5 yıl sonra..
"Senin adına üzgün müyüm bilmiyorum. Sadece artık içimde sana karşı hiç bir duygu yok. Sana acıyamıyorum bile. Yaptığın her şey ile bir cezayı hakediyordun. Bu oldu işte. Nihayet beklediğin son ile karşı karşıyasın. Nihayet benim gözlerimden bakabiliyorsun hayata. Nihayet anlayabiliyorsun neler hissettiğimi.
Bahsettiğim buydu işte, Kim Hyunjin. Sen hakettiğin sonu buldun. Yoongi bana olan mektuplarından oldukça rahatsız oluyor. Bu son olacak. Artık mektuplarına cevap vermeyeceğim. Birlikte olduğumuz zamanlarda senin gibi at gözlükleriyle bakacağım geçmişe. Bir daha görüşmemek üzere. Sana tavsiyem, kendine oyalanacak başka birileri bulmaktan vazgeç. Eminim aşk sana kendi ayaklarıyla gelecektir."
Yazdığım satırları zarfa koyup üzerine gerekli bilgileri yazdıktan sonra masanın üzerine bıraktım. Aşağıdan gelen tabak sesleriyle anladığım kadarıyla eşim Yoongi ve minik oğlumuz akşam yemeği için uğraş veriyorlardı.
Hızlı adımlarla yerimden kalktıktan sonra merdivenlere yöneldim ve birer birer indim o basamakları. Mutfakta gördüğüm o tüm kalabalık yüzümü buruşturmama neden olurken gülümsedim.
Bu gerçekleştirdiğim en güzel hayaldi.
"Ne yapıyorsunuz burada? Mutfağı mahvetmişsiniz!"
Gözlerini üzerime topladıktan sonra birbirlerine bakıp güldüler. Cidden Tanrım, şuan bir rüyadaysam lütfen beni uyandırma.
"Oh, bunun için üzgünüz. Sadece senin için mükemmel bir sofra kurmak istemiştik."
Oğlumuz Hyejoon, unla kaplı elleriyle yanıma koşup bana sarılırken gülümsedim. Henüz 3 yaşında olabilirdi ama oldukça akıllı bir çocuktu.
Yoongi bir süre gülen yüzüyle bizi izledi. Ardından Hyejoon'un sevinç kahkahaları doldurdu mutfağı.
"Hâlâ mektup yazmaya devam ediyor mu?"
Başımı kaldırıp derin bir nefes aldım. Kısa bir süreliğine sessizliğe gömülmüştük. Ne demeliydim bilmiyordum. Yoongi bu durumdan oldukça rahatsızdı ve rahatsız olduğunu belirtmek elbette onun en büyük hakkıydı. Fakat Hyunjin'e gerçekten acıyordum.
Keşke o da Lara'yı Yoongi kadar çabuk tanıyabilseydi.
"Ona bugün son kez cevap yazdım. Bir daha yazmaz herhâlde."
Üzerindeki önlüğü çıkararak yanıma adımladı Yoongi. Bu konuda gerçekten rahatsız hissediyordu ama size saygı duyuyordu. Hyunjin'in yolladığı son zamanda sıklaşmış olan mektupları okuduğunda, cidden kendini biraz buruk hissetmişti.
"Lara gerçekten ahlaksız ve doyumsuz bir kadın." dedi Yoongi. "Ondan cidden nefret ediyorum ama ne yazık ki Hyunjin de ondan farksız."
Derin bir nefes alarak başımı salladım. Hyunjin şuan yaptığı hataların bedelini ödüyordu ve bu konuda ona hiç acımadığımı söylemeliydim.
"Bu konuda ne demeliyim bilmiyorum Yoongi. Kendimi tuhaf hissediyorum ama geriye dönüp baktığım zaman o gerçekten her şeyi haketmiş gibime geliyor."
Yoongi başını yavaşça sallayıp güçlü kollarını bana doladığında ona sıkıca karşılık vermiştim.
"Postaneye birlikte gitmeye ne dersin? Hem belki karım ve oğluma minik bir yemek jesti yaparım, hm?"
Gülümsedim ve ellerimi yumuşak yanağında gezdirerek konuştum.
"Buna ben ve miniğimiz kesinlikle var Bay Min. Gidelim."
Alnıma minik bir öpücük kondurup gülümsediğinde gülen gözlerle oğlumuza baktım. Sonrasında da Yoongi'ye. Babasının kopyası olmasından gayet memnundum ve bu durum ile övünebilirdim bile.
"Yemek yemek konusunda tıpkı sana çekmiş."
Gözlerimi şaşkınlıkla ona çevirirken çoktan önümden yürümeye başlamış ve bizi arkasında bırakmıştı.
"Bunu ödeyeceksin Min Yoongi!"
Hyejoon'un elinden tutarak onu kovalamaya başladığımızda ne kadar huzurlu olduğumu farketmiştim.
Kaderin önümüze çıkardığı her yol, bizim hayal kırıklığımız olmaz.
×
Bölüm Sonu 🍃YOONGİ ACİLEN BABA OLMALISIN 😭😭😭🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺💕❤️💕❤️💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrong¹ Marriages | myg.
FanfictionPolis Memuru Min Yoongi ve Baş Hekim Selyn, onları aldatan eşlerinin yalanlarını ortaya çıkarmak için birlik olur. Not: İlk kitabım olduğundan her türlü saçmalık, anlam bozukluğu, yazım yanlışı vs. bulunabilir. Yargılamadan okursanız, beni çok mutlu...