Heyy hala burdamısınn? Ayy yerim seni💕 keyifli okumalar ballı böcükümm
Geri bir adım atım. Şok olmuştum. Bunu...bunu bana nasıl yapabilirdi? Ben ona güvenmişken nasıl tekrar arkamdan vurabilirdi? Neden yapıyordu bunu. Neden sürekli aynı şeyi yapıyordu. O...o iğrenç biriydi. Ben ona nasıl tekrar güvenebildim? Ne sanıyordum ki tekrar yapmicağını mı?
İçeride
" Melis onu sevdiğimi sanıyor. Hahahhaa çok masum. Onu sevdiğimi nasıl düşünebilir. Şimdi de biraz kullanıp atıcam. Arkadaşım yok simdilik. Bi ortam kurduğumda onu bırakıcam. Pişmanım affet beni dedim hemen kandı salak. Ay cidden komik kız. Ben nasıl tahammül etmişim bu şapşala" demişti birine. Demek öyleydi. Demek saftım.
Düşüncelerimi karşımdaki kapının açılması böldü. Gülen yüzü birden soldu. Suratı asıldı. Ve sadece durup gözlerine baktım. Ve sadece şunu söyledim.-Yazıklar olsun.
Arkamı dönüp gidiyordum ki
-Melis bi dakika ben..
-Ne sen Sibel? NEE?
-Bak düşündüğün gibi değil.
-Ne gibi o zaman. Ha dur ben şapşalım ya sen ne dersen inanırım hemen. Şimdi hangi yalanı söyliceksin. Cidden bir yılansın yüzüne bile bakılmaz. Yazıklar olsun sana. Tek kelimem bu. Ve benden uzaklaş. Asla yanıma bile yaklaşma duydun mu beni? Senden iğreniyorum. Pislik.
Mahçup ve küçük düşürülmüş çocuklar gibi bana bakarken artik ona karşı acima duygusu değil nefret besliyordum. Tek kelime etmesine izin vermeden arkamı döndüm ve uzaklaştım. Bunu nasıl yapabiliyordu? İnsan nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyordu? Yalnız kalmam gerekliydi. Okulun en tenhasında olan banka oturdum ve ellerimle yüzümü kapattım. Kendimi dinlemem lazımdı. Bir kac dakika sadece boş boş oturdum. Öğle arasınin bitmesine yaklaşık yirmi dakika vardı. Yanıma birinin oturduğunu hissettim. Bu İlyastı. Bir şey demeden bir kaç dakika oturduk. Ben hala kendime gelememiştim. Ne kadar aptaldım!
İlyas:-Ne oldu anlatmak ister misin?
-Şimdi anlatmasam? anlatırsam çok kötü olurum.
-Gel buraya.
Beni kendine çekti ve güvenli kolları arasına aldı. Kokusu çok güzeldi. Sarılmıştı bana. Bende kollarımı onun beline doladım. Gözlerimden bi kaç damla yaş süzüldü. İyiki bu okula gelip onunla tanışmıştım. Didem ve Mustafa da vardı tabi. İyi ki onlarla tanışmıştım. Kollarınin arasından ayrıldım ve yüzüne baktım. Göz yaşlarımı yavaşca sildi. Ve oda yüzüme baktı. Ben söze girdim.
- sibel.. sibel yine aynı şeyi yaptı.
-Ne yaptı? Yine emre mi?
-Hayır emre değil. Yani bilmiyorum biriyle konuşurken duydum. Dün aksam onu affetmek için msj attım bugün konuşacaktık. Konuşmak için sizin yanınızdan ayrıldım zaten. Soyunma odasındaymış. Kapısı kapalıydı. Tam kapıyı açacaktım ki. Konuşmalar duydum.
-Ne diyodu?
-Beni kullanıp atacakmış ben çok şapşal birisiymişim onun beni sevdiğini ve pişman olduğunu sanmışım. Şuanlık arkadaşı olmadığı için numara yapmış ve ortam kurduğu an yine beni bırakacakmış.
-Bu kızın seninle sorunu ne? Hem arkandan okula geliyor. Hemde bunları yapıyor. Ama ben bunları ona gösteririm.
Artık onu koruyacak gücüm kalmamıştı. Birşey yaoma diyemezdim. Çünkü hakediyordu ama bir şey yapmasını istemiyordum. İlyasın başı yanacaktı. Sustum ve yine boş boş etrafa bakındım. Kendimi bir boşlukta hissediyordum. Kimse yok gibi. Kimsenin değeri kalmamış gibi. Bu sırada mustafa ve didem yine itişerek bize doğru geliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
ChickLitOkuduğunuzda bırakmak istemeyeceğiniz mükemmel bir hikaye mi arıyorsun? Tam yerindesin. Kitabın içindeki gizemi anlayabilecek misin peki? Okuduğunda "YOK ARTIK CİDDEN Mİ" diyeceğiniz bir hikaye seni bekliyor. E ne duruyorsun ballı turtam hemen başla...