18. Bölüm (Final)

8.1K 658 447
                                    

Jimin sessizce odaya girdi. Jungkook'un hala daha uyuyor olduğunu fark ettiğinde elini ağzına bastırıp gülerek yatağa çıkmıştı.

"Jungkook..." Yanağını öptü, kıkırdamaya devam ediyordu. "Jungkook, hadi uyan!"

Jungkook gözlerini aralayıp etrafına bakındı. Jimin'i gördüğünde ise uykulu halinden hemen kurtulmuş, ellerini yorganın altından çıkarıp beline sarmıştı.

"Günaydın." Kaşları çatıldı. "Ne zaman kalktın?"

Jimin elini salladı. "Çok oldu. Saate baksana."

Jungkook kafasını yana çevirip komodindeki saate baktı. Dokuzu geçtiğini gördüğünde telaşla yataktan doğrulmuştu.

"Niye uyandırmadın ya? Saat kaç olmuş!"

Yataktan kalkmak için Jimin'i üzerinden itti. Jimin yataktan düşmemek için bedenini yukarı doğru çekerken kafasını yatağın demir başlığına vurmuştu.

Acıyla bağırdı. "Niye bir anda itiyorsun?!" Kafasını tutup yüzünü yatağa bastırdı. "Zonkluyor!"

Jungkook sebep olduğu şeyi fark ettiğinde yataktan sarkıttığı bacağını geri çekip eski yerine oturdu ve Jimin'in yüzünü dönmesi için eliyle kafasını okşadı.

"Bırak ya! Zonkluyor diyorum, okşuyorsun!"

Jungkook, yüzünü yeniden gizlemesin diye elini çenesine indirdi. "Bilerek yapmadım ki..." Sırıttı. "Özür dilerim sevgilim."

Şımarıkça söylemesi Jimin'in epey bi' hoşuna gitti. Zonklayan kafasını hemen unutup kendisi de şımarıkça konuştu. "Özür mü diliyorsun sevgilim..?"

Jungkook gözlerinin içine bakarken kafasını salladı ve dudakları keyifli bir şekilde yukarı doğru kıvrılırken Jimin'i öptü.

Jimin ona elbette karşılık vermişti fakat bu ayrıldıklarında kızarmayacağı anlamına gelmezdi. Gerçi dün gece yaptıkları şeylerden sonra bu öpücük oldukça masumdu ama Jimin, Jimin'di.

"Ş-Şimdi... Git yıkan. Acele etmene de gerek yok ama işin biter bitmez aşağı in."

Jungkook'un engellemesine izin vermeden yataktan kalktı.

"Hey!"

Jimin beceriksizce bir nefes alıp arkasına döndü. Jungkook da aynı anda sırıtarak yatağa geri uzanmış, dağınık saçları alnına dökülmüştü. Jimin sertçe yutkundu.

"Neden oyunbozanlık yaptın?"

Jimin omuz silkti. "Ne yaptım ki?"

"Ben beraber yıkanırız diye düşünmüştüm ama sen erkenden kalkıp gitmişsin yanımdan."

"Beraber mi?" Sahte bir kahkaha attı. "İkimiz sığmayız ki o küvete."

"Kucağıma otururdun..?"

Jimin o görüntüyü hayal edip sırıttı. Jungkook'un bakışlarını fark ettiğinde ise hemen toparlanıp "Olmaz!" diye bağırmıştı. "Olmaz, yapamayız! Şimdi ben aşağı iniyorum, sen de yıkandıktan sonra inersin."

Jungkook sahte bir hüzünle bağırırken Jimin kapıya yanaştı.

Ooh, fakat bir şey unutmuştu!

Hızla geri dönüp Jungkook'u öptü. "Yeniden..." Kocaman gülümsedi. "Doğum günün kutlu olsun sevgilim."

~~~

Jungkook kafeye indiğinde Jimin küçük bir kız ile annenin siparişini alıyordu. Bugün sonbaharın ilk günüydü fakat hava temmuzun sıcaklığını aratmıyordu.

Love is in Montmartre ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin