Bölüm 19✘
"Cidden Selyn! Bunu nasıl yapabilirsiniz?" dedi Jiu. Gözlerinden ateş çıkarcasına bana bakarken, sözlerini keskin bir dille söylemeye de devam ediyordu.
"Öğrenmemen gereken konular hakkında farklı çabalar göstermemeni söylemiştim!"
Sert bir soğuk esti aramızda. Yoongi, yanımızda bir seyirci edasıyla bizi izlerken Jiu'nun konuşmasına devam etmesini beklemeden karşılık verdim. Titrek ve bir o kadar endişeli çıkan sesim, bakışlarının yumuşamasına sebebiyet vermişti.
"Ne yapsaydım? Bana hiç bir şey anlatmıyorsun! Seni anlamak, yardımcı olmak istedim ama beni hep ittin!"
Ağır olduğunu düşündüğüm sözlerim, bu durumdan bıkmışlığımı ve bunaldığımı ortaya bir tokat misali koyduğunda, Jiu histerik bir şekilde güldü.
"Çünkü bunu bilmen sana bir şey katmayacak!" Ani kullandığı hareketlerle birlikte durumun anlaşılmasını zorlaştırırken, devam etti. "Öğrenmen gerektiğinde öğrenirsin! Bana güvensen ölür müsün cidden?"
Adımlarını hızlı bir şekilde odasına yöneltip kapısını da kilitlediğinde, Yoongi'ye döndüm. Neyi yanlış yaptığımı ya da nasıl bu duruma geldiğimizi bilmesem de bir şeyler söylemesini bekledim. Ellerimi iki yana ani bir şekilde açıp geri kapattığımda konuştu.
"Cidden, bu durumun üzerine çok gitmiyor musun?"
Gözlerindeki keskin bakış, onun da bu duruma bakış açısını sert bir dille ifade ediyordu. Derin bir nefes alarak düzene soktum kalp atışlarımı. Önce günlük, sonrasında da bu. Hayatım normal bir insan hayatına göre çok aksiyonlu değil miydi?
"Onu kendi hâline bırak, gereken zamanda sana her şeyi anlatacaktır zaten."
Yoongi'nin bu rahat sesiyle birlikte yüzüme yok sayılabilecek kadar küçük bir tebessüm yerleştirdim.
"Tamam Yoongi-ah. Dediğin gibi olsun."
Gitmek için ayaklandığında günün son sarılışını sundum güçlü bedenine. Bana bahşettiği huzur evim gibi hissettirmişti. Onun kalbi benim evimdi ve varlığı benim huzurlu olmama sebep oluyordu. Bu hayattan isteyeceğim çok az şey vardı artık gözümde canlandırdığım.
Yoongi ayakkabılarını giydikten sonra bana döndü gitmeden önce.
"Ondan özür dilemelisin. Kabul edeceğini biliyorum. Sana ihtiyacı var."
Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdikten sonra gözden yavaş yavaş kaybolmaya başladığında kapıyı kapatıp kilitledim. Ardından ağır adımlarla Jiu'nun odasına ilerledim. Hafif ağlayış sesleri kulaklarıma dolarken acıyla yumdum gözlerimi. Arkadaşımın canını neden yakıyorsun Jungkook?
Kapıyı yavaşça tıklattım. Anında hafif bir mırıltı gibi gelen ses kesildiğinde konuştum.
"Girebilir miyim?"
Sesini olabildiğince sert çıkarmaya çalışarak cevapladı Jiu. Bana kızamadığı o kadar belliydi ki.
"Ne istiyorsun Selyn?"
Güldüğümü belli etmeden konuştum. Sesimi öylesine ayarlamaya çalıştım ki, yanımda herhangi biri olsa, güldüğümü anlayacağını pek düşünmüyordum o anda.
"Sadece kapıyı açamaz mısın?"
Yataktan kalktığını ve kapının dibine kadar yürüdüğünü minik adım sesleriyle anlayabilmiştim. Kapının kilidindeki anahtarı ağır bir şekilde çevirdiğinde tekrar yatağına döndüğünü yeni adım seslerinin kayboluşuyla anladım. Kapı kolunu kavradım ve derin bir nefes alarak aşağıya ittim.
İçeri girdiğimde gözyaşlarını hızlı bir şekilde silmeye çalıştığını gördüm Jiu'nun. Rahatlaması için elimden geleni yapmaya hazırdım. Titrek çıkan sesiyle birlikte konuştuğunda şaşkınlıkla gözlerim büyüdü.
"Ne istediğini açıkça söyle ve git, yalnız kalmak istiyorum."
Soğuktu sesi. İçim titredi. Bakışlarında sezinlediğim o negatif enerji, kanımı dondurmuştu. Vereceği tepkiyi umursamayacaktım bu kez. Ne olursa olsun anlatmasını sağlayacaktım. Bu şekilde kendini yiyip bitirmesine göz yumamazdım.
"Jungkook.. Onunla geldiği süre boyunca hiç konuştunuz mu?"
Artık teslim olurcasına yaptığı hareketler içimi rahatlatmıştı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra sesini ayarladı hafifçe öksürerek. Ardından konuştu.
"Hayır, yüzünü görmek istemiyorum." Sesi titreyişini sürdürürken devam etti. "Ama nedensizce konuşmak için çabaladığını hissediyorum. Bu çok tuhaf."
Sezinledikleri, Jungkook'un bize karşı olan tavırlarını doğruluyordu. Peki bu konuda yalan mı söylemişti, yoksa cidden Jiu'yu önemsiyor gibi miydi?
"Bir daha ne olursa olsun dertlerini içine atma. Burası bizim evimiz ve biz yakın arkadaşlarız, tamam mı?" Tüm olan bitenleri bir kenara bırakıp tüm içtenliğimle soru sorduğumda gülümsedi Jiu.
Sıkması için uzattığım elimi sıktı ve konuştu.
"Asla, pimi çekilmiş bomba gibi hissediyorum kendimi sonra." Gülüştük kısa bir süre. Ardından telefonumun çalma sesi gülüşümüzü soldururken baktım elimdeki telefona.
Her şey birden düzelmişken, şimdi aramanın sırası mıydı cidden?
Umarım seninle gizli bir şekilde iletişim kurabiliriz Jeon Jungkook.
✘
Ay şükür bölüm attım jcmdmckd
Nasılsınız kuzucuklarım, iyi misiniz bakayım? Kitabı unutmadınız umarım😅🤦♀️
Sorumsuzluğumun farkındayım☹
Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, sizi seviyoruuuum💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrong¹ Marriages | myg.
FanfictionPolis Memuru Min Yoongi ve Baş Hekim Selyn, onları aldatan eşlerinin yalanlarını ortaya çıkarmak için birlik olur. Not: İlk kitabım olduğundan her türlü saçmalık, anlam bozukluğu, yazım yanlışı vs. bulunabilir. Yargılamadan okursanız, beni çok mutlu...