AYŞE’DEN
Hala inanamıyordum. Ben şu anda Poyraz’ın kollarında mıydım? Bana sımsıkı sarılan gerçekten benim zeytin gözlüm müydü? Yok… Yok, kesin rüya…
Kaşımı çatarak elimi göğsüne koyup biraz geriye gittim. Ona dokunuyordum şu an. Evet, yanımdaydı galiba ama hala deli gibi korkuyordum rüya olmasından. İçim içimi yiyordu. Kolumu cimliklerken canımın acısı ile’’ahhh’’dedim. Poyraz pür dikkat bana bakıyordu. Şaşkındı. Hangi deli kendi canını acıtır ki? Tabi ki ben…
Poyraz yüzüme elini koyarken dudağının kenarından gülümsüyordu. O gülümseyince bende gülümsedim. Onun bu hali çok hoşuma gidiyordu. Gözlerinde kaybolma hissini bile çok özlemişim. Ona her baktığımda zamandan soyutlanıyordum. Hayatımda ki bütün puslu dumanlar dağılıyordu. Kalbimi ele geçiren korku askerleri beni terk ediyordu birer birer. Mutluydum şu an. Ve çok korkuyordum. Şu an onu tutarken yine ellerimin arasından kayıp gitmesinden çok korkuyordum. Bedenimde bir yorgunluk hissederken başımı kalbinin üstüne koydum. Hızlı atışını dinlerken gülümsüyordum. O kadar çok dua etmiştim ki bu kalbinin yeniden atması için. Ben öleyim ama o yaşasın demiştim hep. O yaşasın, nefes alsın ben onun yerine ölürüm. Kollarımı beline dolarken kulağımı iyice göğsüne dayamıştım. Uzun süre kalp atışlarını dinledim. Hem gülüyordum hem de ağlıyordum.
Onsuzluk kör bir kuyunun içinde kalıp yosunlu suyunda boğulmak gibiydi. Sessiz, çaresiz, hüzünlüydü hayat. Bir tek benim içimde çığlıklar vardı. Hiç dinmeyen çığlıklar, ölmemi isteyen çığlıklar. İlk intiharımdan sonra Keremle buralardan gittikten sonra birçok kez daha ölmek istedim. Bebeğim için her defasından vazgeçtim ama hala içimde bir yanda o duyguyu taşırdım. Ama şimdi doyasıya yaşamak istiyorum. Poyraz’a bu kez sımsıkı sarılıp onu bir daha hiç bırakmak istemiyorum. Her şeyi halledecektim. Yeniden ona ait olacaktım. Kerem den boşanmaya karar verdim. Ama ben bir şey unuttum. Ya Poyraz Nisan dan dan boşanmak ister mi? Onu geçtim şu an onu mu seviyor? Hızla ondan ayrılırken kızgın gözlerle ona bakıyordum. Şaşkındı, ne diyeceğimi bekliyordu.
‘’ne oldu?’’ dediğinde aniden sesimi yavaştan yükselterek ‘’Sen evlisin?’’dedim. Boğazımda bir yumru vardı ve ben şu an ölecek gibiydim. Ukala bir gülümseme yaparken ‘’ama sen de evlisin?’’dedi. Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemiyordum. Benim evliliğim sahteydi ama onun ki gerçek. Üstelik Nisan çok iyi bir kızdı. Allah’ım ben ne yapıyorum? Benim sessizliğim canımı yakarken beynimdeki sesler beni öldürmek üzereydi. Poyraz kaşlarını çatıp ‘’hala çözmediğimiz önemli bir sorun var Ayşe. Sen beni aldattın. Can dostumla evlendin.’’ Dediğinde kızarmış olduğunu düşündüğüm gözlerimi zeytin gözlerine dikip ‘’ama ben sah…’’Derken yine sözümü kesti ‘’hı… Şaka gibi. Sen ya sen beni sevdiğini söyleyen, deli gibi kıskanan sen can dostumla evlisin. Üstelik bir de oğlunuz var. Ben ne yapıyorum burada? Gelmiş sana sarılıyorum. Senin beni aldattığın gibi karımı aldatıyorum.’’derken kızgınlıkla yerdeki kara tekme atıp ortalığa saçılmasını sağlarken bir elini saçlarına daldırdı.
‘’Poyraz bilmediğin şeyler var. Ben… Şey biz… Yani sah…’’derken aptal yine beni susturup ‘’belki de biz seninle sevgiliyken de siz beraberdiniz. Allah kahretsin. Aptal gibi ben…’’Derken yüzüne attığım tokatla koca bir sessizlik oluştu. Gözlerimden yaşlar süzülürken içimi acıtan bir sert ifade yüzüme sindi.
‘’senin neler olduğu hakkında tek bir tane bile bildiğin yok.’’ Sağ elimin işaret parmağını ona doğrultmuş bütün öfkemi ona kusuyordum. Belki de içimde ki öfkenin büyük sebebi onun beni hep terk etmesiydi. Buna dayanamıyordum. Belki benimki sahte evlilikti ama onunki gerçekti. Üstelik birde kızı vardı. Bu düşünce aklımı yerine getirirken arkamı ona döndüm. Derin nefesler almaya çalışırken elimi göğsüme koydum. Lanet krizim geri gelmişti. Ama şimdi olmaz. Onun yanındayken bu kadar çaresiz görünemem. Cevabını duymaktan korktuğum soruyu yönelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NE OLUR GİTME
Novela JuvenilAşk; huzuru, sevgiyi, mutluluğu aradıkları bir gemiydi. O gemiye yetişmek için çok çaba sarf ettiler. Umutlar kurup, bu umutlara sarıldılar. Ama hiç biri başlarına gelecekleri bilmiyorlardı. Geçmişlerinde ki hataların boğazlarına sarılıp dünyaları...