3

128 12 1
                                    

" Bu şeyde ne demek?!"

Kurbağa ve Cellat ile bakıştı. Ama onlarında bir fikri yoktu.

Ne zahmetli!!

" Beni farklı bir boyuta gönderip, oranın başı boş tahtına geçmemi mi istiyorlar?!"

Yo yo yo

Bu kadarıda fazla! Ben sadece cennete gitmek ve huzurlu bir şekilde hayatımı sürdürmek istedim. Pekala yapacak birşey yok. (İç sesi)

Detaylı bir şekilde açıklama yapılmamıştı...

Birşey sakladıklarınıda sanmıyordu...acaba oraya uzun zamandır giden olmadığı için fazla bilgi sahibi değiller miydi?

Pekala bu olasılık dahilindeydi ama hiç sanmıyordu. Ya da tehlikeli olduğu için mi fazla ayrıntı yoktu?

" Karar verebilir miyim emin değilim..."

kağıt yavaşça toza dönüşüp önünden çekildi. Sonra ise etraf sessizliğe gömüldü. Uzun bir düşünme çabasından sonra aklına bir fikir geldi.

" Pekala kabul ediyorum ama bir şartım var! Yanımda duran Azrail'de bana eşlik edecek."

Yanında duran zavallı cellat gözlerini pörtleterek kıza bakıyordu. Sonra hızla başını Yargıç Kurbağa Bey'e çevirdi. Resmen yalvaran bakışlarla Yargıç Kurbağa Bey'e bakıyordu. Kesinlikle içerisinde ne haltlar döndüğünü bilmediği bir boyuta gitmek istemiyordu. Ama Yargıç Kurbağa Bey ellerini iki yana açıp " Ben bilmem! Ruh böyle istedi." Bakışı attı.

Cellat acıyan bakışlarını yukarı dikti. Ama malesef çok geç kalmıştı. Lucy ile beraber Yargılanma odasından kayboldular.

*******

Lucy bakışlarını bir sağa bir sola atıyordu. Diğer boyuta ışınlanmışlardı. Ama küçük bir gölün içine düşmüşlerdi. Lucy ise Cellat'ı arıyordu. Ama görünürde iki çift kırmızı boynuz yoktu. Altından gelen garip hırıltı karışımı boğulma sesi duyduğunda hızla yana kaydı. Cellat yavaş yavaş kafasını kaldırdı. Cellatın yüzünden aşağı dökülen su ile sessiz ormanda bir hareketlilik olmuştu. Lucy gergin gergin cellata bakıyor ve nasıl bir tepki vereceğini düşünüyordu.

" Eminim sinirlenecektir. Gerçi o kadarda ağır değilim ki ben. O değilde...Azrail den garip bir hırlamamsı boğulmamsı bir ses çıkmıştı acaba o ses ondan mı geldi?" (İç sesi)

Cellat yavaş yavaş suda ayağa kalkıp kafasını gökyüzüne çevirdi. Sanki şunları aklından geçirir gibiydi.

" Bu çatlak kızı ne diye bana postaladınız ki Tanrım! Lütfen hemen şurada canımı al!"

Lucy ise hala suyun içinde duruyor ve ayağa kalkan cellata bakıyordu.

" Azrailcim......iyi misin? Bak bilerek olmadı. Kazaydı! Bana ne kadar sinirlensende haklısın...ama şu aciz kulu bağışla? "

Lucy yalakalık modunu açmış, sanki hayatını bağışlamasını bekliyordu. Cellattan uzunca bir süre ses gelmeyince tip tip yüzüne bakaya başladı. Köşeli jetonu anca düşmüştü.

" Konuşamıyordun..."

Cellat başını aşağu yukarı salladı. Sonra ikisi düşerken altlarında pestili çıkmış bir siyah balığı kuyruğundan tutup sudan çıkardı. Cellat elindeki balığı dürtüp, sallarken Lucy'nin aklından saçma salak fikirler geçiyordu.

" Beni bir balıkla mı dövecek acaba? Çok meraklandım. Ay! Yani çok korkuyorum!" (İç sesi)

Cellat adım adım Lucy'ye yaklaşıyordu. Lucy ise gözlerini kocaman açmış başına gelecek kötü senaryoları düşünüyordu. Cellat Lucy'nin tam önünde durduğunda Lucy sımsıkı gözlerini kapattı. Ama beklediği gibi sert bir cisim vücuduna çarpmamıştı.

Lucy tedirginlikle gözlerini açıp cellatın elinde tuttuğu balığa baktı.

Cellat elindeki balığı ilerideki ağacın dibine bıraktı. Lucy ise hala olanları izliyordu. Ta ki gürültülü bir şekilde hapşurana kadar.

" Bu yerden hemen çıkıp ateş yakmalıyız."





Şah Ve PiyonlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin