☞ Bir Sakal Meselesi

5.6K 288 54
                                    

Mer-ha-ba

Ciğerlerim çok özürler diliyorum. Bir kaç aksilik oldu o yüzden bölüm yükleyemedim.

Haydi geçelim o zaman okumaya.

***

Hayatımın belki de çok az bir bölümünde babamdan azar yemişimdir. Ama hiç bu yaşımda böyle bir şeyle karşılaşmadım. Çünkü babam benim üzerime çok düşerdi. Nedenini bilmiyorum ama bana çok ilgi gösterirdi küçüklüğümden beri.

Ama şu an babamdan büyük bir azar yemiştim. Babamdan onay almadan kafama göre davranıp Cemil'le Rize'ye gittiğim için çok kızmıştı bana. Bir yandan haklıydı ama Cemil'in beni geri götüreceğini sanmıyordum. Zaten geçmiş gitmiş bir olay. Bu kadar büyütmeye gerek yok bence.

Uzun yolun verdigi o ağır yorgunluğu atmak için kafamı yastığa koyup gözlerimi kapattım.

°

Telefonumdan yayılan Avengers müziğiyle gözlerimi aralamadım. Aralamadım diyorum çünkü yorgunluk bedenimi öylesine kaplamıştı ki gözlerimi bile açamıyordum. Elimi telefona atıp zar zor yeşile bastım.

"Hı."

Bir öksürük sesinin ardından burun çekme sesi geldi. Yüzümü buruşturdum. Tamam telefon sapığısın da kardeşim bunları bana yaşatmak zorunda mısın? İğrençsin.

"Asuman...ölüyorum ben galiba."

Cemil?!

Yataktan, sanki hiç uykum yokmuşcasına fırlayıp ayaklandım. Vah vah. Benim gara gara gaşlım hasta olmuş. Dedim ona o kadar. Bak montunu giy hasta olacaksın diye. Yok bana bişey olmaz at gibi adamım dedi. Al sana at. Atlar da hasta olabiliyormuş değil mi Cemilcim?

Hızlıca giyinip saate baktım. On ikiyi geçiyordu. Koşturarak evden çıkıp merdivenleri ikişer üçer indim. Cemil'im hasta olur da ben gitmez miyim be. Kapı gibi nişanlısı var onun burada.

Cemi'in evine geldiğimde kapıyı Latife açtı. İçeriye girer girmez Cemil'in öksürük sesleri karşıladı beni. Hemen yanına gidip elimin tersini alnına koyup ateşine baktım. Elimi kalorifer peteğine dayamış gibi hissediyordum şu an. Ah be Cemil. Hiç nişanlının lafını dinlemiyorsun.

"Sakalımız yok ki lafımız dinlensin. Değil mi Cemil?"

Cemil kafasını sallayıp burnunu çekince kıkırdadım. Çocuk gibi görünüyordu şu an.

"Abi abartıda bir numarasın. Ben de hastayım ama senin gibi yatağa uzanıp felçliymiş gibi davranmıyorum."

Latife'nin de gözleri sulanıyordu sürekli. İkisi de kapmıştı şifayı ama Cemil daha çok virüslü gibi davranıyordu. Ah şu erkekler yok mu, hastalanınca bütün havaları sönüyor.

"Çok konuşma da çay getir bana." dedi Cemil. Ah bir de bu var. Hastalanınca kendilerini Kuzey Kore başkanı sanıp etrafa emirler yağdırıyorlar.

"Bırak şimdi çayı falan. Ben seni iyileştireceğim doğal yöntemlerimle. Hicbir şeyin kalmayacak." diyerek mutfağa gittim. Haydi bakalım Asuman. Annenin sana uyguladığı yöntemleri Cemil'e de uygula bakalım. Önce ballı naneli limonlu çay yapmakla başlayacağım.

***

3 Hafta Sonra...

Cemil iyileşeli baya olmuştu. İş çıkışından sonra beni almasını söylemiştim ama hâlâ görünürlerde yoktu. Ne tofaşı vardı ortada ne de kendisi. Telefonlarıma da cevap vermiyordu. Tekrar onu aramak için telefonu elime almıştım ki siyah bir araba önüme park etti. Umursamayıp telefonu elime aldım. Cemil'in numarasını tuşlayacaktım ki önümdeki araba kornaya basıp beni yerimden hoplattı.

SIKINTI YOK (Adamlar-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin