeyleri nasıl halledecektik, onu düşünmeye başladım. Bu düşüncemi dile getirdim.
"Annemin yanına gittiğimizdeki o birtakım farklılıkları nasıl halledeceğiz?"
"Hangi farklılık?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İkiz Meselesi [Tamamlandı ✔]
Ficção AdolescenteHenüz 1 yaşlarındaydılar anneleriyle babaları ayrıldıklarında. Ayrı ayrı büyüdüler, birbirlerinden bihaberdiler. Derken kader hiç ummadıkları bir anda ve bir mekanda karşı karşıya getirdi onları. 14,5 yaşlarında gerçekleşen bu olay hayatlarındaki dö...