Bölüm 17✘
"Sana inanamıyorum!"
Sesi kırgınca çıkan Jiu'ya pişmanlıkla dolu bakışlarımı gönderdim.
"Öğrenmemen gereken şeyleri kurcalamaman gerekiyor!"
Söylediği sözlerin kalbimi bıçak gibi delmesine izin vererek konuştum.
"Üzgünüm."
"Üzgün olman neyi değiştirecek?"
Bakışları daha da sert olmaya başlarken yavaş yavaş, önüme eğdim başımı. Ne yapmam gerekiyordu? Kendimi nasıl affettireceğimi bile bilmiyordum. Ne düşünüyordum ki? Kimsenin özel hayatına müdahale etmemem gerekiyordu.
Önceden bana saygı duyan oydu.
"Sadece affet," dedim sesimdeki pişmanlığın su üzerine çıkmasına izin vererek. "Yaptığım her ne kadar alçakça olursa olsun, bir daha yapmayacağımdan emin olabilirsin."
Bakışları artık aşağılayıcı ve alaycı olmaya başladığında gözlerimi kaçırdım. O ise sadece havaya doğru bir "hah!" sesi bırakmaktan başka hiç bir şey yapmadı. Yanımdan hızla uzaklaşırken, gözümden bir yaş düştü. Ona güvenmediğimi düşündüğü barizdi ve bu şüphesiz canını yakmıştı.
Kalbimden bir parça kopmuştu sanki, en yakın arkadaşım benden uzaklaşmıştı artık. Kuru bir yaprak gibi savruluyordum oradan oraya. Ne yapmam gerektiğini bilmeden, yaşadıklarımın bana ağır geldiğini düşünerek savruluyordum hareket bile edemeden.
Ne yapmam gerekiyordu?
Yere hızla savrulmuş olan günlüğe kaydı gözüm. Bir kaç sayfası dağılmış, hızla savrulduğu için bir kaç sayfası da buruşmuş hatta yırtılmıştı.
Gözümün önüne geldi yine tüm olanlar. Jiu'nun yaptığım tüm bu saçmalıkları görüş anı..
Acizliğime lanet ediyordum şimdi.
Odama doğru ilerledim ağır ağır. Kalbimdeki bu sancı içime derin bir bir korku salarak doğduğunda, artık arkadaşım olmayacağını düşünmek bile yalnız hissetmeme neden olmuştu.
Beni yalnız bırakmamak için buraya gelişi bile beni sevdiğini gösteriyordu oysa ki.
Yatağıma gömdüm kendimi. Yaptığım her şeye sessiz küfürler savuruyordum. Şuan da bana kendimi iyi hissettirecek şeylere ihtiyacım vardı ve bu Yoongi olmadan mümkün değildi.
Telefonumu aldım yanımdaki küçük masanın üzerinden. Kalbimdeki en derin yere sahip olan adama yazmak için açtım mesajlar bölümünü.
Selyn: Müsaitsen, buluşabilir miyiz?
Telefonumu yastığımın yanına yerleştirmeme kalmamıştı ki, yanıt geldi Yoongi'den. Ufak bir tebessüm yerleştirdim yüzüme. Ardından kilit ekranını açtım telefonumun.
Yoongi: Sorun nedir güzelim?
Ellerim klavyeyi hızlıca kurcalamaya başladı. Tüm derdimi dökmeyi çok istesem de, yüz yüze konuşmayı daha çok istemiştim o anda. Yüzünü görmenin bana her şeyden iyi geleceği barizdi.
Selyn: Sadece buluşalım.
Anlatmam gereken şeyler var.Yoongi: Peki öyleyse, 10
dakikaya orada olacağım.Telefonu yatağa hızlıca bırakıp üzerimi giyinmeye başlamıştım. Çok fazla özenmeye gerek duymadan bir pantolon ve bir sweat giyip, saçımı topuz yaptım. Ardından çantamı alıp evi terkettim.
Sokakta arabasının önünde tüm asaletiyle duran sevgilimi gördüğümde yüzüme küçük bir tebessüm yerleştirdim. İçimde her ne yaşanıyorsa, bilmemesi için özen gösterecektim şimdilik. En azından bir yerde oturup, bir şeyler içene kadar.
Yanına yavaşça ilerlemeye başladığımda, yerde olan gözlerini bana doğru çevirdi.
Yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle çok sevimli görünüyordu.
"Nasılsın sevgilim?"
Sadece kafa sallamakla yetindiğimde ellerimden tuttu.
"Bir sorun mu var? Neden bu kadar durgunsun sen?"
Gözleri son derece sorgulayıcı ve ciddi baktığında, ona oturabileceğimiz bir yere gitmek için ikna etmeyi başarmıştım.
Kafasını sallamakla yetinerek arabanın benim tarafımda olan ön kapı koltuğunu açmış ve bindiğimde nazikçe kapatmıştı.
Kafamı cama yasladığımda arabayı çalıştırmış ve sürmeye başlamıştı.
✘
"Ne düşündüğümü bilmiyorum ama, bana çok kızdığı kesin."
Oflayarak parmaklarımı saçıma geçirdiğimde, Yoongi'nin söylediklerinin içime oturmasına izin vermiştim çaresizce.
"Böyle yaparak, ona güvenmediğini hissettirmiş olmalısın. Kim bilir nasıl üzülmüştür."
Derin bir nefes aldı sonrasında, ardından konuşmaya devam etti.
"Hem başkasının özel hayatına saygı duyman gerekiyor Selyn. Seni ancak senin hayatın ilgilendirir."
İkimizde bu konuşmanın ardından derin bir sessizliğe gömülmüştük. Masadaki gergin havayı dağıtmanın bir yolunu düşünürken telefonumun zil sesi tüm sessizliği bozmuştu.
Çantamın içinden telefonumu bir hışımla çıkarırken içimden Jiu olması için dua etmiştim.
Fakat gördüğüm isim hem sinirimi bozmuş, hem de şaşırtmıştı beni.
"Kim o?" diye soran Yoongi'nin merakına yenik düşmesine izin vermemek için konuştum.
"B-bu..."
Sesimdeki titreyiş, şaşkınlıktan daha çok sinirdendi ve Yoongi bunu çok net anlamıştı.
"Bu hangi yüzle arıyor cidden!"
Yoongi telefonu hızla elimden aldığında kaşlarını sinirle çatmış, çenesini kilitlemişti.
Ne de olsa arayanın eski kocam Hyunjin olması, ikimizinde beklediği bir durum değildi.
✘
Selam kuzucuklar, nasılsınız?
Sağlıklı ve mutlu günler geçiriyorsunuzdur umarım💕
Bölümleri bu kadar geciktirdiğim için çok üzgünüm, ama cidden yazasım gelmiyor😢
Bölümleri bu kadar çok geciktirmemeye çalışacağım.
Siz de güzel yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin olur mu?💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrong¹ Marriages | myg.
FanfictionPolis Memuru Min Yoongi ve Baş Hekim Selyn, onları aldatan eşlerinin yalanlarını ortaya çıkarmak için birlik olur. Not: İlk kitabım olduğundan her türlü saçmalık, anlam bozukluğu, yazım yanlışı vs. bulunabilir. Yargılamadan okursanız, beni çok mutlu...