17. Bölüm: Mavi gözlü kız

319 39 21
                                    

26 Temmuz Cuma

Z.K👒

Merhabalar herkese...
Keyifli okumalar ❤️

💫

Her şey gözümün önündeydi şimdi.
Ben, ben ne yapmıştım?
Ben sevdiğim kadını kendi ellerimle nasıl tehlikeye atmıştım?
" Murat hemen söyle Ayhana kızı bulsunlar!"
" Ne oldu , daha demin istemiyordun şimdi kızın bulunmasını neden istiyorsun?"
" Sen diyorsun , sen anlatıyorsun
geçmişi."

" Hatırlamıyorsun hâlâ yani?"
" Hatırlamıyorum ! Lanet olsun bu sandalyeye bağlı kalmaktan yoruldum. Hiçbir şey yapamıyorum!"
Salona Ayhan'ın girmesi ile ona dik dik bakmaya başladım.
" Beni çağarmışsınız Doruk Bey? "
Murat'ın telefonu çalması ile yanımızdan bahçeye doğru hareket etti.
Ulu ortada konuşmamak için çalışma odasına geçmiştik.

" Hayırdır Doruk abi bir sorun mu var?"
" Var aslanım, umarım ben hafızamı kaybettim diye sen kaybetmemişsindir. Bu kazadan önce en son seni aradığımı hatırlıyorum uçuruma Asya'yı o Yılmaz pisliğin elinden almaya giderken seni aramıştım dediklerimi hatırlıyor musun ve o dediklerim hâlâ uygulanmış hâlde mi?"

" Hafızan yerine geldi demek abi. Sen merak etme abi Asya'nın peşinde adam taktım."
" Adamımsın Ayhan! Şimdi gidiyoruz kızı alıyoruz. Ara bakalım taktığın adama neredelermiş."
" Tamam abi."

💫
Denizin kokusu genzime kadar işlemişti.
Evin dışında ilk defa etrafı gezmeye fırsattım olmuştu.
Yirmi dakika bir yürümenin ardından bir plaja gelmiştim.
Denize yakın olması büyük avantajdı. Ama dışarıya çıkmaya fırsat olmuyordu.
Evin etrafını adamlar kalkan gibi sarmışlardı.
Nefes dahi alamıyordu insan.
İyi ki Doruk göndermişti. Gerçeği hafızası yerinde olsa adımımı bile attırmazdı.
Spor ayakkabıları çıkartıp kıyaya koydum.

Kot pantolonun paçalarını kıvırıp denizin kıyısında yürümeye başladım.
Plaj hiç ayak değmemişe benziyordu.
Hiç kimsenin gelmediği bir plaja ayak basmak benim için büyük bir şeydi.
Hava esiyordu, denizde hırçın dalgalar birbiri ile savaşıyor gibiydi.
Uzun zamandan sonra yine mavideydim.
Yüzmeyi bir öğrenemediğim mavide.
O kadar aksiyonun içine ,içine girmiştim ki durup kendimle kalmaya vakit bulamamıştım.

Ben intihar etmeye kalkışmasaydım ne olurdu diye düşünüyordum.
Hayat öyle bir kumardı ki en kötü durumda olduğunu sandığın şeyden daha dibe çekebiliyordu seni.
Bundan sonra adımlarımı sağlam atabileceğimi öğrenmiştim.
Çok pişmandım intihara kalkıştığım için öyle bir duruma nasıl gelebildiğim için kendimden nefret ediyordum.
Ben umudumu yittirdim sanmıştım. Aslında umut öldüğünü sandığın anda dirilmekmiş.
Benim dirilişim ufaklığın bana abla deyişiyle ve Doruk'un o toprak gözleri ile başlamıştı.
Benim umuttum küçük bir mavi boncuk.

Siyah beyaz hayattın içinde küçük bir mavi boncuk. Benim umudum mavide.
Arkamda öksürük sesi duymam ile korkup titredim.
Hemen arkama dönüp öksürük sesinin kime ait olduğuna baktım.
Arkamda Doruk vardı. Kıyıdaydı ne zaman gelmişti ? Nasıl hissetmemiştim?
Gözlerimi kocaman açıp ona baktım.
Ben yine sesli konuşmuştum ama tüm konuştuklarımı duymuş muydu?

Konuşmama fırsat vermeden konuşmaya başladı.
" Benim umudum da siyah beyaz hayattın içinde mavi gözlü bir kızda !"
Söylediği cümle ile kalbimi yerinde hissetmiyordum.
Onun bana olan o bakışları beni yerime sabitliyordu.
Hareket edemez hâle geliyordum.
Kendimi toparlayıp ona doğru adımlayıp ona sarıldım. İki elinde de iki tane değnek vardı.

Umut MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin