Jimin geçen birkaç dakikanın ardından huysuzlaşmaya başlamıştı. Dudaklarını Jungkook'tan kurtarmak için çırpınıyor fakat bu çırpınmaları pekte işe yaramıyordu.
"J-Jungkook..."
Dudaklarını dudaklarından ayırmayı başarabildiğinde hemen eliyle ağzını kapattı.
Jungkook kızarmış yanakları, terlemiş alnı ve dağılmış saçlarıyla harika görünüyordu. Jimin sertçe yutkunup bunları düşünmemeye çalıştı.
Jungkook'un sinirli bakışlarına maruz kalırken elini ağzından hafifçe ayırmış, "Aşağı inelim." demişti.
Jungkook birkaç saniye ona boş boş baktı. Sonrasında eğilmiş ve bu sefer Jimin'in boynunu öpmeye başlamıştı.
"Bak biri gelecek, kapıyı açık bıraktık."
Jungkook yine kendisini umursamadığında Jimin son çare olarak nefesini tuttu.
Yaklaşık on saniye sonra Jungkook kafasını boynundan çekip yüzüne bakmıştı. Bıkmış bir şekilde "Yine mi?" diye sorduğunda hemen üzerinden kalktı ve onu da oturur hale getirdi.
Yanaklarına hafifçe vururken "Jimin nefes al." diye tekrarlıyordu.
Jimin planının işe yaramasına içinden sevindi. İnandırıcı olmaya çalışarak kesik kesik nefesler almaya başlamıştı.
Jungkook nefes aldığını gördüğünde gülümseyip "İyi misin?" diye sordu.
Jimin anında kafasını sallamış, "Hadi kafeye inelim." deyip koltuktan kalkmıştı.
Jungkook kolunu yakalayıp durmasını sağladı. Kaşlarını çatıktı.
"Yoksa numara mı yaptın?"
Jimin gülümsemeye çalıştı. Jungkook bir cevap vermesini beklerken o elini ondan kurtarıp koşarak evden çıkmıştı.
~~~
Jungkook mutfakta akşam yemeği hazırlarken Jimin her zamanki gibi televizyonun karşısında tembellik ediyordu.
Aslında o da yemek yapmak istiyordu fakat bu konuda onun kadar iyi değildi ve anladığı kadarıyla Jungkook yemek yapmayı oldukça seviyordu. Jimin bazenleri sırf üşendiği için akşam yemeğini atlardı önceden ama Jungkook eve çıkar çıkmaz biraz dinlenip sonra mutfağa giriyordu.
Dayanamayıp koltuktan kalktı ve sessiz olmaya çalışarak mutfağa gitti. Jungkook'un arkası dönük olduğu için onu görmemişti.
Bugün kafede de pek konuşmamışlardı. Jungkook neredeyse hiç yüzüne bakmamıştı. Tıpkı Jimin'in dün ona yaptığı gibi...
Mahçup bir edayla ellerini önünde birleştirip parmak uçlarında yürüyerek yanına gitti.
"Yardım edeyim mi?"
Jungkook çorbanın altını kıstıktan sonra ona bakmıştı.
"Gerek yok."
Jimin sinirlenmeden edemedi. "Niye yüzüme bakmıyorsun?!"
"Bağırma bana."
Jungkook sert bir şekilde uyardığında Jimin hemen sindi ve gözlerini bilerek kocaman açıp ona bakmaya başladı.
Jungkook bakışlarını ondan kaçırdığında ise sevimli bir ses tonuyla "Ya Jungkook." demiş, koluna işaret parmağını dokundurmuştu.
Jungkook ciddiyetinden hiç taviz vermeyip ona bakmamayı sürdürdü.
Jimin de hiç beklemeden ellerini beline sarıp kafasını boynuna sokmuştu. "Bunda sadece benim suçum yok, biliyorsun değil mi?"
Jungkook ellerini sırtına sarmak ve sarmamak arasında bir süre gidip geldi ama sonunda ona dokunmamaya karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love is in Montmartre ✔︎
FanfictionJimin ve Jungkook yedi yaşlarındayken birbirlerine söz vermişlerdir: Jungkook dünyadaki tüm kötülüklere karşı Jimin'i koruyacak, Jimin de Jungkook'a tüm sevgisini verip sonsuza kadar onun yanında kalacaktır. Jimin, tam on dört yıl sonra Jungkook'u...