-Medya'yı gördüğümde ''Ohaaa!'' diye bağırdığımı hatırlıyorum-
-Miranda-
Miranda, Nico'nun onu terk etmesinden sonraki acı günlerden birindeydi. Sırf Nico'yla geçirdiği güzel anıları anımsamak için, ormanın derinliklerindeki hayaletler için kazılmış olan mezara gitmişti. Bir ağaca yaslanmış, saatlerdir gözlerinden akan yaşların geride bıraktığı ıslaklığı hissediyordu. Kaç saat olmuştu? 5 mi? 6 saat belki? Karnının guruldadığını hissetti. Nico onu terketti diye hayattan kopamazdı. Ama kalbi hiç te öyle söylemiyordu.
Bir süre sonra yerinden doğruldu ve akşam yemeğine gitmek üzere ayaklandı. Bir kaç adım ilerledi, ama daha 5. adıma gelmemişti ki bir gariplik hissetti. Karanlık hissediyordu. Ama Nico'nun yarattığı o güven verici karanlık değildi bu. Meşum ve kesinlikle kötü hissettiren bir karanlıktı. Etrafında döndü, hançerini yavaşça eline aldı ve saldırmaya hazırlandı. Ama o sırada, tanıdık bir ses duymasıyla çalıların arasında siyah takım elbiseli bir adamın silüetini görmesi bir oldu.
"Ölüm'ü bir hançerle mi haklamayı düşünüyorsun hayatım? Hiç sanmıyorum"
"Thanatos"
Miranda sesinin ne kadar tehlikeli çıkması için uğraşsa da, ancak yavru bir kedi kadar cesur göründüğüne emindi.
"Bana borçlu olduğunu biliyorsun. Borcumu almaya geldim"
İşte şimdi daha da çok korkmuştu. Kimi isteyecekti? Buna hazır değildi.
Thanatos çalıların arasından çıktı ve doğrudan Miranda'nın gözlerinin içine baktı.
Ardından tırnaklarını inceleyerek tekrar konuştu.
"Öncelikle, yemin etmeni istiyorum. Etmezsen olacakları biliyorsun."
Biraz tereddüt etse de, Nico'yu kurtarmak için yapacaktı.
"Kimi istersen onun ruhunu sana getireceğime Styks nehri üzerine yemin ederim."
Thanatos'un dudakları gülümsermiş gibi kıvrıldı, ama daha çok bir seri katilin kurbanına attığı son gülümseme gibiydi.
"Pekala, Miranda. Güzel. Şimdi, senden şu kişinin ruhunu istiyorum..."
Duraksadı. Miranda o sırada ölebilirdi. Ve Thanatos, konuşmasına devam etti,
"Hades melezi Nico Di Angelo."
Miranda'nın ağzı elimde olmadan açıldı, saatlerdir hissettiği gözyaşları yanaklarından aşağı kaydı. Ondann bunu nasıl isteyebilirdi?! Miranda ettiği yemini düşündü. 'Kimi istersen onun ruhunu sana getireceğime Styks nehri üzerine yemin ederim' Kimi istersen. Kimi istersen demişti! Nasıl bu kadar aptal olabilirdi? Gözlerindeki yaşlar sayesinde görüşü daha çok buğulanırken, Thanatos'a baktı.
"Bana bir dakika verir misin?"
Ölüm şaşırmış göründü, ama sonra izin verdi. Miranda koştu, buğulu gözleri sayesinde birkaç kez takılıp düştü, ama sonunda Hermes kulübesine vardı. En azından şu anda ne yapacağını biliyordu.
Bir mektup, ve son bir hırsızlık....
Kalemi eline aldı, bir kağıt buldu ve üstüne hemen içindeki tüm hisleri yazdı. Kağıdı katlayıp koşarak Hades kulübesine gitti, herkes akşam yemeğinde olduğundan etrafta kimse yoktu. Kağıdı özenli bir şekilde Nico'nun yatağına yerleştirdi ve ardından Nico'nun dolabına yöneldi. Onu ilk gördüğü günkü siyah tişörtü eline aldı, baktı, kokladı ve elinde tişörtle dışarı çıktı. Ormana yöneldiğinde tekrar koşmaya başlamıştı. Mezara vardı ve Thanatos'u ağaca yaslanmış, hala tırnaklarını incelerken buldu. Yanına gitti ve konuşmaya başladı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı || Röportaj Kitabı
No FicciónHermes'in Kızı Serisi, |Ek Kitabı| Bu kitap, ilk olarak Hermes'in Kızı serisinin karakterlerinin okuyucularla yaptığı röportajları içeriyordu, bu nedenle adı 'Röportaj Kitabı' idi. Sonradan ek olarak, okuyucuların yazdığı küçük sahneler ve karakterl...