"Duygusuz olmak zorundayım. Yoksa ezerler. Ezildiğinde kalırsın..."
Öykü:
"Acılarını görmek istiyorum Öykü. Ben senin gerçek halini görmek istiyorum inan neden olduğunu bende bilmiyorum sadece bu kadar soğuk olmanın sebebini yaralarını görmek belki de sarmak istiyorum o yaraları."
Hiç kimsenin karşısında afallamayan ben donup kalmıştım.
İlk defa birisi benimle alakalı birşeyi bu kadar içten merak ediyordu.
Çocukluğumu acılarımı görmek isteyen birisi vardı.
Bunu neden istediğini bilmiyordu.
Ona güvenmemi istiyordu.
Ona benliğimi vermemi istiyordu.
İçim ne kaybedersin diyordu.
Dışım canın çok yanar diyordu.
Ne kadar çok şey diyordu aslında.
Neden bu kadar güvenmek istiyordum ona. Geri çekilmesi için kollarımla aramıza mesafe koymasını belirtircesine ittim. Çok sert bir şekilde itmedim. Aramızda bir adım kadar mesafe kaldı. Gözlerine baktım o cevabımı bekliyordu.
"Neden bunu istiyorsun ki? Tanımıyorsun bile beni?"
Buruk bir gülümsemeyle yüzümü taradı.
"Belki de tanıyorum?"
Kabul etmelimiydim? Ne kaybederdim ki? Ben bu değildim ondan uzak dursam daha iyiydi belki de.
Kafamı hayır anlamında salladım.
"Benim hayatımı en yakınlarım bilmiyor sen mi bileceksin. Şimdi git. Benim hayatımda seni ilgilendiren hiçbir şey yok. Aksiyon arıyorsanda git bir sürü kız var."
Yüzündeki gülümseme soldu. Yaklaştı ve elini kaldırırken yeniden gülümsedi. Yanağıma değen eli ile ona dur diyecek sesimin kaybolması bir oldu.
"Sen herkesten farklısın Öykü. Zamanla beni anlayacaksın."
Yanağımı okşadı elini çekti ve kapıya doğru ilerledi kapıyı açmadan bana döndü. Gülümsemesi hep yüzündeydi.
"Binlerce kez iyi geceler sana..."
Kapıyı açıp gitti. Ares ne yapıyordu bana?
Kesinlikle bir daha böyle bir etki bırakmasına neden olmayacaktım. Telefonumu aldım ve Cem'i aradım.
Telefon açıldığında direk lafa girdim.
"Bana Ares'in hayatını detaylı bir şekilde yarın elime getir."
"Tamam patron. Bende seni arayacaktım zaten."
"Noldu Cem?"
"Tuğçe Özkan'ı tuttuğumuz adamlar kaçırmış. Yarın sabah 10 gibi buradalar."
Gülümsedim.
"Depoya getirin uyutsunlar. Ben gelince hallederim."
Telefonu kapattım. Uyumam lazımdı. Merdivenlerden çıkarak odama geçtim. Üzerime rahat birşeyler geçirip direk kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Sarsılıyordum. Birisi beni sallıyordu. Gözlerimi açtığımda karşımda babamı görmek şaşırttı. Babam öfkeliydi. Bağırdı.
"KALK LAN!"
Yeniden rüyadaydım. Her uyuduğumda neden rüya görüyordum. Kalktım. Babamın ittirmeleri ile merdivenlerden indim.
Babam evi inletircesine bağırdı.
"OROSPU ANAN NERDEE!?"
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken titrek sesimle
"Bilmiyorum Baba."
Babam üzerime doğru gelirken geri geri gidiyordum.
"Baba yemin ederim bilmiyorum. Yapma ne olur.."
Babam kemerini çıkararak vurmaya başlad. Sırtıma bacaklarıma her yere vurdu. Acıdan bayılmak üzere iken ağzımdan gelen metalik tat ile dudaklarımdan çıkardığım tek kelime ise yine aynı oldu.
"Anne kurtar beni..."
İrkilerek uyandım. Ellerimi yüzüme kapattım kendime gelmek için çabaladım. İzlerin hepsi duruyordu. Herşey geçmişte kalmıştı lâkin bedenim hâlen izlerini taşıyordu. Doğruldum. Saate baktım. 9.20 olduğunu görmem ile banyoya gidip işimi halledip çıktım. Üzerime bir kot bir de beyaz t-shirt giydikten sonra gitmeye gerek duymadığım okuluma doğru sürdüm arabamı. 2 saatlik dersimden çıkıp depoya doğru sürdüm. Deponun önüne geldiğimde bana acılar çektiren kadına acı çektireceğim için mutluydum. Hak ettiğini bulacaktı.
Vurduğu yerden vuracaktım.
Defalarca.
Acımak yoktu. Acıma duygusu ise küçük bir çocuk iken kaybettiğim birşeydi. Depodan içeriye girdiğimde elleri ayakları bağlıydı sandalyeye. Uyuyordu.
Cem sıkıntılı bir şekilde yanıma geldi.
"Patron bu kadının bir çocuğu varmış?"
Gülümsemem soldu.
"Ne?!" Dedim şaşkınlıkla aklıma gelen geçmiş ise canımı yaktı.
Bahçede oyun oynamış ve susamıştım. Mutfağa doğru adımlarken duyduğum seslerle köşeye kıvrılarak kulak kaparttım. Babamın sesini işittim.
"Tuğçe hamile misin cidden?" Sesinde sevinç vardı. Tuğçe denilen kadın başını salladı. İğrenç bir şekilde öpüşmeye başladıklarında sessizce odama çıktım. Gözyaşlarım yanaklarımdan bardak gibi dökülüyordu. Babam beni sevmemişti lâkin daha doğmayacak çocuğu seviyordu. Ne yapmıştım ben ona?
Cem'in koluma dokunmasıyla kendime geldim.
"Çocuğun hayatını araştırdınmı kimmiş neymiş?"
Cem kafasını sallayarak dosyayı bana verdi.
Elime aldığım dosyayı açtım ve Cem konuşmaya başladı.
"Adı Emre Özoğlu. Annesinden farklı bir soy adı var nedenini çözemedim. Özoğlu ailesininde tüm fertleri ölmüş gözüküyor. Çocuk hiçbir şey bilmiyor ve babanın çocuğu büyük ihtimalle. Lâkin o bunların hiçbirini bilmiyor. Masum yani patron."
Kafamı sallayarak dosyayı verdim. *Uyandırın şunu."
Buz gibi suyu üzerine boşalttıklarında kadın uyanmış etrafına bakıyordu. Gözlerimiz kesiştiğinde gözlerindeki şaşkınlık ve korku gülümsememi sağlamıştı. Şaşkın bir nida ile iğrenç sesi duyuldu.
"Öykü?"
"Beni hatırladınızmı Tuğçe Hanım?" Sesim buz gibiydi.
Kafasını salladı. Yaklaştım ona ve sırıtışımı büyülttüm.
"Çok eğleneceğiz Tuğçe Hanım burada rahat olun."
Kaşları çatıldı.
"Ne yaptım ben sana neden buradayım?"
Kahkaha attım sahteydi gülüşlerim.
"SEN BENİM HERŞEYİMİ ALDIN!"
Saçlarını elimle kavradım çırpındı.
"SEN BENİM ÇOCUKLUĞUMU ALDIN!"
Tokatı bastım suratına.
"SEN BENİM BABAMI ANNEMİ AİLEMİ ALDIN!"
Boğazına sardım ellerimi.
"BABAMI ACIMASIZLAŞTIRDIN ANNEMİ ÖLDÜRDÜN BENİM HAYATIMI KARARTTIN!"
Yavaşça sıktım.
"BUNLAR OLDUKTAN SONRA MUTLU MU OLACAKSIN SENCE OROSPU!"
Bıraktım ve acıyan boğazımı önemsemeden gülümsedim.
"Basit bir şekilde acı çekmeyeceksin. Yavaş yavaş acı çekeceksin herşeyini kaybederek. Elindeki herşey yok olacak."
Dibine girdim."Ölmek için bana yalvaracaksın!"
*****************************************
Imm sabah atacaktım lâkin telefonumda yayınlayacağım bölümün silinmesi arkadaşlarım tarafından hayal kırıklığına uğrattı. Notlarıma yazıyorum bölümleri. Şimdi yayınlamak nasipmiş.
Öykü Emre'nin karşısına çıkacak mı?
Ares rahat duracak mı?
Öykü Ares hakkında neler düşünüyor?
Tuğçe'ye neler olacak?
Bekleyin...
İnce yazılı yerler Öykü'nün rüyalarıdır...
Hep Öykü konuşuyor sizce Ares'in konuştuğu bir bölüm yapmalı mıyım?
Yazım hatalarım olursa affola. Seviliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağım #Wattys2019 (ASKIDA)
Chick-Lit"Gökkuşağında olan bütün renkler onda vardı. Ben ise Simsiyahtım." ●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● (Kesit) "Siyah hiç bu kadar güzel olmamıştı." Yanağımdaki elini çekmedi ufak dokunuşlarla okşadı. Yüzüne baktığımda gözünden akan yaş canımı yaktı...