Lucy, Levy'nin kendisine bıraktığı kitaba baktı. Kitap büyüktü ve tozlarla kaplıydı.
"Neye bakıyorsun sen? Eski ve yıpranmış olabilirim ama senden daha daha çok işe yararım!"
Kitap gözlerini açtı ve somurtan bir ağız çizdi. Lucy onu bu şekilde gördüğünde pek şaşırmamıştı. Sonuçta farklı bir dünyadaydı. Lucy kendisine büyü yapmayı öğretecek kitabı eline aldı. Kitap, kapağını açtı ve Homurdanmalarına devam etti.
" Büyü enerjin çok zayıf olduğu için fazla heveslenme. Gelişmiş büyüleri yapma ihtimalin neredeyse yok. Bu yüzden sana yeni doğmuş bebeğin yapabileceği bazı büyüler göstereceğim. Yavaş ve dikkatli bir şekilde yaparsan sorun çıkmayacaktır."
Lucy dikkatle başını sallamıştı. Kitap sayfalarını hızla çevirmişti. Aradığı şeyi bulduğunda durdu ve Lucy'ye ne yapması gerektiğini anlatmaya başladı.
" Yapacağın büyü senin çevrendeki enerjiyi kullanıp kullanamayacağını ölçecek. Eğer kullanabilirsen seninle beraber bir üst seviyelere geçeriz. Eğer yapamazsan büyü enerjini sağlayabilecek şeyleri araştırmamız gerekecek. Bu yüzden yere bir çember çiz ve yüz üstü uzan."
Lucy dolaptan beyaz bir sıvıyı eline bulaştırdı. Yere büyük ve geniş bir çember çizdi. Sonra yüz üstü uzandı. Kitap büyüyü fısıldamaya başladığında Lucy derin bir nefes aldı. Kendisini çok hafif hissediyordu. Vücudunun bazı yerleri yavaşça titredi. Kitap konuşmaya başladığında büyü neredeyse bitmek üzereydi.
" Büyü seni kabul ediyor gibi görünüyor. Bir sonraki adıma geçelim, seni zihninin en derin yerine götürecek. Orası çoğu şeyi bulabileceğin bir yer. Rahatla, oraya tek başına gittiğini hayal et. Yavaşça süzülüyorsun, gözlerin hala kapalı, en derinlere inmen gerek biraz daha çabala..."
Lucy'nin kaşları çatıldı. Alnı boncuk boncuk terle kaplanmıştı. Saçları büyü yüzünden dalgalanıyordu...
●●●●●●
Kız karanlık bir ortamda buldu kendisini, gözleri hiçbir şey görmüyordu. Bulunduğu yerden biraz hareket etti. Biraz ileride garip bir portal belirdi. Kız hiç tereddüt etmeden portaldan içeri girdi. Parlak ışık gözlerini işlevsiz hale getirmişti. Gözlerini sıkıca yumdu.
" Abi, abi baksana çok güzel değil mi?"
Küçük bir kızın şen kahkahası etrafta yankılanıyordu. Elinde sarı bir balon vardı. Etrafta koşturup zıplayan kız, çok mutlu görünüyordu. Laxus yüzünde bir tebessümle kardeşine bakıyordu.
" Lucy, böyle koşmaya devam edersen düşeceksin."
Kız arkasında kalan abisine döndü ve kocaman gülümsedi.
" Bana bir şey olmaz! Hem yanımda sen varsın."
Laxus derince bir iç çekti. Lucy ise olanlardan bir haber gülümsüyordu.
Kız sessizce anısına baktı. Çok hatırladığı bir anı değildi. Ama kendiside gülümsemişti. Etraf parçalara ayrıldığında Lucy tekrar gözlerini kapattı.
Sahne değişiyordu...
"Hey! Lucy bizi bekle nereye gidiyorsun?!"
Lucy hızla hastanenin yolunu tutmuştu. Kendisine telefon eden kişi abisinin ağır yaralı olduğunu söylemişti. Lucy gözlerinden yavaşça aşağı akan göz yaşlarını sertçe sildi. Dudağını ısırdı.
" Beni böyle bırakamazsın! Söz vermiştin! Bana söz vermiştin..."
Lucy hastaneye varana kadar Laxus çoktan gözlerini yummuştu. Lucy derin bir kedere boğulmuştu. Bir daha eskisi gibi olamamıştı. Çevresinde sevilen kız aniden solmuş bir çiçek gibi cansız görünüyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah Ve Piyonlar
Fanfiction"Dragneel, bir sonraki oyuna hazır mısın?!" Sakura saçlı çocuk zar zor nefes alıp veriyordu. Bu dünyadan çıkıp gerçek dünyaya geri dönmek ve sevgilisi Lisanna'ya kavuşmak istiyordu. Ama önünde duran bu kızın onunla güya oyun oynaması işleri zorlaştı...