LÜTFEN !KOYDUĞUM ŞARKIYI DİNLEYEREK OKURSANIZ DUYGUYU DAHA İYİ HİSSEDECEĞİNİZİ DÜŞÜNÜYORUM :D İYİ OKUMALAR :D KEREMCEM - NEDEN GELDİN
KEREM’DEN
Küçük bir kalp esintisi sanırdım. Nedensiz hayatıma esip dünyamı onunla doldurdu. Yanacak mışım meğerse ateşimde oymuş. Razıydım. Beni ölesiye yakmasına. Her şeyi unuttuğum gözlerinde boğulmaya razıydım. Yarın olsun, ne olursun bu kez beni bırakmamaya gelsin. Yanımda olsun. Ben yine her zaman ki gibi susarım. Sebebim oyken kalbimi kanatırım. Ellerim acıya değdikçe umurumda bile olmaz. Yeter ki hayatımda o olsun. Ama ne yazık ki bunlar geçmişte kalıyor. Ben yine sürgün ediliyorum.
Onu o evde öylece bırakıp çıkmak benim için hiç kolay olmamıştı. Âşıksan bırakıp gitmek sanki bir parçanı da kesip oraya bırakılmış gibi oluyor. Nefes almam güçleşirken canım çok yanıyordu. Sanki kalbimin yarısını kesip o evde bırakmıştım. Kan revan içinde merdivenleri çıkıp arabama bindiğimde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bu seçimi yapmak çok zordu. Ama maalesef seçmek zorundaydım. O bana hiç gelmemişken yine de bana gelmesini beklemek ya da bana gelmiş gibi davranmak çok aptalca olacaktı. Bu kadar şeyden sonra bana tek bir yol seçmek kalmıştı. O da yıkık dökük olan yoldan tek başıma ilerlemek. Arabamı çalıştırıp oradan her uzaklaştığım saniye ruhum bedenimden çekiliyordu. Erkekler ağlamaz diyenlere inat bağıra bağıra ağlıyordum. Arabamın camını açıp soğuk havanın içeri girmesine izin verdim. Çünkü ancak bu kasırga soğuğu beni kendime getirirdi. Belki de belki de bu kasırga beni de alıp buralardan götürürdü. Belki de hiç var olmamış gibi olurdum. Bir anda bu dünyadan silinirdim. Kim bilir belki de hep hayalini kurduğum geleceğe götürürdü beni.
AYŞE’DEN
Sonunda kararımı vermiştim. Ben poyraz’ı seçmiştim. Onun elini tutmuştum. Çünkü hep ona aittim. Zaten hiçbir zaman tersini düşünmemiştim. Dokunduğum, âşık olduğum, kalbime dokunmayı başaran tek adamdı o. Zaten hiç başkasına bakamadım ki. Sanki o varken de yokken de kalbimi sadece onun açacağı bir kapı ile kilitlemişti. Ben o kapılarımı bir tek o gelince açıyordum. Gitse de hep kapılarım onun için açılmayı bekledi. Âşıksan eğer göz bebeklerin başka gözlere değmez bile. Sadece o vardır senin için. Kalbinin odalarını kendi için kapatan adam. İstediğin kadar sisli yollarda ilerle bir anda o adam çıkıp o yolları aydınlatan, ısıtan ufuktan doğan güneş olur. İçini ısıtır, aydınlatır. Gözlerinin içi güler. Sana bakan her insan âşık olduğunu bilir. Çünkü gözlerin gülüyordur. Hem de şimdiye kadar kimsenin güldüremediği halde bir tek o adama aittir o gülüşler.
Hani kaçış ararsın bazı anılarından. Bende de öyle şu an Poyrazsız geçirdiğim her bir saniyemin hafızamdan silinmesini istiyorum. Onsuzluğa hiçbir zaman alışamamıştım zaten. O kadar güçtü ki onsuzluk. Kezzap yutmuş gibiydim. Sanki bütün organlarım yanıp, parçalanıyordu. İçin için kanıyordu. Ama şimdi, içimde bahar açmış. Çiçekler var. Kuşlar ötüşüyor. Mis gibi bahar kokusu ferahlatıyor beni. Bunu yine sadece Poyraz başardı. Kimsenin baharı getiremediği dünyama o bir dokunuşuyla getirdi. Kabullenmem lazım artık o benim alnıma kendi ismini kazımış. Hem de sonsuzluğa kadar.
O toplantıya girince bende onunla girmiştim. Ama toplantıda biraz rahatsız olunca çıktım. Şu anda da onun odasında deri koltuklardan birine uzanmış onu bekliyorum. Ama o kadar yorgunum ki gözlerim kapanıyor. Gerçi gözlerimi kapatınca daha güzel Poyraz ile demin ki hallerimiz canlanıyor birer birer ve ben gülümsüyorum.
POYRAZ’DAN
Deminden bu yana toplantı odasında ha bire gülüyorum. Sonra bu halimi fark edince kahkaha atıyorum. Millet deliymişim gibi bana bakıyorlar. Aslında haklılarda şu an bende kendim hakkında öyle düşünüyorum. Ayşe yine aklımı başımdan almıştı. Artık onun yanına gitmek için bir heyecanla ayağa kalkıp alkışlamaya başladım. Millet cin çarpmış gibi olunca da ‘’Fikri çok beğendim sekreter Muro’’ dedim. Aslında çocuğun adı Muratta ben öyle diyorum. Her neyse. Millet hala bana pörtlettikleri gözleri ile bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NE OLUR GİTME
Novela JuvenilAşk; huzuru, sevgiyi, mutluluğu aradıkları bir gemiydi. O gemiye yetişmek için çok çaba sarf ettiler. Umutlar kurup, bu umutlara sarıldılar. Ama hiç biri başlarına gelecekleri bilmiyorlardı. Geçmişlerinde ki hataların boğazlarına sarılıp dünyaları...