"Çok dikkat edin kızım aklım sizde kalmasın." Göz ucuyla Atakan'a baktığımda anneme başıyla onay verdigini gördüm.
"Atakan bu Mert çılgındır,kızlarım sana emanet." Başımı eğdiğimde Atakan'da anneme onay verici cümleler söylüyordu. Başımı kaldırdığımda göz göze geldik.
Hemen valizimi alıp bagaja doğru ilerledim. Hayat böyleydi işte. Seviyorduk,çok seviyorduk hatta. Düşse yanına ilk biz koşmak istiyorduk ama aynı zamanda kaçıyorduk. Onun yaralarını görmekten kaçıyorduk.
Belki çok seviyoruz,belki çok ağlıyoruz. Ama bir yerde bir şekilde kaybediyoruz. Gitmem diyenler gidiyor,yanındayım diyenleri başka sırtları sıvazlarken görüyoruz.
Aşk, acısıyla, tatlısıyla güzel...
Ama kaybederken senden götürdükleri,sadece seni biraz daha dibe çeker. Ve asıl önemli olan ne kadar dipte olursan ol,en üste yine tek başına çıkabilmektir.
Kapıyı açıp arkaya oturduğumda,Atakan'da yanıma oturdu.
Araba da ölüm sessizliği varken Mert Yokluğunda şarkısını açtı. Sessiz yolculukta tüm kaybettiklerimi düşünürken sessizce göz yaşı dökmeye başladım.
Bir süre sonra burnunu çekerken Atakan'ın bana baktığını farkettim.
Kafamı ondan yana çevirdiğimde önüne döndü. Son kez burnumu çekip başımı cama yasladım ve uykuya daldım.
Saçlarımda hissettiğim elle iyice mayışarak pozisyonumu daha rahat bir biçime soktum.
Gözlerim yavaş yavaş açılırken bir kucakta olduğumu farkedip şaşkınlıkla etrafa baktım. Atakan'ın kucağında yürüyordum şu an.
Gözlerimi hemen kapatıp kokusunu içime çektim. Uzun bir süre yanına dahi yaklaşamayacağım kokusunu...
Yumuşak bir zemine bırakıldığımda kıvrılarak uykuma devam ettim. Uyandığımda etraf kararmıştı. İki katlı bir evde kalıyorduk. Aşağı indiğimde herkesin bir şeyler yaptığını gördüm.
"Ya Mert düzgün karıştır şunu,Atakan o ne öyle zarif davran pastaya." Hafifçe tebessüm edip Atakan'ın yanına yaklaştım. Pudingi karıştırıyordu.Elinden kaşığı alırken değen saniyelik ellerimize burukça baktım.
Onun da baktığını görünce gülümseyip ben karıştırmaya başladım. O da yanımdan gitmişti zaten.
Puding kaynayınca ocağı kapatıp tencereyi aldım. Elim bir anda yanınca çığlık atarak tencereyi ocağa bıraktım.
Aniden yanan elim ve zaten bozuk moralimle bir anda ağlamaya başladım. Güneş şaşkınlıkla bakarken Atakan hızla yanıma gelip elimden tuttu ve musluğun yanına götürdü.
"İyi misin çok mu canın yandı?"
Musluğun altında elinin içinde kaybolan elime baktım. Çok acımıştı ama geçmişti.
Gözlerinin içine bakarak "Çok acıdı dedim."
"Keşke en baştan olacakları düşünseydin."
"Canımı kaybedeceğimi düşünemedim, düşünseydim..." Diyerek sustum.
Mert gülerek yanımıza gelip musluğu kapattı. "Hala yanıktan mi bahsediyoruz?" Atakan hızla elini çekerken ben de misafir odasına doğru yürümüştüm.
Burası Mert'lerin yazlığıydı. "Hadi film izleyelim." Güneş mutlulukla konuşurken sadece geçip koltuğa oturdum.
"Ama korku tamam mı?" Güneş ve bitmeyen korku filmi hastalığı diye düşündüm.
"Asel sen korkuyorsun ama sorun olur mu?" Başımı iki yana salladım.
Film başladığında Atakan ve ben ikili koltukta oturuyorduk. Film başladığında ekrana bakarken televizyonun yanındaki dördümüzün resmini gördüm.
Atakan'la mutlulukla birbirimize sarıldığımız resmi. Onu ve yaşadıklarımızı düşünmeye başlamıştım. Kulağıma değen sıcaklıkla irkildim.
"Filmi izledigine emin misin?" Atakan'a dönüp baktım.
"Evet?"
"Tepkisizce izliyorsun Asel ve film gerçekten korkunç."
"Dikkatim dağılmış olmalı."
Film bittiğinde hepsi ne kadar korkunç olduğu hakkında yorum yaparken odama geçeceğimi söyleyerek merdivenleri çıktım.
Uykuya daldığımda etrafimdaki fısıltılarla gözlerimi araladım.
"Keşke canımı kaybetmeseydim." Atakan'ın sesini duyunca kısık olan gözlerimi kapattım.
Ay bir günde özledim sizi
Nasılsınız?
Kitap nasıl?
Mert Güneş Asel Atakan nasıl?
Ece ve Burağı daha çok görmek ister misiniz?
Sizi seviyorum 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE (Anonim)
Humor05××××××××:Süt içiyorum yarım yağlı,mutlu muyum bebeğim bu sana bağlı? Atakan:Ne? 05××××××××:İlk soru sen kimsin olmalı. Atakan:Doğru. Atakan:Sen kimsin ?