Fazla konuşmak istemiyorum ama resmen bir aydır bölüm yazmamışım. Allah iyiliğimi versin. Umarım bölümü beğenirsiniz. Keyifli okumalar.
***
Cemil'in söylediği söz karşısında ne diyeceğimi bilememiştim. Anlaşılan yine kendi kafasına göre davranıp annemleri iyice kendinden uzaklaştıracaktı. Buna izin verir miydim peki? Tabiki hayır.
"Durdur arabayı ineceğim!" dedim büyük bir öfkeyle. Demek ki Trabzon tesislerinde konuştuğumuz konu Cemil beyefendiyi pek irdelememiş.
"Asuman yanlış bir şey mi söyledim? Ne bu öfke?" dedi çok bilmiş mahalle ayısı. Birazdan bu arabada büyük bir fırtına kopacak gibime geliyor. Her ne kadar sakalsız haliyle Cemil'i ciddiye alamasam da bu konuyu acilen konuşup halletmemiz gerekiyor.
"Cemil, sana arabayı durdur dedim! Bir kere de beni dinle be adam!"
Bağırarak söylediğim sözlerden hemen sonra müsait bir yerde kenara çekti. Söyleyeceğim şeylerden sonra sözlerimi ne kadar kaale alır bilmiyorum ama umarım yine bildiğini okumaya çalışmaz. Yüzüne düz bir ifade yerleştirip anlatacaklarımı dinlemek istercesine sessizliğe büründü. Birazdan söyleyeceklerim ikimizi de çok incitecek biliyorum fakat Cemil'i daha fazla nasıl ikna ederim bilemiyorum.
"Seninle ne konuşmuştuk, hatırlıyor musun Cemil? Bana normal davranacağına dair vaatlerde bulunmuştun. Neden hâlâ böyle davranıyorsun? Babamı seninle yüzleşmemesi için zor ikna ettim. Sana bir şans daha verdi ama sen sabrımı zorluyorsun Cemil!!"
Derin bir nefes alıp büyük bir öfkeyle aldığı nefesi geri verdi. Öfkelenmesi gereken kişi benim fakat o bunun pek farkında değil anlaşılan.
"Asuman-"
Elimi kaldırıp durması gerektiğini vurgulamaya çalıştım. Artık ben konuşacaktım o değil.
"Bu sefer değil Cemil. Bu sefer kendi bildiğini okumana izin vermeyeceğim. Sen toparlanıp kendine gelene kadar görüşmeyelim."
Söylediklerimden sonra dehşete kapılmış bir yüz ifadesi belirdi yüzünde. Bunu bekliyordum zaten ama bu ayrılık sürecine ihtiyacımız var. Asla nişan atmıyorum. Sadece biraz uzak kalmak ikimiz için de iyi olacak.
"Asuman, şaka yapıyorsun değil mi? Lütfen şaka yapıyorum de."
Olumsuz anlamda kafamı salladığımda arabada bir süre sessizlik oldu. Ardından kemerimi çözüp elimi kapı koluna attım.
"Kendine iyi bak ve iyice düşün Cemil." dedim. Tam arabanın kapısını açacaktım ki kulağıma kilit sesi ilişti. Bir dakika? Bu adam arabayı mı kilitledi yoksa bana mı öyle geliyor? Sinirden gülerek kapıyı açmaya çalıştım ama harbiden kilitlemişti. Hışımla Cemil'e döndüm. Bu kadarı da fazlaydı artık.
"Aç şu kapıyı Cemil! İşleri zorlaştırıyorsun!!"
Kafasını iki yana sallayarak bana cevap verdi.
"Bırakmam seni! Seni de kaybedemem anlamıyor musun ulan!!"
O an gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Cemil'in yüz ifadesi içimi parçalasa da bunu yapmak zorundaydım. Onu seviyordum. Hem de fazlasıyla. Aşkımı kendi içimde yaşadığım zamanlar ne kadar da huzurluydu. Şimdi ise Cemil'in geçmişte yaşadıkları yüzünden, olaylar zinciri peşimi bırakmıyordu. Kim bilir, belki de daha ortaya saçmadığı yaraları vardı. Daha fazlasını kaldırabileceğimi sanmıyorum. Amcasını bile daha anlatmamışken...
"Cemil beni korkutuyorsun. Lütfen bırak da gideyim. Emin ol bu karar ikimize de iyi gelecek."
Bana yaklaşıp yüzümü avuçlarının içine aldı. O kara gözlerinde gördüğüm korkuyu daha önce hiç görmemiştim. Çünkü daha önce böyle bir olay yaşanmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIKINTI YOK (Adamlar-1)
Roman pour AdolescentsHayat felsefesi rahatlık olan ve her cümleye olmasa da çoğu olaya "Sıkıntı yok. Hallederiz." diye cevap veren, mahallenin maçosu bir adam. Sürekli evde takılan ve zorunda olmadıkça dışarıya adımını atmayan, Avengers hastası bir kız. --- "Uzaylılar g...