Yukarıya bir adet Ömer bırakıyorum
İyi okumalar
***
Kesinlikle bu gördüklerim ve duyduklarım zihnimin bir oyunu olmalıydı. Başka bir açıklaması olamaz çünkü. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Tamam olabilirdi ama gitsin başka yerde olsun. Benim Cemilime olmasın kardeşim.
"Asuman, biliyorum sana komik geliyor bunlar. Ama hepsinin sonunda terkedildim. Hatta evliliğim tam manasıyla bir evlilik olmadı. Bir gün sürdü. Sonra da boşandık zaten."
Gülmek geliyordu içimden çünkü çocuk oyuncağından bir farkı yoktu söylediklerinin. Tam manasıyla bir saçmalık.
"Cemil sen ne dediğinin farkındasın değil mi?"
Kafasını sallayıp yüzüklerden birini eline aldı. Uzun bir süre ona baktıktan sonra başladı konuşmaya.
"Yaş 23, evliliğe takmışım kafayı. Anneme yalvarıyorum, ne olur bana birini bulun diye," güldükten sonra gamzelerini gözüme soka soka devam etti konuşmaya, "aradan biraz zaman geçti. Tabi ben hala takılı plak gibi aynı konuyu açıyorum anneme. En sonunda buldum sana birini dedi. Hiç düşünmeden kabul ettim. Kimmiş neciymiş, huyu nasılmış diye bakmadan tam anlamıyla tanışmadan kabul ettim."
Derin bir nefes aldığı sırada merakla ne söyleyeceğini bekliyordum. Yüzüğü bana doğrultup devam etti.
"Aldık yüzükleri. Çaldık kızın kapısını. Yalan yok bende. Kız güzeldi. Gayet temiz yapılı bir kıza benziyordu. Ben de o sıralar spora başlamışım, yapılıyım yani. İstedik kızı babasından, hemen evet demedi ama nişanlanmıştık işte."
Yine derinlere dalmışcasına yüzüğe odaklandı.
"İyi gidiyordu nişan süresi. Birbirimizi tanımıştık. Hatta kız biraz inatçı yapıya sahipti. Ne istese yapmak zorunda kalıyordum. E ben de daha çaylak derecesindeyim, bişe diyemiyordum. Bir gün düğüne gidecektik. Giymiş kısacık parmak kadar elbise ben bunla gelecem diye tutturdu. Ben de biraz muhafazakar bir insanım hayır dedim. Baya tartıştık. Sen çok karışıyorsun bu iş yürümez, ne istersem giyerim diyip yüzüğü attı."
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Şu an tek yaptığım onu dinlemekti. Dinlemeden yargılamak istemiyordum. Sonuna kadar dinlemeye karar vererek gözlerimi uzaklara diktim.
"Nişan bozulduktan iki sene sonra biriyle tanıştım. İyi kızdı. Bir süre birbirimizi tanıdıktan sonra aileleri de araya katıp nişanlandık. İyi gidiyordu. Aradan altı ay kadar bir süre geçmişti sanırım. Sanki aramızda bir soğukluk var gibiydi. O sıralar sporu da bırakmıştım anlayacağın baya bir salmıştım kendimi."
Kendimi çok tuhaf hissediyordum. Okadar çok korkuyordum ki anlattıklarından sonra sevgimin azalmasından. Devam ettim dinlemeye.
"Bir gün, aramızdaki bu soğukluğun sebebini sordum. İlk başta bir şey olmadığını söyledi ama sonra sen artık kaslı değilsin, ben seni kasların var diye kabul etmiştim diyince hiç beklemeden ben sonlandırdım işi. Anlayacağın, yine tekmelendik Asuman."
İkinci yüzüğü de avucunun içine koyarken ben de başımı omzuna yasladım. Başımı omzuna yasladım çünkü herne kadar çocuk oyuncağına çevirmiş olsa da işleri, acı çekmişti en nihayetinde. Öbür yüzüğü eline alıp devam etti.
"Umursamadım tabi. Sonuçta hayat devam ediyor. Üç ay sonra Turgut ve Faruk'la bir şirkette çalışmaya başladık. Derken oradan biriyle tanıştım. O da iyi biriydi, sevecen ve bir o kadar da yardımsever bir insandı. Ama bipolar hastalığı olduğu için ani duygu değişimleriyle biraz korkmuyor değildim. Yine de olsun dedim. Sıkıntı yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIKINTI YOK (Adamlar-1)
Fiksi RemajaHayat felsefesi rahatlık olan ve her cümleye olmasa da çoğu olaya "Sıkıntı yok. Hallederiz." diye cevap veren, mahallenin maçosu bir adam. Sürekli evde takılan ve zorunda olmadıkça dışarıya adımını atmayan, Avengers hastası bir kız. --- "Uzaylılar g...