Ölüm

15 6 1
                                    

Rüzgar'a gelen telefonla konuşma bölünmüştü.
Telefonu açtı ama tek kelime bile etmeden tekrar kapandı gözlerinde hayal kırıklığı, üzüntü ve derin acı vardı.

Aniden kalbime giren sızıyla, gözleri doldu afallamıştım iki adım geriye gittim istemsizce. Bedenim artık beni taşımıyordu.

'Kimdi?' dedim seslenmedi
'Rüzgar kimdi?' Diye bağırdım.
'Acilen gitmeliyiz' sesi çatallaşmıştı gözlerime bakmıyordu.
'Nereye?' Dedim. Havada kalan kolunu tutarak.
'Gece gidelim' dedi. Başımı iki yana salladım
'Ne oldu?' Dedim gözlerimden yaş akıyordu dayanamıyordum.

Kötü bir şeyler olmuştu tıpkı hissettiğim gibi. O kelimeler istemsizce dökülmüştü dudaklarımdan bilincim değil kalbim söylemişti ve şimdi acıyordu.
Yanıyordu. 
Yıkılıyordu.

'Öğreneceksin' sesi git gide kötü çıkıyordu. Gözüm dolmuştu onu ilk defa böyle görüyordum.
'Burda öğreneceğim' Sarsılmıştı
'Gece, Uras' sesi titremeye başladı.
Ağzından çıkan kelimeleri bir bir inceledim.
'Durma söyle' diye bağırdım. Gözlerini kapatıp
'Uras'ı morga alıyorlarmış' dedi. Dayanamadım iki adım daha sendeledim kolumdan tuttu ama bu işe yaramadı.

Abim gitmişti, elimi bırakmıştı, benim abim hayır. Neden yapmıştı bunu?

Saçlarımı çekmeye başladım aklım almıyordu, bu kadar olayı aklım almıyordu neden hepsi beni buluyordu? neden hep ben çekiyordum?

'Abiii' diye bağırdım avazım çıktığı kadar kendimi parçalasamda geri gelmeyecekti
o artık
ÖLMÜŞTÜ.
Uçuruma döndüm. Elim kalbime giderken yere düştüm. Dayanamıyordum artık ben güçlü değildim. Abimin gidişini kaldıramazdım. Onu gözümün önünde soğuk topraklara koyamazlardı. Oda toprak olamazdı beni burda tek bırakamazdı. Sesini, yüzünü, ellerini artık o benim değildi.

'Gece gidelim yoksa onu göremeyiz' elimden tutup kaldırdı beni. 
'Dayanamıyorum Rüzgar' gözümden akan yaşların maddi hesabı yoktu.
'Abi gitme' diye bağırdım. Sanki bu uçurumdan gelecekmiş gibiydi. Sanki burdaki gökyüzünde onu görecekmişim gibiydi.

                              🌙

'Yapma abi bunu bana. Beni burda tek başıma bırakma sen gidemezsin sen burdan kalkacaksın ben inanmıyorum'
elindeki çizgiye baktım donakalmıştım çizgiler birleşmiyordum. Yutkundum
'Abi bu oyun değil mi oyun bu bak oyunsa lütfen uyan tamam çok üzülüyorum dayanamıyorum artık lütfen' dedim.

'Abi kalk artık kalk ve bana bağır. Bak ben bara gittim, abi Rüzgar'dan uzak durmuyorum hadi kalk ve bana bağır.'  Tepki yoktu bıraktığım eli boşluğa düşerken hemşire geldi.

'Abi gidiyor musun?' Dedim son umutla
'Hayır Gecem gitmiyorum' demesini beklemiştim fakat moraran gözleri de açılmıyordu kurumuş dudaklarıda.

'Abi kalk' diyerek soğuk vücuduna dokundum. Bağırıyordum.
'Kalk artık kalk, yeter' hala Tepki yoktu.

'Tepki ver' diye bağırdım. Rüzgar bana sarılırken onu ittim.
'Benim kimseye ihtiyacım yok benim abime ihtiyacım var' dedim. Ağlıyordu
'Bana yardım mı etmek istiyorsun onu uyandır' dedim.
'Gece benden bunu isteme' imkansızdı istediğim
'Artık onun ruhu yok' dedi.
'Benim de yok' dedim. Canım yanıyordu onu benden böyle koparmaları canımı yakıyordu. O benim tek gerçeğimdi. O benim ben olma nedenimdi.

Acıları iliklerime kadar yaşadığım bir an daha. Ben acı çekmek için gelmiştim dünyaya. Sevdiklerimi kaybetmek için, sürekli ilerlediğim yolda düşmek için.

Abimin üstünü örtecekleri anda durdurdum onları.
'Bırakın' kimse beni dinlemezken Bartu'ya döndüm.
'Bir şey yap abimi uyandır' diye bağırdım. Ağlıyordu sadece ağlayıp abimi izliyordu.

KARANLIĞIN YENİLMEZ NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin