Ne yapacağımı bilmemenin verdiği heyecan ve adrenalinle olduğum yerden kıpırdamadan etrafıma baktım. Şu an içinde bulunduğum kalabalık ortama o kadar yabancıydım ki... nasıl davranmalıydım? Ne söylemeliydim? Yada ne yapmamalıydım?
Yıllar sonra ilk defa bu kadar heyecanlanmıştım. Onu o kadar çok özlemiştim ki. Kalbime sığmayan sevgim dudaklarımdan firar etmişti. Dayanamamış onu aramış ve herşeyi anlatmıştım. Pişmanmıydım?
Asla.
Ama bir yanım buruktu. Keşke böyle olmasaydı. Keşke birlikte geçirebileceğimiz ondört yılımızı ayrı geçirmeseydik. Keşke dedikçe aklımı kemiren düşünceler bir hançer gibi dilime saplanıyordu. Ne acı bir kelimeydi ki bu, her ağzıma aldığımda bir yaprak döküyordum.
Hani diyor ya şarkıda;
Yaprak döker bir yanımız...
Bir yanımız bahar bahçe...
Ne de güzel özetlemiş hayatı.
Çektiğim bütün acıları unuturum geride bırakırım da;
Hayatımdaki en özel adamdan ayrı geçirdiğim yılları nasıl unuturum?
Nasıl yok sayarım özlem dolu sancılı günlerimi?
Sırf onu görmek istedim diye, sırf onun için ağladım diye günlerce aç yattığım günleri nasıl unuturum?
Yazık olmazmı onsuz geçen yıllarıma?
Kalbimden kopup gelen ama boğazımdan firar eden yakıcı hıçkırık o kadar acı vermişti ki bana...
Taksiden inmiş ve kafenin önünde öylece durmuştum. Ne ileri gidebiliyordum ne de geri dönebiliyordum. Kafenin içinde boş boş dolanan gözlerim onu buldu.
Üzerinde siyah bir gömlek, onun altında siyah bir kot pantolon, zaten uzun olan boyunu daha da uzun gösteren bir postal giymişti. Saçları dağılmış yakışıklı yüzünde kirli sakalları vardı. Az sonra özlediğim mavileriyle çakıştı mavilerim. Sanki birbirimizin geleceğinden haberimiz yokmuş gibi, birbirimizi gördüğümüz için o kadar şaşırıyorduk ki...Terleyen ellerimi beyaz elbisemin eteklerine sürdüm. Saldığım saçlarım ensemi terletmeye başlamıştı. Yüzümde hissettiğim yanma zerre kadar umrumda değildi zira hasta olacağımdan zaten emindim. Soğuk terler atmam da önemli değildi. Şu an önemli olan yıllardır özleminden kavrulduğum, mavisine kurban olduğum adamdı.
Beni görmesiyle ayağa kalkmış ve bir an bile tereddüt etmeden bana doğru hızla gelerek hızlı ve tek bir hamleyle bana sarılmıştı.Kalbim acımıştı. Yemin ederim iliklerime kadar acı işliyordu. Kafenin ortasında ikimizde çekinmeden utanmadan sesli sesli ağlıyorduk. Özlem bütün hücrelerimize o kadar işlemişti ki sanki bir an bıraksam özlemim boğazımı sıkıp beni nefessiz bırakacakmış gibi hissediyordum.
Saçlarıma konan öpücüklerle şükür dedim rabbime. Bu günleri yaşadıktan sonra ölsem ne? Kalsam ne?"Seni çok özledim. Kokunu özledim. Sana sarılmayı sarı saçlarını öpmeyi özledim."
Konuşmasıyla yutkundum.
Konuşmasıyla öldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GÖZÜME TUTSAK
Ficción General14 yıllık esaret... 14 yıllık evlilik... Bu hikayede bir çok suçlu var. Bir çok yanlış var. Bir çok vicdansızlık var... Ama bu hikayede tek bir masum var.. Eylem KAHRAMAN 14 yıllık prangası Yiğit AZUR *******