Selamun Aleyküm canlarım. Ara verdim baya biliyoruma. Ama boşverin bölümün tadını çıkartın. Yukarıya da karakterleri son kez bırakıp kaçıyorum.
***
Günler bir su misali gibi akıp giderken bu raddeye gelebileceğim aklımın kıyısından köşesinden geçmemişti. Cemil bu tipe nasıl baktı diyeceğim ama Allah var güzel kızım. Bakmaması büyük bir körlük sorunu yaşadığı anlamına gelirdi zaten. Kısa ve öz bir şekilde anlatmam gerekirse eğer, hayat sürprizlerle dolu be albayım!
Belki, iki haftadır neredesin sen, diye sormuş olabilirsiniz. Hemen anlatayım. Biliyorsunuz biz sözlendik ve bu arada bir ton olaylar yaşadık. En son Cemil'in söylemesi gereken şeyi ben söyledim. Dedim ki, biz neyi bekliyoruz! Her şey hazırlandı. Uzun lafın kısası biz EVLENDİK. Sade bir nikah töreniyle dünya evine girdik ve şu an Cemil ile birlikte kendi evimizde ilk sabahımıza uyanmış bulunmaktayız. Aslında Cemil hala uyanmadı. Ben mal gibi sabahın köründe kalktığım için Cemil'in uyanmaması gayet normal. Kesinlikle problem bende.
Yatak odasına girip Cemil'i yokladım. Hala uyanmamıştı. Düğünümüz de olmadı ki halay çekmiştir ondan yorulmuştur diyeyim. Bu neyin uykusu anlamadım valla. Kış uykusuna yattı sanki mubareğin oğlu. O uyanana kadar valizleri hazırlamaya karar verdim. Balayına gideceğiz de, malum evlendik. Gitmezsek evlendiğimiz belli olmaz çünkü. Evlendiğimiz için gideceğiz. Evlendik çünkü.
Aman be Asuman, görmemişin bir evli kadını olmuşsun milleti salak yerine koyuyorsun resmen. Anladık evlendin! Sakin ol ve kendine gel! Salak kız!
Kendime içten içe çemkirdikten sonra valizleri açıp ayağa kalktım. Ne koyacağım ki buna? Rize'ye gideceğiz ama oranın hava durumunu bilmiyorum. Hemen zekamı konuşturarak telefonu elime alıp internetten Rize'nin bir haftalık hava durumuna baktım. Çoğunluk olarak yağmurlu gösteriyordu ama nem de çok fazla gözüküyordu. Umarım yanıp pişmeyiz. Nem ve güneş bir araya geldiği zaman ter gövdeyi götürüyor vallahi. Telefonu kapatıp bir kaç tane kısa kollu, bir iki tane ceket, gömlek, pantolon, etek iç çamaşırı, gecelikler derken bir tane valizin yetmeyeceğini düşündüm. Daha ayakkabı koyacağım. Kozmetik ürünleri de var. Of valla bu yaşıma kadar koyulacak şeyleri ben seçerdim annem de valizimi hazırlardı.
"Asuman, ne yapıyorsun?"
Cemil'in uykulu çıkan sesini duyunca gülümseyerek ona döndüm. Ayımız kış uykusundan uyandı sonunda. İki oldu be saat. Ben sekizde uyandım, beyimiz akşama kadar uyusun. Oh ne ala memleket.
"Tünaydın Cemil. Her zaman böyle geç kalkacaksan işimiz var seninle. Ayrıca uzaktan bakınca ne yapıyor gibi görünüyorum?"
Cemil esnedikten sonra yatağın kenarına oturup boş boş bana ve valizlere baktı. Hala kendine gelememişti anlaşılan.
"Hatun, sen bu gün ters tarafından kalktın herhalde. Valiz hazırladığını görebiliyorum ama yarım saattir dolu olan valizi seyrediyorsun. Onun için sana ne yapıyorsun diye sordum. İlla açıklattıracaksın bana, değil mi yavrum?"
Pekala, sanırım biraz fazla çıkıştım Cemil'e. Ay acaba ben bu evliliği yürütebilecek miyim? Ben hep Cemil'e böyle çıkışırsam aramız hep limoni olur. Diyeyim ben size.
"Ayrıca bu uykumun sebebini bilmiyormuş gibi konuşma."
Sırıtarak söylediği şey beni dehşete düşürmekten başka hiçbir şey yapmamıştı. Pisliğe bakın hele ya! Töbe töbe. İnsanı günaha sokuyor resmen. Küfür de edemiyorum koskoca adama. Cemil'e fırlatacak bir şey aramaya başladım ve elime geçen ilk şeyi ona fırlattım. Pislik Herif!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIKINTI YOK (Adamlar-1)
Ficção AdolescenteHayat felsefesi rahatlık olan ve her cümleye olmasa da çoğu olaya "Sıkıntı yok. Hallederiz." diye cevap veren, mahallenin maçosu bir adam. Sürekli evde takılan ve zorunda olmadıkça dışarıya adımını atmayan, Avengers hastası bir kız. --- "Uzaylılar g...