19. bölüm- Çok mutlu olun...

819 33 4
                                    

mediadaki- Nisan :D

KEREM’DEN

Karışıklık, her yanımda birbirine dolanan anılar var. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sanki annesini kaybeden küçük bir çocuk gibi koca şehirde tek başım ayım. Nereye gideceğimi, nerden başlayacağımı bilmiyorum. Tek yaptığım Ayşe’ye boşanma davasını açmaktı. Kâğıdı imzalarken ellerim titredi. Gözlerim nemlenirken kalbim sıkışıyordu. Emre en yakın arkadaşlarımdan biri avukattır. Onu çağırdım. Bütün gereken evrakları hazırlayınca kaldığım otele geldi. Yıkık dökük salaş bir pijama ile onu karşıladığımda donmuş gözleri ile beni ayaklarımdan başlayıp süzdü.

‘’Kerem ne oldu sana?’’dediğinde ayakta duramayan bedenim ona doğru düşüşe geçti. Emre beni tutarken ‘’Hay Allah! Hadi ağabeycim gel otur şuraya’’deyip beni koltuklara oturttu. Oturunca yine içki bardağımı elime alıp fondipledim.  Emre başını kaşırken ‘’Üff be Kerem. Bu ne hal oğlum? Çok kötü görünüyorsun. Ne odluda boşanmaya karar verdiniz? Gayet güzel gidiyordu evliliğiniz.’’deyince kahkaha attım. Deliymişim gibi bana bakarken ‘’İyi mi gidiyordu? Hiçbir şey iyi gitmiyordu.’’ Dedim. Acı içinde arkama yaslanırken o yeniden söze girdi.’’Abi acele karar vermeyin. Sizin bir oğlunuz var. Yeniden düşünün. Anlıyorum Poyraz gelince Ayşe’nin kafası karışmış olabilir ama oğlunuz için…’’derken acı içinde lafa yeniden girdim.

‘’oğlumuz değil. Onların oğlu.’’dediğimde Emre ‘’Ne?’’ dedi. Gözlerimi onun büyümüş gözlerine dikip ‘’Bulut Poyraz’ın oğlu.’’dedim. Her şeyi ona anlattım. Şaşırmıştı. Bunca şeyi ona daha önce söylemediğimiz için kızgındı. Ama nasıl anlatabilirdim ki? Onları korumak için kimsenin bilmemesi gerekti. Emre evrakları imzalamamdan sonra bir hışımla çıktı. Nereye gitti bilmiyordum. Zaten soracak halimde yoktu.

AYŞE’DEN

Gözlerimi açtığımda bir çift kol bana sımsıkı sarılmıştı. O kollara sımsıkı sarılırken bildiğim o güzel koku burnuma doldu. Dün konuştuklarımdan sonra Poyraz ile sarılıp burada uyumuştuk. Ona doğru dönüp güzel yüzünü seyrettim.    Çok tatlıydı. Gülümseyerek ben ona bakarken bir anda dudaklarımı öpmesi ile pörtlettiğim gözlerim ile ona baktım.

‘’Uyumuyor muydun?’’ dedim. Sol yanağımı okşarken ‘’Uyuyordum ama maalesef senin sesinle uyandım.’’ Deyince şaşkınca ‘’Ben ses yapmadım ki?’’ dedim. Ukalaca gülüp ‘’Çok tatlıyım demek hı.’’ Deyince neye döndüğümü şaşırdım.’’Ama ben içimden demiştim onu. Demedim mi?’’ dediğimde yine kahkaha attı.

‘’Cık sen içinden söyledin sanıyorsun ama dıştan söyledin boncuk göz.’’ Deyince ikimizde kıkırdadık. Tabi kendini beğenmişlik yapmadan duramayacağı için’’Ah! Çok tatlıyım ya. Ne yapsam acaba? Birazcık sana mı versem.’’ Deyince göğsüne hafif vururken ‘’Gıcık’’ dedim. Bana sımsıkı sarılıp başımı göğsüne koydu. Yine kalp atışını ben dinlerken mutlulukla gülümsedim.

‘’Bu his çok güzel’’ dedi. Bende merakla ‘’Hangi his?’’ dedim. Saçlarımın arasından başımı öpüp ‘’Seninle uyumak, seninle uyanmak, seninle sarılmak. İşte bu his çok güzel.’’ Deyince bende gülümseyip ‘’Bu his çok güzel ‘’dedim. O da merakla ‘’Hangi his?’’ deyince ikimizde güldük.

‘’Göğsüne başımı koyup kalp atışını dinleme, yanımda olduğunu bilmek. İşte bu his çok güzel’’ dedim. Başıma yine öpücüklerini bırakıp ‘’Çok mutluyum.’’ Dedi. Bende gülümseyip ‘’Bende’’ dedim. Yataktan kalktıktan sonra aşağı inip kahvaltı hazırladık. Benim şirin sevgilim adamına alış veriş yaptırmış. Çok kolaycı bu adam ya. Bana yaklaşıp ukalaca baktı ‘’Hadi bakalım küçük hanım bana kahvaltı hazırla. Hatta yumurtaları kır bende domates doğrayayım.’’ Deyince asıl ben bu kez ukalaca sırıttım. Benimle dalga geçecekti aklınca. Çünkü o kadar beceriksizdim ki önceden yumurtayı bile kırım derken elimi, üstümü batırırdım. Birde omlet yaptığımda kabuğunun kırıntıları içinde olurdu. Çok tuzlu yapardım ve o benimle her seferinde dalga geçerdi. Ama şimdi değişmiştim. Oğlum için bütün yemekleri öğrenmiştim. Poyraz’ın daha önceden dediği laf aklıma geldi’’ Yarın bir gün evlenip ev bark sahibi olacaksın. Melek annemden bir şeyler öğren biraz. Çocuklarımın aç kalmasını istemem.’’ Demişti. Aklıma gelen bu sözler ile ben kahkaha attım. Poyraz deliymişim gibi bakınca yanağına uzanıp uzun bir öpücük bıraktım. Hala bana şapşal şapşal bakarken ‘’Şimdi gör bakalım. Çocukların aç kalacak mı ?’’ dedim. O da bu sözüm üzere kahkaha atınca bana dediği lafları hatırladığını anladım.  Kollarından tutup onu sandalyeye oturttum. Bana hala şaşkın bakarken ‘’Sen sadece seyret. Ben her şeyi hazırlarım.’’dedim. Hala bana kaşlarını hafiften çatmış bakarken benim kahvaltıyı hazırlamama bakıyordu. Yumurtaları kıracağım zaman büyük heyecanla bana baktı. Bende kul hareketler ile yumurtayı büyük başarı ile kırdım. Poyraz’a kaçamak bakış attığımda ağzı açık, gözleri büyümüş bana baktı. Gülümseyip devam ettim. Hatta peynirli börek bile yaptım. Yaklaşık yarım saat sonra masayı hazırlamıştım. Gülümseyerek karşısına oturduğumda bana uzaylıymışım gibi baktı. Benim gülümsemem genişlerken ‘’Sen… Sen benim boncuk gözlüme ne yaptın? Doğruyu söyle sen kimsin?’’ deyince kahkaha atmam bir oldu.

NE OLUR GİTMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin