9.Bölüm:İLK GÜN

1.7K 90 14
                                    

Nefes nefese kalmış olmama rağmen attığım hızlı ve sert adımları atmaktan vazgeçmiyordum. Yaklaşık yarım saat önce gerçekleşen diyaloglar ve şu an ki konumum gözümün önüne gelip dururken delirmemek işten bile değildi. Aldığım nefesi vermek yerine ciğerlerime hapis ederek nefesimi tuttum. Bunu şu an neden yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama şu an zaten ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum. Ellerimi saçlarımın arasına atarak bir güzel dağıttım. Artık eskisi kadar uzun olmadıkları için karıştırmaktan korkmuyordum. Ve belki tuhaf gelicek ama saçlarımı karıştırmak beni rahatlatıyordu. Ne saçmalıyordum ben? Şu an başımda zaten büyük bir dert vardı.

Ben az önce kocamın şahsi asistanı ve aynı zamanda sekreteri olmuştum.

Düşüncesi bile bedenimin titremesine yetmişti. Ben nasıl onunla beraber yanyana çalışacaktım? O benim kim olduğumu bilmiyor olabilirdi ama ben biliyorum onun benim kocam olduğunu. İntikam oyunum daha ilk günden sarpa sarmış elime aldığımı sandığım ipler ayaklarıma dolanmıştı. Ve işin kötüsü benim o ipleri nasıl çözebileceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

"Ay başımı döndürdün Eylem. Otur artık."

Aysun'un mızmızlanmasıyla sinirden ateş saçan bakışlarımı ona çevirdim. Bunu sadece susması için yapmıştım. Ki o da mesajımı almış olmalı ki bir daha konuşmamıştı.

Yiğit'in odasındaki konuşmalardan sonra ben transa geçmiş bir şekilde ona bakarken Aysun koluma girip beni odadan çıkarmış ve kendi odasına getirmişti. Odaya girdiğimiz an Aysun sanki muhteşem bir iş başarmış gibi masaya oturmuş ve telefonunun ahizesini kaldırarak ikimizede onun deyimiyle keyif kahvesi söylemişti. Bense sinirden kızarmayı geçtim morarmak üzereydim. Daha sonra ben odaya gelen kahvelere fransız bakışları atarken Aysun telefon ederek Fulden'i aramış ve onuda buraya çağırmıştı. Odaya girer girmez beni gören Fulden yüzümün halinden bir sorun olduğunu anlamıştı zaten ama Aysun o kadar büyük bir şevkle anlatmıştı ki olanları o bile bunu bir sorun olarak görmemişti. Bende aralarındaki tek akıllı insanı yani Cihan'ı arayarak gelip beni bu delilerden kurtarmasını ve gelirkende üç kilo çilek almasını istemiştim. Ve ne kadar şaşırşamda çilekleri isterken zerre kadar utanmamıştım. Şimdide Fulden ve Aysun uzaylı görmüş gibi bana bakarken ben odanın içinde volta atarak çileklerimi ve Cihan'ı bekliyordum. Elimdeki telefonun titremesiyle bir anlık dalgınlık sonucu irkilmiştim. Şu telefona bir türlü alışamamıştım. Telefonu çevirerek ekrana baktım. Cihan arıyordu. Muhtemelen gelmişti. Kızlara hiçbirşey söylemeden hırkamı ve çantamı deri koltukların üzerinden alarak odadan dışarı çıktım. Gelirken heyecandan hiçbir yere bakmadığım için şu an nereye gideceğimi bilmiyordum. Derin bir nefes alarak az önce çıktığım odaya geri girdim. Hala birbirlerine boş bakışlar atan iki kıza bakarak sabır çektim. Az kalmıştı. En sonunda bakırköyü boylayacaktım.

"Biriniz beni aşşağıya götürsün. Cihan geldi beni almak için."

"Ay ben geliyim. Sevgilimi özledim."

Fulden'in sevinçli konuşmasıyla Aysun adeta kükremişti.

"Otur oturduğun yerde."

"Aa aa... o niyeymiş. Ben sevgilimi görücem."

Burnunu havaya dikerek konuşmasıyla Aysun burnundan derin bir nefes almıştı. Ve şu iki buçuk ayda Aysun'u tanıdığım kadarıyla bu hareketi sadece sinirlendiği zaman yapıyordu.

"Kızım sen bu hafızayla nasıl ortak asistan oldun. Ya biz bu kızı Cihan'ın sevgilisi olarak tanıtmadık mı Yiğit beye?"

"Biz değil sen tanıttın."

MAVİ GÖZÜME TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin