18 eylül 2010
Denizin kenarında, hava soğuk ve bir o kadar hırçın. Tüm yaşamı gözünün önünden geçiyordu. Uzun, siyah montu, elleri cebinde beklerken huzurluydu. Deniz ve onun güzelliği huzur veriyordu ona. Birden belinde hissettiği kollarla genişçe gülümsedi. Boynuna aldığı öpücükle kıkırdadı küçük olan.
"Hava çok soğuk, neden içerde beklemedin bebeğim?" Taehyung sevgilisine dönmüş ve kızarmış burnunu öpmüştü. "Sadece... Bilirsin denizi severim." Seokjin denize uzunca baktı. Biliyordu ki sevgilisi sadece umutsuz olduğunda bakardı bu denize. "Sorun ne?" Taehyung onu bu denli tanımasına ufak bir tebessüm bıraktı.
"Yetimhane yani... Biliyorsun senin on sekiz olmana iki gün kaldı ve çıkaracaklar. Benim ise bir ay var." Seokjin anlamıştı. Ondan ayrı kalacağına ve Seokjin'in ne yapacağımı düşünüyordu. "Sevgilim biliyorsun ki üniversite sınavına gireceğim bu yaz. Kazanırsam yurtta kalacağım. Benim için endişelenme. Sen de kazanıp yurtta kalacaksın. Sonra zaten kendi evimize çıkacağız."
Taehyung ellerini kendinden birkaç santim uzun olan sevgilisinin boynuna doladı. Ondan uzak durmak istemiyordu, sürekli onunla olmak istiyordu. "Beni sevmekten vazgeçmezsin değil mi Seokjin?" Kaşlarını çattı, "saçmalama Taehyung ölürümde senden vazgeçmem. Bunları düşünmeyi bırak sevgilim. Sen benimsin, benden başka kimsenin de olamazsın. Tıpkı benim, senin olduğum gibi."
Yaklaşıp dudaklarını birleştirdi. Hayallerinde sadece Taehyung ve onunla mutlu olduğu bir ev vardı. Ne olursa olsun bu hayalini gerçekleştirecekti. Derin nefes aldılar soğuk havadan ve fısıldadılar sıcak nefeslerini kulaklarına.
"Seni seviyorum saudade."
"Seni seviyorum lavinya."
15 Mayıs 2019
Taehyung çağlayan denizin karşısında, delirecek gibiydi. Buraya hep gelir ve deli gibi ağlardı. Burda birbirlerini ne çok öpüp, seni seviyorum demişlerdi. Bu deniz ne çok olaylarına şahit olmuştu. İlk kavgalarına, kıskançlıklarına...
Buraya gelir onsuz geçen kabuslu günlerini anlatır, deli gibi ağlardı. Şimdi de ağlıyordu ama mutluluktan. Doktor söylediğinden beri deli gibi gülüyor ve sonra kahkahalarla ağlamaya başlıyordu. Aylar sonra ona bakacak, öpecek ve sevecekti.
Severdi değil mi? Öperdi onu özlemle? Bakardı güzel gözleriyle değil mi?
Denize yaklaştı, minik adımlarla biraz önünde durdu. "Bana geri dönecek, sevdiğim adam, aşık olduğum adam bana geri dönecek... Sana gelecektim deniz, en kuytularına bırakacaktım cansız bedenimi ama yapamadım. Onun kirpiğinin kıpırdama ihtimali beni hayata bağladı."
Derin bir nefes aldı. Bugün buraya içini dökecekti. Sürekli sevgilisinin yanında olacak ve asla ama asla yanından ayrılmayacaktı. "Ben... Nasıl desem deniz, onsuz sürekli öldüm aslında. Bir insan bir insanı bu denli sever mi? Uğruna ölümü göze alacak kadar? Sever işte. Göğün yerle olan birleşimindeki sonsuzluk kadar seviyorum Seokjin'i."
Gözünün önüne düşen anılarla tebessüm etti. Onunla sohbet ettiği her gün muazzamdı onun için. Bilgili ve eşsiz bir anlatımı vardı sevgilisinin. Taehyung gözlerini kapatıp denizi dinledi. Saatlerdir hırçın olan deniz şimdi sakin ve sessizdi. Gülümsedi. Aşklarına olan saygılarına ufak bir tebessüm bıraktı.
Yanındaki kıpırdanma ile sağına döndü. Bir kadın elinde peçeteye göz yaşlarını siliyor, küçük papatyaya bir şeyler fısıldıyordu. Biraz daha yaklaşıp dinledi. Seokjin ne çok severdi papatyaları, tıpkı kendisi gibi. Bir iki adım daha atıp yaşlı kadının yanında durdu. Güçsüz sesinden dökülenler burktu içini.
"Gitmek zorunda mıydın? Sana vermem gereken bu papatyaları mezarına koymak zorunda mıydım? Papatyalarım artık siyah." Yutkundu, defalarca yutkundu. O gitseydi ve Seokjin uyansaydı oda böyle mi hissederdi? Hissederdi elbet, yanına gelmeye bile kalkardı. Daha fazla duramadı burda, sadece sevgilisini görmek istiyordu.
Hızlandı, tüm gücüyle koştu. Bu hastanenin kapısından ilk defa gülerek girdi. Elleri titriyor heyecandan bayılmamak için kendiyle cebelleşiyordu. Yine hazırlanıp sevgilisinin yanına geldi. Şimdi daha bir canlı geldi gözüne. Acıdan ağlayan Taehyung, çaresizlikten günden güne eriyen Taehyung, şimdi nasıl da mutluydu.
Yanına oturdu, direk ellerini elleri arasına aldı. Hala soğuktu ama hala güven veriyordu. Minik minik öpücükler bıraktı parmak uçlarına.
Ellerini doyasıya öptü. Bir uyansa ona olan özlemi asla bitmeyecekti. Ah bir uyansa onunla gitmek istediği ülkeye gidecek ve orda yaşayacaklardı. Sadece gözlerini açmasını ve o güzel sesinden kendi ismini duymak istedi.Dudaklarına uzandı. Soluk pembe rengindeki dudaklara dudaklarını bastırdı. Hızlanan kalp ritimlerine gülümsedi. Öptü, doyana kadar öptü ama doyamadı. Sevgilisine olan özlemi bitmedi. Daha fazlasına ve ona ihtiyacı vardı. Öpüşlerine devam ederken kalp ritminin artışına öpüşleri üzerinden gülümsedi ve sevgilisinin kelimeleri düştü aklına.
"Benim için kalp atışının hızlanmasına bayılıyorum sevgilim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aware ✓
Hayran Kurgu"Koma cehennem ateşlerinden kaynıyor, cennet yağmurları kadar serin hissettiriyordu."