5. bölüm- bizim meleğimiz

1K 40 0
                                    

Media daki Ayşe :))

Ayşe’den

Poyraz nerdeyim?  Beni bulabilir misin? Kayboldum zeytin göz her yer karanlık. Hani beni bekliyor olacaktın neredesin? Hiç kimse yok etrafımda karanlık nerede olduğumu bile bilmiyorum. Üşüyorum çok soğuk burası… Diye seslendim.

 İleride beyaz bir ışık var ona doğru yürümeye başladım. Işığa yaklaştığımda bir kapı olduğunu ve başka bir dünyaya açıldığını fark ettim. Bir adım daha attığımda:

‘’Ayşeeee’’ diye tanıdık bir sesle ardıma döndüm.

‘’Poyrazzz’’dedim. Sesim yankılanıyordu.

‘’gitme oraya, daha zamanın değil’’

‘’zamanım değil mi? Poyraz yoruldum’’

‘’biliyorum bir tanem ama meleğimiz için gidemezsin yaşamalısın ‘’

‘’meleğimiz mi?’’

‘’evet meleğimiz’’

‘’ne demek istiyorsun Poyraz’’

‘’zamanı gelince anlayacaksın aşkım. Geri dön sevdiklerinle yaşa. ‘’

‘’zeytin göz seni çok özledim. Gitmek istemiyorum.’’

‘’gitmelisin gönül gözüm’’

‘’sende gel o zaman sensiz olmaz’’ dedim ağlayarak. Her yer karanlıkken bir anda çiçeklerin, kuşların, kelebeklerin, ağaçların olduğu yemyeşil bir yere dönüştü.

‘’ben gelemem aşkım. Ama sen geri dönmelisin benim yerime de yaşa, mutlu ol, yeniden âşık ol’’

‘’olmaz gitmem’’dedim hıçkırarak onu nasıl bırakırım. Ona doğru yürüdüm ama her adımımda Poyraz biraz daha uzaklaştı. Durdum.

‘’gidemem zeytin göz gidemem’’diye bağırdım. Onsuz nasıl dönerim ki…

‘’git gönül gözüm, yüzümü güldüren bana hayat veren ilk aşkım… Git ve meleğimizle mutlu ol. O benden sana bir hediye’’ deyip uzaklaştı. Ona doğru yürüdüm ama kayboldu. Sadece uzaktan gelen sesi kulağımda yankılandı.

‘’git meleğimize iyi bak’’ 

Gözlerimi açtım. Tuhaf sesler geliyordu. Etrafıma bakındığımda bazı aletlerin bana bağlı olduğunu ve kalbimin atış sesini duydum. Burnumda hava veren boru vardı. Sanırım oksijen tüpüydü.  Her şey bir rüyamıydı.  Değildi hissettim oradaydım. Poyraz la konuştum. ‘’git meleğimize iyi bak’’ dedi. Meleğimiz yoksa… Elimi karnımın üzerine koydum. Bileklerim çok acıyordu. Ama umursamadım. Meleğimiz… Gözlerimden akan yaşa rağmen gülümsedim. Hamile miydim? Poyrazın hediyesi mi? Bebeğimiz mi olacak?

Otomatik kapı açıldı içeri Dilay hemşire girdi.

‘’uyandın mı? Ben hemen Barış beyi çağırayım’’ deyip koşturdu. Dilay ı uzun zamandır tanıyorum. O günden beri… (zamanı gelince o gün anlatılacak J) Barış girdi.

‘’uyandın sonunda yaramaz. Çok korkuttun bizi. Bir iyi ol bunun hesabını soracağım sana’’ dedi kaşlarını çatarak. Sanırım herkesten bir güzel azar yiyecektim. Barış beni muayene ederken ona gördüğüm rüyayı anlattım. Bazen kaşlarını çattı, bazen üzüntü dolu bakışla dinledi ve gözlerinden akan yaşı silip bana yaklaştı. Son cümlemi bir daha tekrarladım.

‘’ meleğimize iyi bak dedi. Barış ben hamile miyim?’’

‘’evet yaramaz. Hamilesin ‘’

Hem mutluluktan hem de Poyrazsız bebeğimize nasıl bakacağım onu nasıl koruyacağım diye ağladım. Barış gözyaşlarımı sildi.

‘’sağlıklı mı? Bebeğim iyi mi?’’

‘’iyi merak etme. Gayet sağlıklı. Ama söz ver kendine iyi bakacaksın artık.’’ Kafamı tamam anlamında salladım. Ama babam onlar biliyor muydu?

‘’barış ailem öğrendi mi?’’ dedim endişeyle

‘’yok, canım Kerem den başka kimse bilmiyor’’ deyince içim rahatladı. Biliyorum uzun süre bu sırrı saklayamazdım ama babam çok sert bir adamdır. Bir de evlenmeden hamile olduğumu öğrenirse gözümün yaşına bakmaz zorla bebeğimi aldırtırdı ya da bana yapmadığı kalmazdı. Buna asla izin veremem ne olursa olsun Poyrazım dan dan bir parça. İkimizin bebeği. Bebeğimize asla dokunmalarına izin vermem.

‘’iyi’’ dedim.

‘’tamam, canım bu sır merak etme sen. Birazdan seni odaya aldıracağım tamam mı’’?

‘’direk çıkışımı yapsan iyi olmaz mı? Biliyorsun hastaneden nefret ediyorum’’

‘’bilmez miyim yaramaz o olaydan sonra ne kadar işkence ettin bana.’’

‘’ne yapsaydım. Günlerce hastanede beni tutmanıza izin mi verseydim. Çıkar beni buradan’’

‘’olmaz birkaç gün daha kalman lazım.  Üç gündür yoğun bakımdasın. Bileğin için fizik tedaviye de başlayacağız yaramaz. Hadi ben çıkayım meraktan cama yapışanların bir merakını giderim sonra seni odaya alırız’’ deyip gitti. Offf yine mi hastanede kalacağım.  

Kerem’den

Ayşe yi ameliyattan sonra yoğun bakıma aldılar. Bazılarını eve gönderdik. Ben ile arkadaşlar kaldık bir tek. Barışta bir şeyler vardı. Merakla odasına gidip içeri girdim.

‘’gel canım otur şöyle ben de seni çağıracaktım.’’

‘’ne oldu oğlum kötü bir şey mi var?’’

‘’yok, bizim açımızdan kötü değil ama Ayşe nin ailesi açısından kötü’’

‘’ne bu mesele oğlum anlatsana’’

‘’Ayşe hamile, bu çok güzel bir şey. Ama ailesi…’’

‘’ailesi öğrenirse Ayşe’ye çok kötü şeyler yaşatırlar.’’

‘’evet, biliyorsun babası eski kafalı bir adam. Öğrenirse çok kötü şeyler olur.’’

‘’biliyorum abi. Buna bir çare bulmalıyız. Buldum Ayşe yi İtalya ya götürelim. Birkaç yıl sonra geliriz.’’

‘’öyle yapalım aileyi ben bir şekilde ikna ederim .’’

‘’tamam, abi görüşürüz ben gideyim şimdi.’’

‘’tamam’’

Ayağa kalkıp koridora çıktım. Hamileydi, anne olacaktı. O kadar çok isterdim ki çocuk ikimizin olsun.  Yoğun bakımın önüne gelip camdan baktım. Şu an evlenip eşiyle mutlu olması gerekirken o acıyla kıvranıyor. Hayat o kadar farklı ki her an bir sürprizle karşına çıkıyor. Bu kez hayat bize acı bir sürprizle geldi. Aramıza bir bebek gelecekti şimdi. Ayşe ile Poyrazın bebeği… Artık korumam gereken sadece Ayşe değil, artık bebeğini de korumam gerek. Çünkü Ayşe o bebeğin sayesinde yeniden hayata dönebilir, mutlu olabilir…

NE OLUR GİTMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin