Magnum Opus +18

GEÇMİŞİN SON GÜNÜ

Dört katlı eski binaya girdi, merdivenlerden aşağı bir kaç basamak indikten sonra dikkatini çeken posta kutusu olmuştu. Kısa süre duraksadıktan sonra arkasını dönerek eski posta kutusuna doğru küçük adımlar atarak yaklaştı. Posta kutusunda bulunan zarfı alarak dikkatle üzerindeki yazıları incelemeye başladı, adamakıllı şaşkına dönmüştü Cüneyt'e hiç posta gelmezdi. Duyduğu seslerle irkilerek elindeki zarfı hızlıca cebine koydu. Gelen sesler ikinci katta oturan üniversiteli iki kıza aitti. Neredeyse bir metre seksen santimetre boyunda olan saçları Afrika örgüsü ile süslenmiş siyahi genç kız ela gözlerini yere devirerek yanından geçip giderken, hemen onun bir metre arkasında yürüyen esmer ufak yüzlü, kıvırcık saçları kabarık olan kısa boylu genç kız gözleriyle Cüneyt'e davetkar bakışlar atarak basamakları bir bir çıkmaya başladı.

Bir süredir siyahi kıza yaklaşmaya yelteniyor olsa dahi içinde bulunduğu şaşkınlık öylesine zihnini  doldurmuştu ki, umursamaz tavırlarla dairesine inerek hızlıca kendini kapıdan içeriye attı. Elindeki zarfı açarken kendinden geçerek, saniyeler içinde zarfı parçaladı. Okuduğu kâğıtta bankaya olan borcunu bir hafta içinde ödemesi gerektiği yazıyordu. Bir hafta içinde o kadar para bulması imkansızdı, girdiği buhranla yavaş adımlar atarak yatağına yaklaştı. Elleriyle başını var gücüyle sıkıştırdıktan sonra kendini eski yatağına bıraktı. Yatağın üzerinde sırt üstü yatmış tavana boş bakışlar savururken parayı nasıl bulabileceğini düşünüyordu. Aklına gelen ilk fikir daha önce yapmış olduğu tabloları sanat galerilerinde satmak olsa da bu fikir çok kısa sürmüştü. Zihninde yarattığı dünyanın bütün hazzını boşalttığı tabloların tanesine yüz ila ikiyüz TL arasında biçilen bir fiyat onu tatmin etmemişti. Pek kullanmadığı telefonunu cebinden çıkartarak internet tarayıcısına "Kolay para kazanma." Yazdı. Gördüğü banka reklamları umudunu köreltmeye başlamıştı, biraz daha aşağılarda bulduğu anketler ve hisse senetleri gibi seçenekler iyiden iyiye bir çıkış yolu bulamayacağı düşüncesinin tam ortasında kendini bulmasına neden oldu. Umutsuzca aşağılara inmeye devam etti. Karşısına bir jigolo sitesi çıkmıştı.

"Kendine güvenen yakışıklı, temiz ve gizliliğe önem veren jigololar aranıyor."

Yazıyı gördüğünde bir süre duraksadı. Bir an içinde olur bu iş hissi belirdi. Çok geçmeden duyduğu utanç ile söylendi.

"Hadi canım saçmalama Cüneyt!"

Çaresizlikten saçmaladığını fark etmesi uzun sürmedi, bu devirde para kazanmak kolaymış gibi birde İnternet üzerinden mi parayı bulacaktı. Telefonun ekranını kapatarak yatağın üzerine attı. Bakışları tavanda belirsiz bir noktaya asılı kaldığında jigolo mesleği üzerine düşünmeden edemedi. Hemen her gece tanımadığı kadınlarla birlikte olan birisi için bu fikir ilk başta mantıklı gelse de onurunu yitireceği bu işi yapamazdı. Bir an dahi bu fikri benimsemiş olmanın ağırlığı ve utancıyla gözlerini sıkıca kapatarak zihnini başka bir yol bulmak için zorluyordu.

                     ********

Kendine yaptığı onca eziyetin ardından hala bir çıkar yol bulamamıştı, zihnindeki derin karmaşaya rutubetli evin karanlığı da eklendiğinde buna daha fazla katlanamayacağını düşünerek kendini evden dışarıya atmaya karar verdi. Kendini şehrin karanlığına bıraktığında, ayakları onu her zaman gittiği bara doğru sürüklemeye başladı. İzbe sokaklar yerini gittikçe kalabalıklaşan sokaklara bırakırken yüzünü yalayan karanlıkta yerini neon ışıklara bırakıyordu.  Bara geldiğinde yeni açılmış içerisi pek kalabalık değildi. Barmen onu başını sallayarak karşıladı, elini havaya kaldırıp barmene karşı selam vererek her zaman oturduğu tabureye oturdu. Barmen çoktan tekila dolu bardağı önüne uzatmıştı. Düşüncelerle dolu olan zihni etrafla olan bağını yine koparmıştı. Yüksek sesle çalan müziğin varlığından habersiz tekila bardakları arka arkaya önüne konuyordu. Çakır keyif durumunu çoktan geçmiş sarhoş olmak üzereyken barmen sağ eliyle kafasına vurdu.