Lucy sessizce kitabını açıp okuyordu. Yine bir öğle arasındaydı. Onu beraber yemek için davet edenleri nazikçe reddetti. Sevdiği bir kitabın sonuna yaklaşmıştı ve bitirmeye can atıyordu. Önünde oturan ve onu her kitap okumaya başladığında rahatsız eden Gajeel öğle yemeği için kantine inmişti. Lucy zafer kazanmış bir edayla gülümsedi. Gajeel sık sık kantine giden biri değildi.
Gittiğinde ise çok geç geri dönerdi. Lucy gülümseyerek kitabı okumaya devam etti.
Bu sırada ise Gajeel tostunu yeni almıştı ve hızla merdivenlerden yukarı çıkıyordu. Merdivenlerin başında duran Lisanna ona seslendi:
" Seninle konuşmam gereken bazı şeyler var."
Gajeel tek kaşını kaldırdı ve dik dik Lisanna'ya baktı.
" Benim gibi biriyle ne konuşacaksın? Adını bile zar zor hatırladığım biri benimle ne konuşacak ki?" (Gajeel'in iç sesi)
"Ne istiyorsun? İşim var benim."
Bunu dedikten sonra tostundan kocaman bir ısırık almıştı. Ama tostu kaşarlıydı. Kaşar uzamaya başladı ve Gajeel sinirli bir şekilde soludu.
" Neden kaşarlı tost aldım ki? Lucy kaşarın iğrenç olacağını söylemişti. Haklı çıktı." (Gajeel'in iç sesi)
Lisanna onun kaşarı doğru düzgün ağzına sokmasını beklemeden konuşmaya başladı.
" Lucy sana da bize davrandığı gibi davranıyor neden onun yanında duruyorsun? Bizimle beraber takılabilirsin."
Gajeel kaşarını yuttuktan sonra düşündü. Arada uzun bir sessizlik oluştu. Ama Lisanna kararlıydı. Onu ikna edecekti.
" İlgimi çekiyor, onunla uğraşmak sizinle uğraşmaktan daha zevkli. Yani senin teklifini büyük bir zevkle reddediyorum. Kendi işine bak Düşmüş Kraliçe."
" Sen ne-"
Gajeel tostunu yiyerekten yukarı çıktı ve sınıfa girdi ama Lucy'nin sıraya kafasını gömdüğünü görünce yanına ilerledi.
" Kitap kötü sonla mı bitti? Bu kadar üzülmene gerek yok. Sadece bir kurgu."
Lucy aniden kafasını kaldırdı. Gözleri ışıldıyordu. Heyecanla konuştu:
" Kitabın devamını yazıyormuş!!!! İnanamıyorum! Çok meraklandım o kadar gizem vardı ki böyle bitirseydi kafayı yerdim!"
Gajeel'i onu ilk defa böyle görüyordu. Gülümsemesi çok parlaktı ilginç bir şekilde onun bu görünüşü daha güzeldi. Soğuk tavırları aslında bir bahaneydi. Gerçekte o da kendisi gibi gerçek kişiliğini gizliyordu. Kırılgan kişiliklerini gizlemek onlar için iyi bir seçimdi.
Gajeel tostunu ısırıp bitirirken bir kahkaha kopardı. Lucy ona tuhaf tuhaf baktı.
" Ne, deli olduğumu mu düşünüyorsun?"
Gajeel başını iki yana salladı.
" Bu tavırların bana kalırsa seni şimdiki olduğundan daha anlaşılmaz ve ilginç kılıyor."
Lucy ne demek istediğini pek anlayamamıştı. Ama nedense sinirlenmişti.
"Herneyse, senin yüzünden kitabın sonunu çok geç okudum! Bunun sorumluluğunu al!"
Gajeel ciddiyetle ayağa kalktı ve Lucy'nin önünde tek ayağını yere koyup diğer ayağını yere bastırdı ve Lucy'nin elini aldı. Tıpkı bir şövalyenin sadakatini prensesine sunması gibiydi. Lucy olayın ciddiyetini hiç bozmadan Gajeel'ye ayak uydurdu.
" Benim güçlü ve iyi yürekli şövalyem! Bana sonsuza kadar inanacağına ve beni koruyacağına yemin et!"
Gajeel'in başı eğikti ama gözle görülebilir bir şekilde sırıtıyordu.
"Sizi daima koruyacağıma ve ne olursa olsun sizin yanınızda olacağıma yemin ederim!"
Bunu dedikten sonra ikiside kahkahalarla gülmeye başladılar.
Bu Lucy'nin hiç bıkmayacağı ve hep hatırlamak için can atacağı bir anıya dönüşmüştü. İlk defa bu kadar hafif hissetmişti ve Gajeel'ye bunun için minnettardı.
(Ölümden önceki bölüm 3)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah Ve Piyonlar
Fanfiction"Dragneel, bir sonraki oyuna hazır mısın?!" Sakura saçlı çocuk zar zor nefes alıp veriyordu. Bu dünyadan çıkıp gerçek dünyaya geri dönmek ve sevgilisi Lisanna'ya kavuşmak istiyordu. Ama önünde duran bu kızın onunla güya oyun oynaması işleri zorlaştı...