Selamun Aleyküm can ciğerlerim. Yepyeni ve içime acayip sinen bir hikayeyi sizlere sunmak istiyorum. Ben bu hikayeyi yazarken çok eğleniyorum. Umarım siz de okurken çok eğlenirsiniz. Keyifli okumalar dilerim. Buyrunuz geçelim hikayemize.
***
Her sabah ekmeği kim alacak? kavgası yapmak zorundayız. Eğer yapmazsak günümüz güzel geçmez çünkü. Ama bu kavgaların değişmeyen bir tarafı var. Her kavganın sonunda dışarı çıkmayı sevmeyen ben ekmek almaya zorla yollanıyorum. Where is the ADALET?
"Ömer ve Tümer! Bu defa karışmam. Siz alacaksınız. Hep ben alıyorum ya. Bırakın da kanepemde yayılayım bir sabah."
İkisi birden tek kaşlarını kaldırıp aynı anda kollarını göğüslerinde kavuşturdular.
"Ablaların salamlısı, diyette olan kişi hiç ekmek almaya gönderilir mi? " dedi Ömer.
"Aynen abla. Üç dakika önce diyete girdik biz ekmek yemiyoruz ama çikolata yiyebiliriz. Ayrıca sen büyüksün senin gitmen gerek." dedi Tümer.
Oflayarak anneme döndüm. Cidden, bu kadına, birisinin çocuklarını takmasını söyleyebilir mi? Çünkü biz her kavga ettiğimizde kadının tek yaptığı şey televizyonda Müge Anlı izlemek. Pardon ama burada daha ciddi bir olay yaşanıyor.
"Anne, bişey de şu ikizlere ya. Vallahi elimde kalacaklar bir gün."
Annem televizyondan başını kaldırıp tepesinde dikilmekte olan bize baktı.
"Ben anlamam kızım. Aranızda karar verin. Beni bulaştırmayın."
Gözlerimi devirip ikizlere baktım. Şirince sırıtıyorlardı.
Ulan zalımın oğulları. Yapmayın şöyle. Çok çirkin oluyorsunuz. Pardon tatlı diyecektim.Hiçbir şey demeden oflayarak dış kapıya yöneldim. Ardımdan Ömer ve Tümer'e bağırmayı da unutmadım tabiki.
"Siz var ya, çok fenasınız. İkiniz de bir kamyon ekmeği bir günde bitirirsiniz. Bir de kalkmış biz ekmek yemiyoruz diyetteyiz diyorsunuz. Geldiğimde göreceğim sizi."
Kapının yanındaki aynalı çekmecenin üzerinden parayı alırken gözüm boy aynasındaki bana kaydı. Ev topuzum, üzerinde Marvel yazan beyaz tişörtüm ve altımda Iron Man kafalı pijamamla gayet de çocuksu görünüyordum. Allah'ım, ben hiç büyüyemeyecektim. Cidden, beni bu halimle kimse almazdı sanırım. O yüzden yirmi beş yaşında olmama rağmen hâlâ evlenememiştim ya.
Şaka ulan şaka. Tabiki görücü geliyordu. Ama bilin bakalım ben onca yakışıklı doktor ve avukat oğulları olan teyzeleri neden reddediyordum. Hazır mısınız? Söylüyorum. Çünkü ben...
Bakkaldan içeriye adım attığım an kasanın arkasındaki kişiyi görmemle birlikte, yakışıklı oğulları olan teyzeleri reddetme sebebimi gördüm. O...o ne zaman dönmüştü de benim haberim olmamıştı acaba. Ayrıca o gerçek miydi?
Ay Allah'ım şimdi düşüp bayılacağım. Şu an ne kadar çekici göründüğümü bir ben bir Allah bir de siz biliyorsunuz. Hani şu Iron Manli pijama ve bana beş kat bol gelen Marvel tişörtü. Ah bir de ev topuzum ve babamın kırk dört numara terliğini de unutmamak lazım. Hadi siz söyleyin. Ne kadar çekiciyim, öyle değil mi?
"Uzaylılar güzelmiş."
Cemil'in konuşmasıyla birlikte anca kendime gelebilmiştim ve onun gerçek olduğuna inanmıştım. Çünkü bu ses tonu anca ondan çıkabilirdi. Sorduğu soruda bahsettiği uzaylılara odaklanan beynim anında harekete geçti. Uzaylı derken?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIKINTI YOK (Adamlar-1)
Teen FictionHayat felsefesi rahatlık olan ve her cümleye olmasa da çoğu olaya "Sıkıntı yok. Hallederiz." diye cevap veren, mahallenin maçosu bir adam. Sürekli evde takılan ve zorunda olmadıkça dışarıya adımını atmayan, Avengers hastası bir kız. --- "Uzaylılar g...