Bölüm 22✘
20 Haziran, Cumartesi
~
"Neden yüzün asık senin? Evleniyorsun bugün?"
Omzunu patpatladım Jiu'nun. Beyaz elbisesinin içinde harika görünen bedeni herkesi kıskandıracak kadar güzeldi.
"Bilmiyorum sadece..." Derin bir nefes alarak devam etti konuşmasına. "Ona aşık olduğum için evlenmek isterdim. Böyle bir şeyi hiç hayal etmemiştim."
Söylediklerini en dikkatli hâlimle dinlerken hızla açılan kapı dikkatimizi dağıtmıştı. Siyah takım elbisesiyle birlikte muazzam görünen damat Jeon Jungkook, içeriye girip elini ensesine attı.
"Şey... Bizi bekliyorlar. Hazırsan, gidelim mi?"
Jiu bakışlarını son kez bana çevirip buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Eline çiçeğini aldı ve saçlarını son kez düzeltti. Ardından Jungkook'un koluna girdi ve odadan çıktılar.
Ben de aynada son kez kendime baktıktan sonra odadan çıktım, ve Yoongi'nin yanına doğru ilerledim.
✘
"Buraya iyi bak tamam mı? Bu evi ve seni özleyeceğim."
Jiu gözü yaşlı bir şekilde konuştuğunda, zoraki gülümsedim.
"Merak etme. Anılarımıza en iyi şekilde bakacağım."
Jungkook'un evine taşınmak üzere evden çıktığında, derin bir nefes aldım ve koltuğa oturdum. Ellerimi saçlarım arasından geçirdim ve konuştum.
"Şimdi o adam, ona bulaşamaz öyle değil mi?"
Yanımda olan Yoongi kalın bir sesle konuştuğunda içim rahatlamıştı.
"Jungkook şikayetçi oldu bile."
Ona bakıp gülümsedim. Bir elimi yanağına yerleştirdim ve konuştum.
"Ona yardım ettiğin için teşekkür ederim."
Hâlâ yanağında olan elimi tuttu ve elleri arasına aldı.
"Tüm bu olanlar yüzünden birbirimize bile vakit ayıramadık baksana." dedi. "Seni nasıl özlediğimi tahmin bile edemezsin."
İçim kıpır kıpırken utanarak gülümsedim. Onu özlediğimi biliyordum fakat tüm bu olanlar görüşemememize sebep olmuştu.
Gözleri gözlerimdeyken konuştu.
"Sence... Biz ne zaman evleneceğiz?"
Gözlerimi bu sefer kocaman açtığımda, o hiç gülüşünü soldurmadan devam ediyordu gülmeye.
İkimizde benzer hikayeler yaşamıştık bugüne kadar. Eski eşlerimizin intikamı yüzünden yanlış kişilerle evlendik, aldatıldık ve boşandık. Şimdi ise birlikteydik. Bu çok tuhaf ama hoş bir hikayeydi. İlk başta acı vericiydi fakat sonrasında her şey güzelleşmişti. Bizim adımıza.
Gözlerimi gözlerinden kaçırarak cevapladım. İçim kıpır kıpırdı ama korkuyordum da. Onu seviyordum ve beni sevdiğinden adım gibi emindim. Ama ya yaşananlar birbirini tekrar ederse? Ya da birbirimizden vazgeçersek?
"Zamanı geldiğinde o da olacak tabii ki."
"İstiyorsun yani?"
Sorusuyla başbaşa kaldığımda gülümsedim. Başımı öne eğdim utançla.
"Neden olmasın ki? Hem ben eminim senden."
Yoongi mükemmel gülüşünü sunmaya devam ederken telefonu çaldı. Bu sebeple gülüşünü soldurarak telefona cevap vermek zorunda kaldı.
"Alo?... Yakalandı mı?.... Tamam, ben gelmeden bir şey kararlaştırmayın... Görüşürüz."
Telefonu hızla kapatıp ceketini giyindiği zaman onu çoktan soru yağmuruna tutmuştum.
"Kim aradı? Yakalanan kimmiş?"
İçimdeki merak beni yiyip bitirirken, Yoongi ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve konuştu.
"Karakoldaki ortağım aradı. GeunSuk, hani şu Jungkook'lara bulaşan adam. Yakalanmış."
"Nasıl? Bu kadar çabuk mu?"
Şaşkınlığımı gizlememiştim. Kollarımı Yoongi'nin boynuna doladım ve sevinçle yerimde zıpladım.
"Sonunda! Teşekkür ederim teşekkür ederim teşekkür ederim!"
Yoongi kollarını zorla da olsa benden ayırmak zorunda kaldığında onu burada beklemem için uyarıda bulundu. Ardından evden ayrıldı.
Koltuğa zıplaya zıplaya giderek oturduğumda, elime telefonumu aldım. Begüm'ü aramalı mıydım?
Hayır, Yoongi arayacaktır ne de olsa.
"Umarım bu haber, Jiu'nun Jungkook'u affetmesinde önemli bir rol oynar. Çünkü Jungkook'un yaptıkları hafif şeyler değildi." diye düşündüm. Bu sebeple kendimi mutfağa attım ve akşam için yemek hazırlamaya başladım. Eminim Yoongi geldiğinde aç olacaktır.
Jungkook
Jiu mutfakta yemek yaptığından koltukta oturarak hasta raporlarını düzenliyordum. Tüm olanlar gözümün önünden adeta bir film şeridi gibi geçerken saate baktım.
Akşam 17:47
Aniden telefonum çaldığından, zaten sıkılmış olduğum raporları bir kenara bırakıp kimin aradığına baktım.
Yoongi Hyung?
Bekletmeden aramadını cevaplandırdığımda anında konuşmaya bailamasıyla şaşırmıştım.
"Jungkook, yakalandı!"
Şaşkınlığıma engel olamazken konuştum.
"Cidden mi? Nasıl bu kadar çabuk?!"
"Orasını boşverip, Jiu'ya güzel haberi verir misin? Hm?"
"Ah~ tabii!"
Telefonları kapattıktan sonra Jiu seslendim.
"Jiu! Sana mükemmel bir haberim var!"
Elinde havluyla hızla yanıma geldiğinde sorar gözlerle baktı gözlerime.
"Sorun nedir?"
Gülümseyerek baktım gözlerine. Bu haberle ne kadar mutlu olacağını düşünürken daha çok gülümsediğimi farkettim.
"GeunSuk, o yakalanmış!"
Elindeki havluyu en yakın yere fırlattıktan sonra kollarını boynuma doladığında beline sardım ben de kollarımı. Uzun zamandır bu kadar huzurlu hissetmemiştim.
"Teşekkür ederim Jungkook! Sana ne kadar teşekkür etsem az! Beni koruduğun için teşekkür ederim!"
Fakat cümlesini bitirdiği o iki sözcük beni bu sözlerden daha çok mutlu etmişti.
"Seni seviyorum!"
✘
Hastayım ballarım, bu sebeple hızlı bir şekilde yazdım. Saçma olan yerler bu sebeple çok fazla. Mazur görün olur mu?
Siz neler yapıyorsunuz bakalım? İyi misiniz?💕
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin, sizi çok seviyorum!💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrong¹ Marriages | myg.
FanfictionPolis Memuru Min Yoongi ve Baş Hekim Selyn, onları aldatan eşlerinin yalanlarını ortaya çıkarmak için birlik olur. Not: İlk kitabım olduğundan her türlü saçmalık, anlam bozukluğu, yazım yanlışı vs. bulunabilir. Yargılamadan okursanız, beni çok mutlu...