ACI

36 18 29
                                    

'Ruhunun Attığı Çığlıkları Duyuyorum'

Acı mı? bu hissettiklerimin tanısı sadece acı mı? O zaman ben iliklerimi hissedemeyecek kadar yaşıyorum. Ya da tekrar ölüyorum, acı çekerek ruhumu parçalıyorum. Nefes alamayarak bedenime eziyet ediyorum ama bunu yapan bilincim değil ruhum. Acı olamaz bu hissettiklerimin tanısı asla acı olamaz. Ne o zaman bu yaþadýklarým ölümlerden ölüm mü? Ölmek kolaydır, sadece insanlıktan çıkarsın artık yok olmuşsundur fakat yaşamak ölenlerin ardından yaşamak bu ölmek kadar kolay mı? Yaşadığını bile bile nefes alamamak, gece uyurken bir eli boğazında hissetmek, esen rüzgarda onun kokusunu bulup onu görememek. Yağan yağmurda akan toprakları kendi kanın gibi görmek.

Uçan bir kuşun uçağa çarpması gibiydi duyduklarım, yaşadıklarım. Gözlerim buğulanıyordu önümdeki camı sağanak yağmurlu görüyordum. Bulutlardan kurtulmak istercesine hazla, sık sık yağan damlalar. Hastanelerden nefret ederdim tıpkı doktorlardan ettiğim gibi. Onlar sevdiklerimi almıştı benden kin beslemiştim hepsine karşı.

Şimdiyse o nefret ettiğim hastanenin duvarına yaslanmış yüzü kan içinde kalmış abimi izliyorum.  Omzuma dokunan eli umursamadan abimi süzmeye devam ettim.

'Gece' Kokusundan ve yumuşak ses tonundan Rüzgar olduğunu anlamıştım. Akan ama donan gözlerimle yavaşça ona döndüm.

'Ne var?' ses tonum soğuk çıkmıştı. Beni baştan aşağı süzdü. Ona acı çektiğimi göstermeyecektim tek ona değil kimseye göstermeyecektim çünkü ben o yataktan kalkacak kişinin kardeşiydim.

'Yapma böyle' dedi hala yumuşak ses tonuyla bana doğru bir adım daha atıp kollarımdan tutarak.

'Ne yapmamı bekliyorsun? omzunda ağlamamı mı?' dedim. Başını olumlu anlamda salladı. Hissettiklerimin karşılığı belki de bu olabilirdi.

'Bak Gece orda yatanın senin için ne kadar değerli olduğunu biliyorum.' Dedi. Gözleri hiç olmadığı kadar güven vericiydi. İnan bana diye çığlık çığlığa bağırıyordu.

'Bu seni ilgilendiriyor mu?' dedim hala soğuktum. Gözlerini gözlerimden ayırmadan

'İçine atma' dedi. İçimdeki ses ona gerçekten sarılmamı söylüyordu. Bartu hala ortada yoktu belki olsa ona sarılırdım ama yoktu.

'Bartu' dedim. Etrafıma bakınarak.
'Yolda geliyor' dedi. İçeriden çıkan doktoru görünce yanına ilerledim.

'Abim iyi mi?' Dedim. Doktor başını olumsuz anlamda salladığında  arkaya doğru sendeledim Rüzgar destek olmak için kollarımdan tuttu. Gözümden akan yaşlar İstanbul trafiğinden bile daha yoğundu.

'Durumu kritik, kaza esnasında beyninden ciddi bir hasar almış, aynı zamanda vücudunda da yüksek derecede hasarlar var. Şu anda yoğun bakımda kalacak uyandığı zaman durumu daha da netleşecek' dedi.

'İy olacak mı?' Dedim. Bakışlarını Rüzgar'a çevirdi. Yakasından tutup bağırmaya başladım.
'İyi olacak mı? Cevap versene' tüm koridor beni dinlerken Rüzgar araya girip beni kenara çekti.

'Gece sakin ol' Gözümden akan yaşları silip
'Nasıl sakin olayım. Onlar insanları yaşatmak için varlar ama benim tüm sevdiklerimi öldürüyorlar. Ne gereği var o zaman' diye bağırdım. 

'Onlar ellerinden geleni yapıyorlar'

'Ama yetmiyor' dedim. Hemşirelerden biri bana su getirirken eline vurup yere düşmesini sağladım.

'Benim suya değil ona ihtiyacım var anladın mı?' Diye bağırdığımda hala ağlıyordum. 

'Gece, kendine gel' Rüzgar'ı takmadan bahçeye yol aldım. Nefes almayı unutmuş gibi yüzüme çarpan havada sanki günlerdir aradığım bir şeyi bulmuş gibi rahatlamıştım.

KARANLIĞIN YENİLMEZ NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin