16.Bölüm:Toprak Gözlü Adamım

256 35 14
                                    

16 Temmuz Salı

Z.K 👒

Selamlar...
Hey millet  ne habersiniz?
Nasıl geçiyor günler? Bu nasıl yaz?
Bu yaz gününde hikayeme ilgi alakanız için teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu arada yorumlarınızı seviyorum. Beni sizin düşüncelerinizden lütfen mahrum bırakmayın.
Bakalım bölümü nasıl bulacağınız?  Beğenmeniz dileklerimle tatlı okumalar diliyorum.

🦋

Dışımdan konuşmaya artık bir son vermeliydim.
Her seferinde ona rezil oluyordum ve bu benim canımı sıkıyordu.
Ona doğru döndüm ve konuşmaya başladım.
“ Sen bur damıydın?”
“ Sen kimsin ki ben senin için uçurumdan aşağıya atlamışım? “
“ Ben de onun cevabını arıyordum. Ben kimim ki siz benim için uçurumdan aşağıya atladınız?”
Kahve rengi gözleri yine koyulaşmıştı. Gözleri ne zaman sinirlense kahve renginin en koyu hâline alıyordu. Bana değer vermeseydi uçurumdan aşağıya atlamazdı diye düşünüyordum ama yine de en net cevabı ondan duyacaktım.
Bu cevabı almam içinde hafızasını geri yerine gelmesi gerekiyordu.
Gözlerini gözlerimden çekip tekerlekli sandalyeyi eve doğru döndürüp sürmeye başladı.

Onu bu cevapsızlıklar sinir ediyordu anlayabiliyordum.
Yanına doğru gidip eve geçebilmesi için yardım edecekken durmamı engelleyecek bir şekilde konuştu. 
“ Sakın bana dokunma!”
Sanki yiyecektim onu. Neden böyle yapıyordu?
Anlam veremiyordum. O içeri girdikten sonra arkasından bende girdim.

Mutfak tarafından çıkması ile bende mutfakta onun içtiği su  bardağını makineye koyup mutfaktan çıktım.
Odama doğru üst kata çıkacakken Doruk’un asansöre bindiğini gördüm.
Merdivenlerden üst kata çıkıp odama doğru hareket ettim.
Üst kata çıktığımda, asansörde yeni gelmişti.

Asansöre doğru hareket ettim. Çıkmasına yardımcı olmayı düşünüyordum ben ama o beni istemiyordu ki.
Asansörün kapısı açıldı ve karşısında beni görmesi ile konuşmaya başladı.
“ Sen yine neden buradasın?”
“ Ben asansörün yanından geçiyordum da.”

Doruk tabi tabi der gibi bakmıştı sanki. Cevap vermeden önümden geçmişti. Demek  yardıma ihtiyacı yoktu. O zaman sorun da yoktu.
Onun odasını geçtiğini görünce bende kendi odama doğru hareket ettim.
Tam odamın kapısı açıp odama  girecektim ki Doruk’un odasından gürültülü bir ses gelmesi ile durdum.
Düşmüş olabilirdi. Hemen odasına doğru hareket ettim.

Odasının kapısına geldiğimde onun sessini duyuyordum.
Konuşuyordu, girmeli miydim ki?
Hemen karar verdim ve kapıyı açıp içeriye girdim.
Gözlerim onu taradığına, yerde onu gördüm.

Tahmin ettiğim gibi yere düşmüştü. Yanına doğru hızla gidip yerden kalkabilmesine yardımcı olacakken kolundaki elimi eli ile çekti.
Yine aynısını  yapıyordu amacım yerden kaldırmaktı. Neden böyle yapıyordu? Gerçekten anlamıyordum 
“ Seni daha yeni kovmadım mı kızım en ufak bir şeyde dibimde bitmekten yorulmadın mı ? Ben kendim düştüm kendim kalkarım.”

“ Ama bacanız ve kolunuz alçıda yardıma ihtiyacınız var?”
“ Sen Ayşe Hanımı çağır bana, senin yardımına ihtiyacım yok benim.”
Kafamı sallayıp Ayşe ablayı çağırmak için odadan çıktım.
Neden bana bu kadar nefret doluydu ki?
Koridorda Ayşe ablayı görmemle  ona Doruk’un onu çağırdığını söyledim.
Beraber Ayşe abla ile odasına doğru gittik.

Umut MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin