Eveeeet yine joe dassin ve tahmin edin yine ne yapacaklaaaaar^^
Birkaç bölümdür en eğlenerek yazdığım bölüm olduğunu da belirteyim ehehh
İyi okumalar 💚
~~~
Jimin kafenin kapısını kilitledikten sonra hızlı adımlarla Jungkook'un yanına gitti ve birlikte eve çıktılar.
Dürüst olmak gerekirse Jimin şu an büyük kahkahalar atmak ve Jungkook'un üzerine atlamak istiyordu.
"Jimin?"
Düşüncelerinden sıyrılıp ona baktı. "Hmm..?"
"İçeri girmeyecek misin?"
"Hah... Gireceğim tabi."
Jungkook onu beklemeden banyoya girmiş, Jimin de ayakkabılarını çıkarıp oturma odasına geçmişti.
Koltuğun yanında durup kapalı olan televizyona baktı. İçi kıpır kıpırdı, saatlerce koşsa anca enerjisini atabilirdi.
Hemen koltuğa oturup solundaki yastığa sarıldı. Küçük kıkırtılar eşliğinde öne arkaya doğru sallanıyordu.
Jungkook ellerini yıkadıktan sonra oturma odasına girdiğinde Jimin'i görmesiyle durdu ve kaşlarını çatıp onu izlemeye başladı.
Yaklaşık on dakika önce yaptığı şeye böyle bir tepki verdiğini düşündüğünde kafasını olumsuz manada sallayarak ona yaklaşmıştı.
"Ne yapıyorsun?" Kulağına eğilip fısıldadı.
Jimin, arkasında olduğu için doğal olarak onu görmemiş; ani korkuyla ileri doğru sıçrayarak masanın üzerine düşmüştü.
"Kıpırdama!" Jungkook bağırdı.
Jimin üstü cam olan masayla bakışırken yanına gidip ellerini beline yerleştirdi ve küçük bedenini kolayca kaldırarak koltuğa geri oturttu.
"Bir yerin acıyor mu?"
Jimin tuttuğunu fark etmediği nefesini verip güldü. Sersemlemişe benziyordu.
"Jimin ne oldu?"
Jimin'in suratı bir anda acıyla gerildi ve ağlamaklı bir sesle söyledi. "Ya parmağımı vurdum!" Sağ ayağını karnına doğru çekip baş parmağını okşamaya başladı. "Bir daha tırnaklarımı kesmeye üşenmeyeceğim Tanrı'm, ne olur bir şey olmasın."
Jungkook ciddi olduğunu fark ettiğinde gözlerini kocaman açarak ayak baş parmağına baktı. "Bir şey olmamış ki zaten."
"Ne demek olmamış, çok acıyor!"
Jungkook gülümseyip bakışlarını tekrardan gözlerine çıkardı ve yanağını okşadı.
"Tamam, acısını tahmin edebiliyorum ama birazdan geçer. Bir şey olmamış."
Jimin sinirle dudaklarını birbirine bastırıp sık nefesler almaya başladı. "Sen ne biliyorsun ki! Acıyor diyorum!"
"Yaa..?" Jungkook gülme isteğini zar zor bastırdı.
Jimin kafasını sallayıp bu sefer tatlı bir ses tonuyla söylemişti. "Çok acıyor Jungkook."
Jungkook bakışlarını büzdüğü dudaklarından çekebildiğinde ciddi bir ses tonuyla "Yaa..?" dedi.
"Evet, çok acıyor."
Jungkook yeniden parmağını kontrol etti. "Ama bir şey olmamış ki. Tırnağın gayet sağlam görünüyor."
"Ya içerden kırıldıysa?"
Jungkook kaşlarını çattı. "Benimle dalga mı geçiyorsun?"
Jimin anında omzuna vurmuştu. "Niye dalga geçeyim? Canım acıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love is in Montmartre ✔︎
FanfictionJimin ve Jungkook yedi yaşlarındayken birbirlerine söz vermişlerdir: Jungkook dünyadaki tüm kötülüklere karşı Jimin'i koruyacak, Jimin de Jungkook'a tüm sevgisini verip sonsuza kadar onun yanında kalacaktır. Jimin, tam on dört yıl sonra Jungkook'u...