Cemil'e bayılıyorum yavv.
Hadi okuyun bakalım.***
Sabahtan beri salak salak sırıtıyordum. Cemil'in sabah attığı mesajı bilmem kaç trilyon kere okuduktan sonra işe geç kaldığımı fark etmiş ardından koşarak işe gitmiştim. Yolda çarptığım insanlardan duyduğum öfke dolu sözleri saymazsak gayet güzel ve leyla olduğum bir gün geçiriyordum. Cidden leyla olmuştum bu gün. Mutfakta yaptığım sosları Sancak bey yanımda olmasa yakıyordum az daha. Hatta bir ara dalgın dalgın Sancak beye odaklanmışım. Adam beni dürtüklemese daha ne kadar sırıtarak adama bakacaktım Allah bilir. Rezillik, vallahi rezillik.
Tezgahın üzerini silip işimin bittiğini Sancak beye söylemek için arkamı dönünce onun telefonla konuştuğunu gördüm. Sanırım Sancak bey hakkında yanlış düşüncelere kapılmışım. Adamın niyeti bana yürümek değildi bence. Sadece, beni işe alacağı için tanışmak istemiş ama ben her insan gibi ön yargılı davranmışım. Buradan da sosyal bir mesaj vermiş olalım, lütfen her ne olursa olsun ön yargılı davranmayalım sonra benim gibi pişman olabilirsiniz.
Sancak bey telefonu kapatıp yanıma gelince gülümsedim. Garip bir şekilde bana bakıp güldü.
"Asuman sen iyi misin? Bu gün bir garip davrandın."
Bir süre yüzüne mala bakar gibi baktım. Ben cidden bu gün hiç iyi değildim. Cemil... Ahh Cemil beni ne hallere soktun be adam.
"Ben mi? Yok canım iyim ben. Gayet iyiyim. Ben işimi bitirdim çıkabilir miyim Sancak bey?"
Pek inanmış gibi görünmüyordu ama bunun pek bir önemi yok bence. Çıkmam için beni onaylayınca iyi akşamlar dileyip kafeden çıktım. Birazdan Cemil gelip beni alacaktı ama ben nedense çok gergindim. Sonuçta bir aydır görüşmüyorduk. Boru değil yani koskoca bir ay.
Kafenin sandalyelerinden birine oturup Cemil'i beklemeye başladım. Saate baktığımda daha gelmesine yarım saatin kaldığını görünce o gelene kadar Youtube'dan Avengers komik sahneler izlemeye karar verdim. En azından biraz özlem giderirdim ciğerlerimle.
Geçen bir saatin sonunda Cemil bey beni aramaya karar vermiş olacak ki telefonumdan Avengers müziğinin sesi yükseldi. Yeşile basıp aramayı cevaplandırarak telefonu kulağıma götürdüm.
"Cemil bir saattir seni bekliyorum. Lütfen mantıklı bir açıklama yap bana."
Nefes sesleri gelince bir an kalbim durdu. Aklıma katil olabileceğim sahneler gelmeye başlamıştı ki hepsini aklımdan def edip Cemil'i dinleme kararı aldım.
"Güzelim sana daha önceden haber vermem gerekiyordu biliyorum ama emin ol haberi alır almaz havaalanına gitmektan başka bir şey düşünemedim kusura bakma lütfen."
Ne diyordu ya bu! Yine ne havaalanı Allah aşkına. Ayağa kalkıp endişeli bir ses tonuyla sordum
"Cemil baban ve annen iyi değil mi? Onlara bir şey olmadı?"
"Yavrum merak etme onlarla alakalı bir durum değil bu. İstanbul'a dönünce sana herşeyi anlatacağım. Şimdi kapatmam lazım. Ertuğrul seni almaya gelecek sakın tek başına gitmeye kalkma bu saatte."
Hayal kırıklığı mı desem özlem mi desem, cidden ne diyeceğimi bilemiyordum. Bence, bu hayat benimle dalga geçiyor ya. Valla bir mutlu olayım diyorum izin vermiyor yani.
"Tamam. Dikkat et lütfen."
Beni onaylayıp telefonu kapattı. En sevdiği oyuncağını kaybetmiş çocuk gibi hissediyordum kendimi. Geri dönecekti ama ne zaman dönecekti kim bilir. Umarım bir an önce gelir.
![](https://img.wattpad.com/cover/193512144-288-k652700.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIKINTI YOK (Adamlar-1)
Teen FictionHayat felsefesi rahatlık olan ve her cümleye olmasa da çoğu olaya "Sıkıntı yok. Hallederiz." diye cevap veren, mahallenin maçosu bir adam. Sürekli evde takılan ve zorunda olmadıkça dışarıya adımını atmayan, Avengers hastası bir kız. --- "Uzaylılar g...