{24.bölüm}

27 6 0
                                    

Tahminlerimde yanılamamıştım elbette . Arkamdaki kişi Barkın'dı .

"Ne işin var senin burada !" elimden geldiğince sessiz konuşmaya çalışıyordum , annemler duymasın diye . Ama bu adama karşı olan öfkem , buna engel oluyordu .

"Güzelim , beni gördüğüne sevinmedin mi yoksa ?" dedi ve elini masama yasladı .

"Çık git evimden ." dedim .

"Ben bu gece sizde kalmayı düşünüyordum ama ," dedi ve bana doğru yaklaşıp saçıma elleyecekti ki , eline vurdum .

"O elini indir ! Ve defol !" dedim .

"Anne babana selam vermeden gitmem vallaha , ayıp olur güzelim ." dedi , kapıya doğru ilerledi , ben de panikle kapının önüne attım kendimi . Şimdiyse onunla , kapının arasında sıkışıp kalmıştım .

Ah aptal kafam . Oyuna getirmişti beni .

"Uzaklaş benden ." dedim dişlerimin arasından .

"Tamam tamam . Ama güzelim , biz..." dedi bastıra bastıra , bir kez daha tiksindim o an bu adamdan .

Yarıda kestiği cümlesini tamamladı .

"Biz daha çok görüşeceğiz ." dedi ve camın önüne doğru ilerledi , bense kapının önünde kalakaldım , sarfettiği sözlerin etkisinde .

Durakladı ve hafifçe kafasını çevirdi .

"Bir gün sonra lansmanınız var , iyi hazırlan güzelim ." dedi ve cama dayalı olan merdivenden aşağı indi .

Neydi bu şimdi ? Nereden biliyordu bu lansmanı ? Ne demek istemişti kurduğu cümleleriyle ? Ve en önemlisi de , niye hala benimle uğraşıyordu ? Akıllanmamış mıydı hala .

Yere düşmüş olan çizimimi aldım , çantama koydum . Tüm eşyalarımı etraftan topladıktan sonra da yatağıma uzandım , telefonuma kulaklığımı takıp , müzik dinlemeye başladım .

Lansmanın olduğu gün...

Arabadan indim ve lansmanın olacağı koca binaya baktım . Beni Poyraz getirmişti buraya . Oğuz lansmanın sahibi olduğu için , erken gitmesi gerekmişti , beni de Poyraz getirmişti bu yüzden .

"Matmazel." dedi ve koluna girmem için kolunu açtı Poyraz .

"Bana içeriye kadar eşlik eder misiniz ?" dedi .

"Zevkle Mister Poyraz ." dedim ve koluna girdim , gülümseyerek .

Elbisemin arkası uzun olduğu için biraz yavaş ilerlemiştik ama sonunda içeri girebilmiştik . İçerisi dolmuştu , kameramanlar , gazeteciler , bir sürü davetli . Çok kalabalıktı . Ve tam içeri girdiğimiz yerde bir sürü kameraman ve bir sürü spiker vardı .

"Partnerimi alabilir miyim Poyraz Bey ?" dedi birisi . Kafamı çevirip arkama baktığımda , Oğuz'u gördüm .

"Tabi ki Oğuz Bey . " dedi Poyraz .

"Kusura bakmayın matmazel , partneriniz geldi . Benden bu kadar ." dedi .

"Sorun değil Mister Poyraz ." dedim ve kolundan çıktım . Poyraz'da yanımdan uzaklaştı ve kalabalığın içine karıştı .

Oğuz kolunu açtı . Ben de koluna girdim ve yavaşça gelen davetliler için serilmiş , kenarında kameramanlar olan yerden yürümeye başladık . Bütün kameralar bizi çekiyordu . Ve benim de patlayan flaslardan gözlerim kamaşıyordu ama belli etmemeye çalışıyor , elimden geldiğince gülümsüyordum .

"Prenses gibi olmuşsun ." dedi Oğuz .

"Sen de bir prens gibi olmuşsun ." dedim ve önüme döndüm , yüzümde bir gülümsemeyle . Onun da yüzünün aynı şekilde olduğunu , görmesem de , hissedebiliyordum . Gülümsüyordu...

KarAşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin