Levy kapı pervazına yaslanmıştı. Lucy'nin gerilmiş bedenini izliyordu. Acaba bu kadar korktuğu şey neydi? Böyle çılgınca hareketler sergileyen bu kızın bu kadar nefret ettiği veya tırstığı şey neydi?
Levy cellata baktı. Onun neden böyle olduğunu bildiğini biliyordu. Ama bunun hakkında bir şey demeyecekti. Lucy derin nefes alıyordu. Gözünden akan yaşları gören Levy, hafifçe yukarıda süzülen Lucy'nin bedenine yaklaştı ve göz yaşlarını sildi.
Levy kitaba döndü.
" Sence durumu nasıl? İlerleme gösterebilir mi?"
Kitap gözlerini kıstı. Bunu yapabileceğinden şüpheliydi.
" Kızın büyü gücü çok zayıf, büyü gücünü çoğaltsa bile geçmişinden kurtulmazsa çabası hep boşa çıkacak. İstersen onun üstünde büyü deneyebilirsin. Sonucu ne olur kestiremiyorum gerçi. Sonuçta ölmüş, bedeni bunun için zayıf olabilir."
Levy başını kaşıdı. Kitap büyüyü durdurmak için bir kaç kelime söyleyeceği sırada Levy birden onu durdurdu.
" Bak! "
Lucy'nin bedeni parlamaya başladı. Etraftaki kitaplar dağıldı ve sert bir rüzgâr oluşturdu.
Levy hızlı bir şekilde önlerine saydam bir baloncuk büyüsü yaptı. Lucy'nin parlak ışığı birden etrafı bembeyaz bir hale bürüdü...
●●●●●●●
Lucy kendisini yatağında bulduğunda aniden doğruldu. Ellerine baktı. İlginç bir rüyadan uyanmış gibi vücudu titredi. Neler olduğunu yavaşça hatırlamaya başladı. Kendi anılarını görüyordu. Anılarını izlerken kendisinin ne kadar acınacak halde olduğunu fark etmişti ve o zamanlar farkında olmadan çevresindeki insanları da endişelendirmişti.
Lucy tekrar aynı şeylerin başına gelmesinden korkuyordu ama burası kendi dünyası değildi. Burası farklıydı. Yeni bir başlangıç yapabilirdi. Bunu düşündüğünde gülümsedi ve yumruğunu sıktı.
Cellat yanı başındaki Lucy'yi izliyordu. Cellat, içinde tarif edemediği bir duygu hissetmişti. Sonra bunun çok saçma olduğunu ve cellatların duyguyu hissedemeyeceğini kendisine tekrarladı. Uzun zaman önce zihnine kazınan bir şeydi bu. Kendisi de ilk başta ne olduğunu bilmiyordu. Ama Lucy ile bu yere geldiğinden beri içinde tuhaf hisler birikmişti. Tıpkı Lucy'de olduğu gibi.
Levy kapıyı çalıp içeri girdi. Lucy'nin iyi bir ruh halinde olduğunu görünce gülümsedi.
" Kahvaltı hazır. Hemen aşağı in."
Lucy hızlı hızlı başını salladı. Dün olanlardan sonra kendisinde ne gibi bir değişim olduğunu merak ediyordu. Merdivenlerden inerken bunu düşünüyordu ama celladın kendisini izlediğini fark etmemişti.
" Levy! Büyü gücümde herhangi bir değişim oldu mu?"
Levy ellerini ciddiyetle çenesinin altına yerleştirdi. Lucy'nin bu atmosfere nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordu.
" Acaba onunla biraz alay etsem sorun olur mu? Yıllardır hiçkimseyle görüşmemiştim." (Levy'nin iç sesi)
Levy derince düşünmeye başladı bu sırada ise Lucy kaşlarını çatmıştı ve atmosferi iyice ağırlaştırmıştı.
" Neden bu kadar gerginim? Sanki bana kötü bir şey diyecekmiş gibi hissediyorum. Uh...Lucy, herne diyecekse buna kendini hazırla! Belki başka bir çözüm buluruz! Sanırım..."
Levy derince bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
" Aslında Lucy..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah Ve Piyonlar
Fiksi Penggemar"Dragneel, bir sonraki oyuna hazır mısın?!" Sakura saçlı çocuk zar zor nefes alıp veriyordu. Bu dünyadan çıkıp gerçek dünyaya geri dönmek ve sevgilisi Lisanna'ya kavuşmak istiyordu. Ama önünde duran bu kızın onunla güya oyun oynaması işleri zorlaştı...