-Medya çok tatlııığ ^^-
-Nico-
Nico Dick'in suratına baktı ve çocuğun son derece ciddi olduğunu anladı. Bu salak çocuk gerçekten kız arkadaşına mı asılıyordu? Nico Dick'in yakasından tutup kendine doğru çekti.
''Ölmek için daha kolay seçenekler vardı!'' diye hırladı Nico sinirle.
Etraflarında toplanan, 11/A'nın öğrencilerinden oluşan topluluk ise onlara kavga etmeleri için tezahüratlara başladı. Dick biraz gerilmişti, ama hala kendine inanıyordu.
''Ha, yani korkuyor musun? Basketbolda yenilmekten korkuyor musun?'' dedi Dick alayla.
''Yediğin dayak seni adam etmemiş sanırım''
''Korkak!''
''Miranda'nın üzerine iddaya gireceğimi mi sanıyorsun?''
''Korkuyorsun...'' dedi Dick zorlanarak sırıtıp.
Nico çocuğu boş bir patates çuvalı gibi yere bıraktı ve diğerlerine döndü. ''Evet millet, az sonra izleyeceğiniz teke tek maçtan sonra ortaya çıkan sonuç, Miranda'ya göz ucuyla bakan herhangi birinin başına geleceklerinin yalnızca bir kısmı olacaktır. Keyifli izlemeler...'' dedi ve Nike amblemli bir basketbol topunu tek eliyle kavrayıp Dick'e öfke dolu gözlerle baktı.
Miranda gözlerini kocaman açmış, Nico'ya bakıyordu. Nico da Miranda'ya baktı ve ona güven verici bir şekilde gülümsedi. Miranda omuz silkti. Nico bu maçı kaybetse bile Miranda'nın Dick'e gitmeyeceğinden emindi. Bu nedenle bu maç Miranda'nın umrunda bile değildi, Nico ise sadece Dick'i tekrar potaya sokmak istiyordu.
-Miranda-
Sonraki 15 dakika boyunca 11/A'nın öğrencileri çok güzel bir maç izlediler. Maçın sonunda Nico Dick'i top yerine kullanmak istedi ama Koç Harold orada olduğu için bunu yapamadı. Bunun yerine çocuğun yakasını kapıp ınu sürükleyerek okul bahçesinin uzak yerlerine doğru gitti. Herkes olacakları az çok tahmin etmiş gibiydi, artık Dick'in okuldaki popularitesi çok büyük bir çöküşe uğramıştı.
Miranda, maç sona erdikten sonra okul bahçesine çıkmış, banklardan birine oturmuş Nico'yu beklerken, elinde Iphone 6'si ile bahçeden bile çeken okul Wifii'sinin şifresini kırmaya çalışıyordu. Bunun onun için çok zor olmayacağını biliyordu çünkü sonuçta internet, onun babasının icadıydı.
Birkaç dakika sonra Travis bağıra bağıra okuldan çıktı.
''BİYOLOJİ YAZILISINDAN 100 ALMIŞIM! HAHAHHA! YAĞLARIN SAÇLARDA OLUŞTUĞUNU BİLİYORDUM YA!''
Miranda kafasını iki yana salladı ve Travis'in kendisine 100 dolar borcu olduğunu düşündü. Bu meseleyi ona anlatmalıydı, yağlar saçlardan elde edilmiyordu.
''Defol, Travis'' dedi Miranda, kardeşi banka oturduğunda.
''Bu kağıtları dağıtıyorum tüm sınıflara canım o yüzden geldim'' dedi Travis omuz silkip.
Miranda Travis'in elindeki kağıtlardan birini çekti ve gözlerini kısıp yazıyı okumaya çalıştı.
''Ne halt yazıyor burada?'' diye sordu aksi bir sesle.
''İtalya'ya düzenlenen bir gezi, Siena şehrine ve birkaç tane daha şehir sanırım'' dedi Travis bilmiş bilmiş.
''Hmm, okul gezilerini sevmem pek...''
''Gideliiiiim!'' dedi Nico üstü başı kan içinde gelirken.
''Sanırım bunlar diğer çocuğun kanları değil mi?'' dedi Travis göz ucuyla Nico'ya bakıp.
''Şüphen mi vardı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı || Röportaj Kitabı
NonfiksiHermes'in Kızı Serisi, |Ek Kitabı| Bu kitap, ilk olarak Hermes'in Kızı serisinin karakterlerinin okuyucularla yaptığı röportajları içeriyordu, bu nedenle adı 'Röportaj Kitabı' idi. Sonradan ek olarak, okuyucuların yazdığı küçük sahneler ve karakterl...