AYŞE’DEN
Yine kurtların arasında kalmıştım. Bir umudum varken önce şimdi o da yoktu. Elimden tutan adam beni nasıl bulacaktı hiç bilmiyorum. Beni bu kulübede yapayalnız bırakıp gittiklerinde tekrar uyandığım odaya gidip yatağa uzandım. Çok korkuyordum ve de üşüyordum. Üstüme yorganı örterken sımsıkı ona sarılmıştım. Sanıyordum ki beni yorgan tüm kötülüklerden korur. Ama beni kimse koruyamayacaktı bunu biliyordum. Gözlerimi kapayıp sadece uyumak istiyordum. Burada olmadığımı düşünmeye ihtiyacım vardı. Nemli gözlerim kapanırken gözümün önünde Poyraz canlanıyordu. Zeytin gözlümü çok özledim. Çok özledim. Gözlerimden yaşlar süzülüp tenimi yakarken sevdiğim adamı düşünerek uykuya daldım.
POYRAZ’DAN
Banyoda o kadar uzun süre kalıp ağlamıştım ki gözlerim yanıyordu ve kızarmıştı. Banyodan çıktığımda karşımda Sinan babayı görmeyi hiç beklemiyordum. Bana sert bakmaya çalışsa da yıllar sonra beni karşısında görmenin etkisinden olsa gerek şefkat belirtisi alıyordum.
‘’Sinan baba?’’dediğimde sağ eli ile başını kaşıyıp ne diyeceğini bilemiyormuş gibi baktı.
‘’Şey… Poyraz oğlum şey demek istedim.’’
‘’Evet baba’’
‘’Her şey düzelecek mutlaka oğlum. Bulut babasının sen olduğunu mutlaka öğrenecek. Ama zaman biliyorsun.’’dediğinde başımı evet anlamında sallayıp ‘’Biliyorum baba. Zaman gerekli. Daha çok küçük ve Kerem’e çok düşkün.’’dedim. Ama hala içim sızlıyordu. Ben onlara kavuşmak için ne kadar da geç kalmıştım. Oğlumun bebekliğini, ilk adımını, ilk anne ya da baba deyişini hiç bilmiyordum. Tam o esna da telefonum çalınca düşüncelerimi atıp telefona baktım. Ekranda Murat’ın ismini görünce heyecanla açtım.
‘’Alo?’’
‘’Poyraz, Ayşe’nin arabasını İstanbul dışında terk edilmiş şekilde bulduk.Araştırıyoruz. Hemen buraya gelmelisin.’’
‘’Tamam, hemen geliyorum.’’deyip telefonu kapadım. Sinan baba heyecanla ‘’Ne oldu oğlum?’’dedi.
‘’Arabayı bulmuşlar baba ben gidiyorum.’’
‘’Bende geliyorum oğlum.’’
‘’Hadi baba’’ deyip kapıya doğru giderken salonun önünden Kerem’i çağırdım. Hep beraber Kerem’in arabasına binip Murat’ın dediği yere gittik. Polisler araştırma yapıyorken ben koşarak araçtan inip Murat’ın yanına gittim.
‘’Ne oldu bir iz var mı?’’
‘’Araba tekerleklerinin izlerine bakılırsa üç araç önünü kesmiş. Ayrıca Ayşe’nin camını kırıp onu çıkarmışlar.’’
‘’Delireceğim ya! Nereye gittiklerine dair bir şey yok mu ?’’
‘’ Burayı çeken mobese kameralarını tespit ediyor çocuklar. Oradan da bakıp en azından ne tarafa gittiler ona bakacağız. Ve araçlar belirlendikten sonra gittikleri yeri çeken mobese kameralarında nerede olduklarını bulabiliriz’’ dedi. O esna da bir polis memuru elinde Ayşe’nin kırık telefonu ve çantası ile geldi.
‘’Efendim, telefonu kırmışlar. Ve çantada buradaydı.’’ Çantayı ben hemen alıp içine baktığımda Ayşe’nin astım ilacı içindeydi. Endişe ile gözlerimi Murat’a çevirdim.
‘’İlacı burada. Ya rahatsızlanırsa?’’dediğimde Kerem ile Sinan baba endişe ile Murat’A bakıyorlardı. Murat’ta sinirle nefes verdi.
‘’Arkadaşlar nerede kaldı bu görüntüler. Mailden falan atsınlar bari!’’diye memurlara bağırdı. Bir memur arabanın önüne koyduğu bilgisayarla uğraşırken bize dönüp ‘’Amirim geldi!’’dedi. Hemen hızla yanına gittiğimizde araçların Ayşe’nin önünü nasıl kestiğini gördüm. Sinirlerim alt üst olmuşken ellerim yumruk olmuştu. En çok canımı acıtan camı kırdıkları andı. Canım sevgilim nasılda korkmuştu. Saçlarını çeken adamın o ellerini kırmak istiyordum. Nasılda canını acıtmıştı. Gözlerimden yaşlar süzülürken dayanamayıp sinirle arabanın tekerleğine tekme attım. Saçlarımın arasından ellerimi öfke ile geçirirken ‘’Ne yapacağız? Allah’ım ya ona bir şey olursa!’’dedim. Murat beni tutup’’Sakin ol! Yoksa seni yanımda hiçbir yere götürmem Poyraz!’’dedi. Öfkemi durduramasam da sakin olmaya çalıştım. Mobeseler den aldığımız görüntülere göre arayacağımız alan daralmıştı. Hepimiz arabalara binip her yeri arıyorduk. Ama maalesef bu aramanın günler süreceğini bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NE OLUR GİTME
Ficção AdolescenteAşk; huzuru, sevgiyi, mutluluğu aradıkları bir gemiydi. O gemiye yetişmek için çok çaba sarf ettiler. Umutlar kurup, bu umutlara sarıldılar. Ama hiç biri başlarına gelecekleri bilmiyorlardı. Geçmişlerinde ki hataların boğazlarına sarılıp dünyaları...