17. Bölüm

7.9K 657 513
                                    

Jimin banyodan çıktıktan sonra hemencecik üzerini giyinip oturma odasına geçti. Jungkook televizyonun karşısına kurulmuş, bacaklarını önündeki masaya uzatmıştı.

"Öyle bi' ter döktüm ki bu gece, vücudumdaki tüm suyu kaybetmiş olabilirim."

Jungkook gülümseyip yanına yaklaşması için bir işaret yaptı.

Jimin kafasını göğsüne yaslayıp kolunu karnına koyduğunda sol elini saçlarına götürmüştü. "Düzgün kurutmamışsın saçlarını." dediğinde Jimin kıkırdadı.

"Tişörtünün ıslanmasından mı korkuyorsun?" diye mırıldanmıştı.

"Ondan demedim." Yanağını sıktı. "Sonbahara giriyoruz malum..."

Jimin heyecanla kafasını kaldırıp gözlerini bilerek kıstı. "Yoksa doğum gününü hatırlatmak için mi dedin?"

Jungkook güldü. "Aklımın ucundan bile geçmedi... Ayrıca benim kafam öyle şeylere basmaz ve sana doğum günümü kutlamadığımı söylemiştim."

Jimin kafasını salladı. Jungkook gözlerini televizyona çevirdiğinde dudaklarını büzmüş, işaret parmaklarını birbirine değdirerek "Ya Jungkook..." demişti.

Jungkook duyduğu sesle ona döndü. Yine küçük bir çocuk gibi konuşmaya başlayacaktı anlaşılan.

Kaşlarını çattı. "Ne istiyorsun?"

Jimin hemen rolden çıkıp omzuna vurmuştu. "Kabalaşma."

"Ne yaptım ki şimdi?"

Jimin kafasını geri attı. "Yapmadın, sorun da bu işte." Ellerini yanaklarına bastırıp yeniden çocuk gibi konuşmaya başladı. "Sen de biraz sevimli olmaya çalışabilirsin."

Jungkook sesli bir nefes verdikten sonra minik elleri yüzünden çekti. Jimin'i taklit etmeye çalışarak "Ne istiyorsun bakalım?" diye sordu.

Jimin yeniden ona yaklaşmış ve tişörtüne dokunmaya başlamıştı. "Parti yapmama konusunu bir kez daha-"

"İstemiyorum. Fikrim de değişmeyecek."

"Ya sen- Seni niye düşünüyorsam zaten!"

Jungkook kafasını olumsuz manada salladı. "İstediğin olmadı mı nasıl da değişiyorsun hemen... Cadı."

Jimin sırtını koltuğun kolçağına yaslarlarken Jungkook'a ayağıyla vurdu. Hemen ardından şaşkın bakışlarını umursamadan kollarını göğsünde birleştirmiş ve televizyona dönmüştü.

Jungkook dilini iç yanağında gezdirip onu süzdükten sonra saate baktı. Gece yarısına bir saatten fazla vardı.

Yaklaşık on dakika kadar sabretti.

"Ne yapıyorsun?!" Jimin bağırdı. Aynı zamanda ayağını Jungkook'un elinden kurtarmaya çalışıyordu.

"Bana küsmedin mi?" Jungkook muzipçe sordu.

"Ayağımı okşuyorsun diye seni affedecek miyim yani?"

Jungkook kurumuş olan dudaklarını yaladı ve bedenini ona doğru döndürüp yaramazca gülümsedi. "Dahası var zaten."

Jimin gözlerinde dün geceki bakışların aynısını yakaladığında ayağını kurtarmak adına bir hamle yaptı. Fakat Jungkook ondan önce davranıp koltuktan kalkmış, ayağını aşağı doğru çekip onu yatar hale getirdikten sonra üzerine çıkmıştı.

Jimin ona sinirli sinirli bakarken kollarını iki yanına yaslayıp burnunu burnuna sürttü.

"Bana nasıl bir hediye alacağına karar verdin mi Jimin?"

Love is in Montmartre ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin