Skylar en sonunda kurtulabilmişti. Gerçi bunun nasıl olduğu hakkında bir fikri yoktu. Geçirdiği şu birkaç ayı hatırlamıyordu. Aslında hatırladığı tek şey şu son bir haftaydı. Bir de hatırladığı kadarıyla Travis adında sevdiği bir çocuk vardı. En sonunda hayata geri döndüğünden beridir gidecek bir yer arıyordu kendine. Gerçi Melez Kampı'nı hatırlıyordu ama hatırladığı şeyler çok bulanıktı. Ancak 1 hafta aramanın sonucunda Melez Kampı'nı bulabilmişti. Melez tepesine tırmanırken de bunları düşünüyordu. Henüz kimse onu görmemeliydi. Yoksa hem o hem de onu gören kişi çooooook şaşırabilirdi(!). Son 1 haftadır öğrendiği ve en iyi yaptığı şeyi yaptı, gizlendi ve Melez Kampı'nda onu aramaya koyuldu. Kampı dolaşırken birine rastladı. Bu uzun siyah saçlı, güzel bir kızdı. Birden beyninde şimşekler çaktı. Ama orada daha fazla da kalmadı. Çünkü kız onu görmediği için hızla oradan uzaklaştı. Skylar biraz daha dolaştıktan sonra onu gördü. Long Island Koyu'na bakan sahilde oturuyordu ve hiç Travis'e benzemiyordu. Gözleri çok hüzünlü bakıyordu. Skylar onun, o gittiğinden beri böyle olduğunu düşündü. İçi adeta kan ağlıyordu. Travis'e bu kadar acı çektirdiği için kendini cezalandırmak istiyordu. Ama bu çözüm değildi ,artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...
Skylar'ın planı basitti aslında. Travis'e geri döndüğünü bilmesi için görünecekti. Gerçi... sonraysa oradan bir müddet uzaklaşıp ne yapması gerektiğine karar verecekti. Aslında bir plan sayılmazdı. Sadece kısa bir süreliğine kaçış yoluyd. Bunları düşünürken Travis'in yanında güzel bir kız geldi. İşte o andan sonra Skylar yıkıldı. Bunun nedeni kızın Travis'in yanına gelmesi değildi artık, ona çok samimi davranmasıydı. Skylar'ın gözünden düşen bir damla yaş yanağına yuvarlandı. Travis'e son bir kez bakıp orayı terk etti.
Travis'i bir daha rahatsız etmeyecekti...
Onun hayatını allak bullak etmeye hakkı yoktu. Ama orayı çok erken terk etmişti. Bir süre sonra Travis'in kızı ittiğini göremedi.
Skylar'ın tek istediği Travis'in onu unutmamasıydı. Bu yüzden ona kısa bir, ama anlamlı bir mektup yazmaya karar verdi. Mektubu çok kısa bir sürede bitirdi ve Herrmes kulübesinde, Travis'in ranzasına koydu ve orayı bir daha geri dönmemek üzere terk etti.
___________________________
Travis kulübesine geldiğinde ranzasının üzerinde bir zarf buldu. Üzerinde zarif bir el yazısıyla "Travis'e" yazıyordu. Travis hızlıca zarfı açtı. İçinde tek bir cümle yazıyordu;
"Sen beni unuttun ama ben seni unutmadım,unutamam ..." Kağıt ıslandığı için okunmuyordu aslında ama Travis bunu kimin gönderdiğini çok iyi biliyordu.
Kalbi hiç olmadığı kadar kırılmıştı. Yere diz çöktü ve daha önce hiç ağlamadığı gibi ağladı...
-SON-
Hikayeyi Yazan: @Nicos_Fangirl
-Oha, bunları nasıl yazıyorsunuz ya? Okuyucularımın hayal gücüyle gurur duyuyorum doğrusu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı || Röportaj Kitabı
No FicciónHermes'in Kızı Serisi, |Ek Kitabı| Bu kitap, ilk olarak Hermes'in Kızı serisinin karakterlerinin okuyucularla yaptığı röportajları içeriyordu, bu nedenle adı 'Röportaj Kitabı' idi. Sonradan ek olarak, okuyucuların yazdığı küçük sahneler ve karakterl...