Selam hep ben aq. Neyse yine görüşürüz.
*********
Suratım asılmıştı. Tabii ki Efe'nin daha önce sevgilisi olduğunu biliyordum. İnstagram sağolsun, hem Efe de söylemişti. Sen Sanem gibi değilsin demişti. Bu konuda Efeye sinirlenmem yersiz olurdu. Burada sinir bozan şey Sanem denen bu kadının bana 'Efe sana nasıl yar oldu?' alt metinli saçma konuşmasına hala devam etmesiydi.
"........ yani tatlım ben unutamadığımdan değil sana faydam dokunsun diye söylüyorum bunları, lütfen yanlış anlama beni. "
Sevimli sandığı ama 'İT' filmindeki palyaçodan hallice gülümsemesi midemi bulandırıyordu. Gözlerim sinirden dolmaya başlamıştı ama ona belli etmemeliydim, ki imdadıma İlke koştu.
"Yarım saattir belki susar da gidersin diye içerde bekliyorum, aman olay çıkmasın diyorum da dayanamadım çıktım. Unuttum diyorsun da demek ki sana çok koydu senin gibi bir şırfıntıyı bırakıp senden kat kat dahası olan bir kızla çıkması. Ee tabi sana geri dönmeyeceğini anlamış oldun çünkü Efe salak değil attan inip eşeğe binsin, değil mi ama?"
İlke'nin kolundan tutmasam daha da konuşacaktı. Lüzumu yoktu, anlamayana anlatması sadece kendini yorardı.
"Bu kadar konuştun anlattın bende seni dinledim değil mi Sanem? Şimdi de sen beni dinle. Ben bir erkeğe yanımda kalması için kendimi sunacak kadar aciz değilim senin gibi, onu kazanmak için tabii ki çabaladım çünkü seven insan çabalar. Ama kendimi sunmak bir an bile aklımdan geçmedi. Çünkü o zaman kalbim için değil bedenim için bir birliktelik başlar bunu da senin gibiler ister sadece. Efe de bir kere bile bana bu konuyla alakalı ağzını açmadı. O yüzden sana anlatmaya çaba göstermeyeceğim daha fazla çünkü anlamazsın. Boşversene sen böyle devam et. İlla ki bir zaman baltayı sağlam taşa çarpacaksın. "
Gerçekten Efe beni bu kadınla aynı cümlede geçirmiş miydi? Bir an aynı cümlede geçmekten bile tiksinti duymuştum. İlke dolan gözlerimin farkındaydı.
"Canım kimseyi görmek istemiyorsan gel kızlara söyleyelim kalkalım. Herkes anlayışla karşılayacaktır. "
Hayır onun gözünde böyle bir galibiyet sunamazdım. İlla ki anlayacaktı onun yüzünden gittiğimi.
"Hayır, onun istediği de bu. Aramızı bozmak. Şimdi sırası değil ama sanma ki Efeyi de aradan çıkarttım. Sıla da Efe de sebebi ne olursa olsun söylemelilerdi. Zaten anlamıştım sadece 2 gündür tanışmalarına rağmen fısır fısır bir işler dönüyordu. Soracağım hesabını."
İlke gülümseyip kolumu sıvazladı. Masal çok kaldığımızı düşünmüş olacak ki yolun yarısında adımızı seslenerek geliyordu.
"Geldik, geldik. Meraklanma, sen geç bizde geliyoruz. "
Masal gülümseyip kafasını salladı.
"Hadi shotlar geldi. Bitmeden yetişin. -kahkaha attı- Biterse ben karışmam. "
Demek ki Masal da gittiyse masa feci haldeydi. Masaya geldiğimizde tahminlerim beni çok da yanıltmamıştı. Can koltukta yayılmış etrafa bakıyordu, Ufuk Ceydaya yanaşmış kıkırdayıp bir şeyler anlatıyordu, Gizem 'hepinizinaq' bakışlarıyla kenarda oturuyordu. Masal..... Masal takılıyordu. En çok eğlenen de o gibi duruyordu. Ezel ile Sıla kenarda sessiz sessiz oturup içkilerini yudumluyorlardı. İlke Can'ın yanına ilerledi. Bense orada durmuş Efeye bakıyordum. Acaba onu unutmadı mı? Beni ne olarak görüyor? Benimle oynadığı gibi dedi, onunla nasıl oynadı? Benimle de oynayacak mı? Söyledikleri, o gece beni öptükten sonra anlattıkları, 'gülüşün içimi aydınlatıyor' demişti değil mi? Yalan olmamalıydı. Yalansa yıkılırdım. Ama önce bacağına sıkarım Efe o ayrı. Efe orada dikilmeme anlam verememiş ki söylendi.
