"Özgürce güvenemediğim için kendime değil kızgınlığım beni bu hâle getiren insanlara..."
Multimedya (Kaan Tangöze-Kıyamet)
Şarkı ile beraber okursanız mutlu kalırım...Öykü:
Sesini duymayı bekliyordum. Yanımda benim gibi bağdaş kurup oda kafasını cama yaslamıştı. Gözlerini kapatmış ve bana güzel bir manzara sunmuştu. Fısıldadı oda lâkin duyuyordum onu.
"Allah'ım güvendiğim tek insan bana güvensin ne olur." Gözlerini açtı ve gözlerimle buluşturdu. Gözlerim kim der gibi mi bakıyordu bilmiyorum.
"Senden bahsediyorum Öykü." Dediğinde hiçbir şey demedim.
İnsan nefret ettiğini sevemezdi. O benim hayatımdan bir parça çalan kişinin en yakınıydı. Ben onun canını yakmalı ona güvenmemeliydim. Amacım zaten onu kendime çekip sonra hiçbirşeymiş gibi bırakmak değil miydi?
Gülümsediğimde gülümsedi. Elini kaldırdı ve yanağımı okşamaya başladı.
Canım yandığı kadar canları yanacaktı.
"Güvenmeyi mi seçtin bana?" Ares'in sorduğu soruyla başımı salladım. Güldü. Çok aptaldı. Elini indirdi ve sarıldığında karşılık verdim. Ayrıldığımızda ayağa kalktı ve elini uzattı tuttum ve kaldırdı yerimden beni.
Gözlerimiz yine değdi. Maskemi düşürmedim.
"Bana güvendiğin için pişman olmayacaksın Öykü."
İçimden sen pişman olacaksın dediğimde mutfağa indik. Etrafa baktı Ares.
"Ben açım." Ares'in dediğiyle kafamı salladım. Dolabı açarak birkaç patates aldım. Oturdu beni izlemeye başladı. Tava çıkardım ve patatesleri yıkadıktan sonra bıçakla kabuğunu soyarak tahta çıkardım ve kızartmalık kesmeye başladım. Ne yani öyle özeneceğim falan mı tabiki patates kızartması yapacağım. Tavaya kestiklerimi atmadan önce yağ döktüm ve sonrasında kestiklerimi atarak kısık ateşte pişmeye bıraktım. Sarımsak çıkardım ve onların kabuğunu soyma çabası içerisine girdim ve arada kızaran patateslerime baktım. Sarımsakları küçük küçük doğradıktan sonra yoğurt çıkardım ve kaseye birkaç kaşık koydum ve ezdiğim sarımsaklı yoğurtu ona dökerek ikisini karıştırdım. Kızartmalarım ve sarımsaklı yoğurdum olduğunda domates çıkardım birkaç tane ve onları keserek tavada öldürdüm. Onlarda olurken onu da farklı bir tabağa koydum ve masaya yerleştirdim hepsini. Ares gülümseyerek beni izlemişti. Karşısına oturdum. Yemeğimizi yemeye başladık. Ares tabağına resmen saldırmıştı. Bittiğinde geriye yaslandı ve gözlerini kapatarak gülümsedi. Gözlerini açtı. Gözlerime baktı. Yiyebildiğim kadarını yemiş ve Ares'i seyretmek ile yetinmiştim.
"Patetes kızartması diye söylemiyorum harika yapmışsın. Eline ayağına sağlık."
Gülümsedim. Bakışım bile sahteydi o aptalın tekiydi.
"Teşekkür ederim. Sen salona git ben buraları toplarım." Kafasını salladı ve ellerini yıkamaya gitti ilk.
Bende yaklaşık 15 dakikada etrafı toplayıp salona girdim. Televizyon izliyordu. Geldiğimi gördüğünde kapattı televizyonu ayağa kalktı.
"Hazırlan dışarıya çıkalım."
Kapalı hava ve yağmur gitmiş yerini güneşli bir havaya bırakmıştı. Kafamı sallayarak merdivenleri çıkarak odama girdim. Dolabı açtım kıyafetlerime göz attım. Üzerime beyaz t-shirt altıma da siyah kot pantolon aldıktan sonra iç çamaşırlarımıda alıp banyoya girdim ve 5 dakikalık bir duş aldıktan sonra giyindim. Makyaj sevmez rimel sürer çıkardım her zaman. Aynısını yaptım. Saçlarımı kuruttum kuruduktan sonra taradım. Odamdan çıktım. Aşağaya inerken camdan dışarıya bakan Ares'e baktım.
"Hazırım." Oda üzerini değiştirmiş kendi kıyafetlerini giymişti. Çıktık. Arabama bindik. Arabayı çalıştırdım ve ona baktım.
"Nereye gidiyoruz?"
Gülümsedi.
"Lunapark." Ona baktım. Ciddi misin dermişcesine.
Güldü ve "Sürsene kızım lunaparka." Dediğini yaptım.
Babam beni hiçbir zaman lunaparka getirmemişti. İlk defa gidicektim. Lunaparka gelmemize az kalmıştı. Telefonum arabanın içerisindeki sessizliği bozdu. Bakmadan açtım. Cem'ın sesini dinledim.
"Babanı kaçırdık. Basına ve herkese tatile gittiğini söylemen lazım. İnstagramdan yayınlasan bile yeter."
"Saol Cem." Kapattım telefonu. Ares kim ve ne dedi dercesine bakıyordu. Açıkladım şüphelenmemesi için.
"Babam kafasını dinlemeye tatile gitmiş ama bir anda gittiği için Gazeteciler yanlış anlamasın diye açıklama yapman lazım dedi Cem."
Kafasını salladı.
"Haklı demiş."
Lunaparka geldiğimizde arabayı park alanına park edip indik. Telefonumdan Instagram'ı açtım ve videoya almaya başladım. Ares ise anlamış sessiz kalmıştı.
"Babam birkaç günlüğüne kafasını dinlemek için tatile çıktı. Gazeteci arkadaşlarımız yanlış haber yapmaması için açıklama gereği duydum. Seviliyorsunuz." Gülümsedim sonda. Aşırı yapmacıktım bana göre. Durumuma attıktan sonra lunaparka girdik. Ares güldü.
"Hangisine binelim?" Gözlerine baktım.
"Hepsine bineriz." Çocuk bölümleri hariç hepsine binmiştik. Atlı karıncadan tut hız trenine hepsine bindik. Saat akşam 9'u gösterdiğinde bizde bitmiştik. Arabaya bindiğimde eğlendiğimi hissediyordum. Ares güldü.
"Yorucu bir gün oldu ama değdi baya eğlendim." Kafamı salladım.
"Ben de." Ares'i evine bıraktım ve bende eve sürdüm.
Yolda giderken Cem'i aradım.
"Babamla o kadını 1 hafta uyutacaksınız. 1 hafta sonra geleceğim ve gösteri başlayacak Cem. Sende olacaksın."
Cem güldü.
"Yaşadığın şeylerin intikamını zevkle izliyor olacağım patron. İyi geceler şimdiden."
"Sana da Cem sana da."
Cem benim hayatımı her ayrıntısına kadar bilen ikinci kişiydi. Birincisi ise annemdi. Eve vardığımda anahtarımla kapıyı açtığımda yorgundum. Direk uyumanın hayali ile duşa girdim. Kâbus görmeden uyumak için dua ederken duşumun keyfini çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağım #Wattys2019 (ASKIDA)
Chick-Lit"Gökkuşağında olan bütün renkler onda vardı. Ben ise Simsiyahtım." ●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● (Kesit) "Siyah hiç bu kadar güzel olmamıştı." Yanağımdaki elini çekmedi ufak dokunuşlarla okşadı. Yüzüne baktığımda gözünden akan yaş canımı yaktı...