Issız

14 3 3
                                    


'Beni tanımadın mı siyah meleğim? Başımı yavaş bir şekilde arkama çevirdim. Sarhoşluğu kokusuna sinen Unsur karşımda duruyordu. O kadar yakındı ki korkuyordum. Göğsünden tutup geriye ittim.
'Ne işin var burda?'Kaşları çatıldı
'Gördüğüne sevinmemiş gibisin' Zeynep'in bizi izlediğini fark edip
'Korktum ve çok sarhoşsun'
'O sıvı bana etki yapmıyor' dediğinde konuyu değiştirmek amaçlı
'Ne işin var?' Dedim tekrar. Bana yakınlaşmaya başladığında
'Davetliyim' dedi
'Aramızdaki mesafeyi burda koruyalım' ne kadar sarhoş olduğu ama yine de bilincinin gerçekten ayık olduğu gözle görülür derecedeydi.

'Neden?' Başımı kapıya çevirip Rüzgar'ın gelmemesi için dua ettim.
'Rüzgar için burdayım' Gözlerindeki hayal kırıklığıyla

'O senin için ne anlam ifade ediyor?' Dedi. Öyle gözleri vardı ki, bana öyle bir bakıyordu ki bu gözleri sürekli olarak izleyebilirdim.
'Buda seni ilgilendirmiyor' arkadan belime sarılan el beni Unsur'dan uzaklaştırdı. O kadar sıkı tutuyordu ki belimin acıdığını hissettim.

Unsur sessiz kalırken
'Sakın benim için tartışmaya kalkmayın' diyerek masaya döndüm ses tonum sert ve kararlı çıkmıştı.
'İyi akşamlar Gece' diyerek yanımızdan uzaklaşan Unsur'dan sonra derin nefes aldım sanki biraz önce almamışım gibi.

'Sana ne dedim' Kulağımda hissettiğim nefesiyle
'Onlarla bir yere gitmememi söylemiştin sohbet içinde olmamamı değil?' Dedim.
'Benimle kelime oyunu oynama' diye tısladı. Gözlerindeki sinirin alev topuna dönüşmesini izlemeyeceğim için Kaan'a çevirdim bakışlarımı.

Elini Zeynep'in beline sarmış gergin bir şekilde bana bakıyordu sanki diyeceği bir şey varda söyleyemiyor gibi. Başımı ne var gibisinden salladım. Bakışlarını Rüzgar'a çevirdikten sonra bana bakmayı kesti.

'Ne zaman gideriz?' Dedim ortam o kadar gergindi ki canım sıkılmıştı.
'Daha var' dedi Rüzgar çatık kaşlarla.
'Çatık kaşlar sana yakışmıyor' yalandı ona her şey yakışıyordu ama bana böyle bakmasını istemiyordum.

'Nasıl bakmamı istiyorsun?' Kaşlarım çatıldı beni duymamıştı değil mi?
'Gül' dedim. Önündeki bardağı kafasına dikip elini uzattı.
'Bu dansı bana lütfedin' Yüzümü buruşturup güldüm.
'Bu çok resmi oldu' oda gülüp
'Benimle dans eder misin küçük kız?' İçimdeki sese söylediğini biliyordum.
'Sanırım hoşuna gitti' diyerek elini tuttum.

Dans etmesini çok bilmesemde abimden bana kalan güzel anılardan bir kaç kırık parça vardı.
Yerimizi aldığımızda ellerini belime doladı aynı şekilde bende ellerimi boynuna dolayıp ensesinde birleştirdim. Kendine doğru çektiği bedenim onun bu hareketine çoktan hazırdı.

Ben arafta kalıyordum.
Rüzgar beni her şekilde desteklerken
Unsur'un sadece bakışları yetiyordu. Ben ona ihanet edip abime ihanet edip Unsur'u seçmem çok bencilce olurken onu seçmesem Rüzgar'ıda seçmeyecektim.

'Rüzgar' dedim sesi bile benim içime sızlatırken.
'Bu tınıdan hoşlanmıyorum' dedi. Gözlerinin en derinlerine bakıp bir elimi yanağına götürüp çok az olan sakallarını okşadım.
'Bende' dedim. Benim abimin yanına gitmem gerekiyordu. Abimi görmeliydim yoksa gerçekten kafayı yiyecektim.

'Benim' dedim ve sustum. Nefesi nefesime çarparken gözlerimi kapattım. Beynimdeki düşünceleri hemen silmem gerekiyordu yoksa yine kontrolümü kaybedecektim.

'Senin?' Dedi sorar bir şekilde. Yutkundum sanki bir şeyler diziliyordu boğazımda geçmeyecek suretle.
'Gece' Unsur'un sesiyle gözlerimi açtım. Bizi bu halde görmesi hiçte iyi değildi özellikle Rüzgar'ın hayatı için.

'Unsur' dedim Rüzgar'dan ayrılırken. Rüzgar yine sert ses tonunu takınıp
'Ne zaman bizi rahat bırakacaksın?' Dedi.
'Gece benimle dans edince' Rüzgar duyduğu kelimelere karşılık

KARANLIĞIN YENİLMEZ NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin