Selam ben geldim, görüşürüz.
*************
Sabah kalktığımda başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Üstümde de bir adet kıvırcık Gizem. Biz ne ara bu hale geldik?
"Gizem, Gizem. Len kalk amına koyim. Camış gibisin, götüm uyuşmuş. Lan kalksana. Gizem kalk kulağına çığlık atacağım şimdi. "
Mırıldanıp tekrar üstüme uzandığında üstümden itikledim. Sövüp uyumaya devam etti. Ayağa kalktığımda mutfağı hatırlamaya çalışıyordum. Sağda mı, solda mı? Sırayla hepsini denerken kapı çalmaya başlamıştı. Kapının sesine uyanan Atlas, Atlas ne alaka? Bu çocuk babasında değil miydi?
"Kapıdaki kimsen bekle! Efendim yakışıklı ne oldu? Kapıdaki bekle diyorum amına koyim. "
"Ağzına biber sürelim, kötü laflar konuşuyorsun. Çişim geldi Giz abla. Tuvalete tek boyum yetişmiyor, beni oturtur musun? "
Çocuk benden düzgün konuşuyor alkışlayalım. Elinden tutup tuvalete oturttuktan sonra -hala çalmaya devam eden kapıyı kimse duymuyor mu cidden?- kapıyı açtım. Ufuk ve Ceyda kapıda bekliyordu.
"Sen bana küfür mü ettin bücür? Ağzına biber sürmeli kesin. "
Ufuk söylenirken Atlas'ın yanına geçti.
"Estağfirullah Ufuk abim, olur mu sana bir yanlışımız. Vallahi görsem sövmezdim. Sanki bilmiyorsun. Atlası bu yaşında prostat mı etseydim?"
"Baba Giz abla kötü kelimeler söylüyor. Ağzına biber sürelim. "
Pis velet. Hain!
Ceyda kahkaha atıyordu. Allah aşkına can güvenliğim yok yahu. Biri de demiyor ki daha kızın afyonu patlamadı, ne anlatıyorsunuz? Neyse ki takılmadım bu konuşmaya ve mutfağı aramaya devam ettim. Koca evde mutfak yok! Mutfak nerede?
"Bu evin mutfağı nerede allasen Ceyda? Bir ağrı kesici alayım dedim yemediğim laf, işlemediğim suç kalmadı."
Ceyda eliyle tam karşımı gösterdi. Kör olmayın arkadaşlar, zor. Ağrı kesiciyi içip elime aldığım tava ve kaşıkla Atlas'ın yanına geçtim.
"Şimdi yakışıklı, bunları al. Birbirine vura vura salona koş. 3 dediğimde. 1, 2, 3 koş!"
Ufuk, Ceyda ve ben kapının pervazından izliyorduk. Önce Gizem kafasını orta sehpaya çarptı, Zeynep koltuktan düştü -tam Gizem'in üstüne- ve çığlık attılar. Bir eksik var ama? Biri eksik, tabi len Ezel?
"Buğra sen ne ara sevişirken kız gibi çığlık atar oldun? "
Ups. Sıçtın.
Ufuk kahkaha atarken, Ceyda ve ben Ezeli arıyorduk. Sesi salonda bir yerden geliyordu illa ki bulurduk.
"Anne burada sarı kocaman biri var. Yerde yatıyor, galiba yatağına gitmeyi unutmuş."
****************
Rezilliğin dibini sıyırdığımız bir günün daha sabahındaydık ve kahvaltımızı ediyorduk. Ufuk Ezele baktıkça kahkaha atıyor. Ezel gitmek için ayaklanıyor zorla biz oturtuyorduk. Zeynep yumuşak yere -Gizem'in üstüne- düştüğü için hiç yara almadan kurtarmış, Gizem felçli gibi davranıyordu. Ben mi? Ben saf saf etrafı izliyordum. Yaptıklarımdan habersiz.
Kapı çaldı. Efe Ufukla selamlaşıp içeri mutfağa geldi. Kızlarla da selamlaştıktan sonra piç gülüşlü suratıyla yanıma geldi.
"Eeee, naber bacanak?"
**************
Dün Efeyi aradığım zamanları yavaş yavaş hatırlarken sinirden yastığı kemiriyordum. Efe ve Ufuk kıçlarını devire devire bana gülünce ben çıldırdım ve tabiki bir klasik olarak Efe'nin üstüne atladım. Ceyda Ufuğu geriye çekip arkasına saklarken Ufuğu sakallarını yolmakla tehtid ediyordum.